Seçimlere 13 gün kaldı. Asrın seçimi olarak tabir edilen ve tüm dünyanın ilgi odağında olan seçim, hiç kuşkusuz sonuçları itibariyle dünya üzerindeki dengelere de tesir edecektir. Bu sebeple tüm dünyanın gözü kulağı Türkiye’de… Cumhur ittifakı açısından strateji şeffaf ve geçmiş seçimlere benzer şekilde belirlenmiş durumda… Partiler milletvekilliği seçimlerine kendi logoları ile giriyor, herhangi bir Cumhurbaşkanı yardımcılığı veya bakan pazarlığı yok, şu senin bu benim anlayışı olmadan bir seçim çalışması yürütülüyor... İktidar ayağı yere basan taahhütler ile vatandaşın karşısına çıkıyor ve yapamayacağı bir taahhütte bulunmak istemiyor. Bu hali ile vatandaş, Cumhurbaşkanı ne derse satın alıyor, çünkü gerçekten de Erdoğan bugüne kadar ne taahhüt etti ise gerçekleştirdi. Geçmişte vaat ettiği, Osmangazi Köprüsü, Kuzey Marmara Otoyolu, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Marmaray, Avrasya Tüneli, İstanbul-İzmir Otoyolu, Ovit Tüneli, Yerli Otomobil, Yerli Uçak, Yerli ve Milli Savunma Sanayi, Şehir Hastaneleri, Havalimanları, Üniversiteler, EYT gibi daha da sayılabilecek tüm taahhütlerini yerine getirdi. Bu sebeple şu anda Recep Tayyip Erdoğan ne derse, onu tasvip etmeyen kesim dahil, “Erdoğan dedi ise yapar” demektedir. Hal böyle iken aslında seçim Cumhur İttifakı için çocuk oyuncağıdır. Çünkü Erdoğan 1 kez daha görev yapacağını söylemektedir. Madem öyle musluğun ağzını iyice açıp taahhütlerde bulunsa, onun sözüne itimat eden Halk ona oy vereceğine göre seçimi kazanmak çok kolay olacaktır. Mesela, emeklilere bayram ikramiyesi 20 bin TL vereceğim dese, en düşük emekli maaşı 10 bin TL dese, mesela kendi çabalarıyla keşfettiği doğalgazı 5 yıl bedava vereceğim dese, 1 imzası ile yapma imkanı olduğuna göre kamuya ilave 1 milyon personel alacağım dese, 200 bin öğretmen ataması yapacağım dese, asgari ücreti %50 daha arttırıyorum dese, gençlere her ay 5000 TL vereceğim dese seçimi çok büyük oy farkı ile alamaz mı ? Elbette alır… Asıl soru şu ! Peki Erdoğan bunu neden yapmıyor ? Tecrübeli bir devlet adamı olarak ve iktidar sorumluluğu taşıyan bir siyasetçi olduğu için, ülkesinin daha sıkıntılı zamanlar yaşamaması adına ayağı yere basan ve hedeflerini zamana yayarak yürüteceği bir politika benimsiyor. Bunu bilen biliyor ve O’na sahip çıkıyor. Ne kadar sahip çıktığını görmeye 13 gün var… Millet ittifakında ise durum biraz karışık… Seçim öncesindeki aday belirleme sürecinde yaşanan problemler, herkesin dişini ve yumruğunu sıkarak ertelediği, eteğindeki taşları dökmek için sabırla beklediği bir zamana ötelendi. Millet ittifakı seçimi kaybederse, 14 Mayıs 2023 gecesinden itibaren Türkiye’de muhalefetin eşi benzeri görülmemiş bir kavgaya tutuşacağını kesin olarak söyleyebilirim. İlk cümleyi de tarihe not düşmek adına buraya yazıyorum. “BEN DEMİŞTİM”… Kimin söyleyeceğini siz zaten anladınız… Bunu görmek için de 13 günümüz kaldı…  Hal böyle olunca Millet ittifakı seçimi kazanmak için her yolu deniyor. Çünkü kayıp onlar için sadece bu seçimi kaybetmek demek değil… Bu sebeple hesap kitap yapılmadan verilen taahhütler, 1 oy fazla olsun da nereden olursa olsun mantığı siyasi ilkelerin bertaraf edilmesi, parti tabanlarının kabul edemeyeceği adayların listelerde yer alması, HDP/Yeşil Sol Parti’nin Kılıçdaroğlu’na destek açıklamasının yol açtığı hasarlar hep ertelenen sorunlar yumağı olarak önümüze çıkmaktadır.  Diğer ve en önemli hususlardan birisi de, Millet İttifakı’nın seçimlere girerken kullandığı en önemli argümanının “Erdoğan gitsin” sloganı olmasıdır. Ülkenin dış dünya ile olan ilişkileri, içerideki tehditler, ekonomik durum, asrın en büyük deprem felaketi için yapılacaklar konusunda bir belirsizlik hakim… Yeni vaatler ve yapılacak faaliyetler ile ilgili muhakkak bir program vardır ancak “Erdoğan gitsin” söylemi o kadar baskın ki, neredeyse anlatılan başkaca bir öneri, vaat, çalışma kimse tarafından tam olarak bilinmemektedir. Seçime sayılı günler kala bu durum bu şekilde devam ederse ibre büyük ölçüde cumhur ittifakına dönecektir. Zira, cumhur ittifakı sürekli, bugün ve yarın ile ilgili projeler açıklamakta, istikrar taahhüt etmektedir. Seçmen bunu satın alır. Kaotik ortam yerine, planlı programlı çalışanı seçecektir diye tahmin ediyorum. Özellikle yerli teknolojinin ve savunma sanayinin büyük ivme kazanması ve bu atılımın akamete uğramaması da seçmen tercihinde kilit rol oynayacaktır.  Artık son 13 gün… Asrın seçimi için söz Cumhur’da…