SEYİTNİZAM KONAKLARI
ELİT YAPI
Fatih Aydoğan
Köşe Yazarı
Fatih Aydoğan
 

Keşke değil iyi ki demek !

İki gün önce 8.Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın ölüm yıldönümüydü. Kendisini rahmetle anıyorum. Türkiye’nin kalkınması ve insanımızın refaha erişmesi için var gücüyle çalıştı. O günleri yaşayanlar, hatırlayanlar çok iyi bilecektir. Karanlık bir tablomuz vardı, derin devlet iş başındaydı, askeri vesayet çok güçlü idi, bürokrasi insanımızı inin inim inletiyordu. Vatandaş güçsüz, değersiz, yolsuzluk almış başını gitmişti. Turgut Özal elinden geldiği kadarı ile bu sistemin karşısında durdu, çalıştı çabaladı ve sonunda gizemli bir ölüm haberi ile aramızdan ayrıldı. Allah gani gani rahmet eylesin.  Ardından geçen 10 yılda Türkiye büyük bir kayıp yaşadı. Her alanda çöküntüye girdik, yatırımlar durmuş, devlet harap ve bitap düşmüştü. Memurlar ikinci bir iş yapmasa geçinemiyordu. Limon satan, taksicilik yapan öğretmenlerimiz vardı. Finans sistemi çökmüş, faiz hem insanımızın hem memleketin belini bükmüştü. 2000 yılında üniversiteden mezun olmuş birisi olarak iş başvurusu yapmayı planladığım bankaların çoğunun battığına şahit oluyordum. Maaş sırasında ölen emekli insanlarımız, sigorta hastanelerinde rehin kalan hastalarımız vardı. Babalar hastaneden çocuklarını almak için senet imzalamak zorunda kalır, ilaçları alabilmek için eczane kuyruklarında üst üste çıkardık. Bu konularda anlatılacak olanları bir ansiklopediye dahi sığdıramayacağım için burada kesiyorum.   Ne karanlık günlerdi, Allah bir daha yaşatmasın. 2002 yılından itibaren bir toparlanmaya yaşamaya başladık. Çökmüş bir finans sistemi tamir edilerek dünyanın en iyi ve sağlam finans sistemi kuruldu. Yatırımlara hız verildi, vatandaş değerli olmaya başladı. Özellikle sağlık ve ulaşım alanında büyük atılım oldu. Karayolu, demiryolu ve havayolunda önemli yatırımlar yapıldı ve ülke bu manada çağ atladı diyebiliriz. Hastaneler ve sağlık sistemi baştan aşağıya yenilenmeye başladı. AK Parti o kadar çok hizmet, yatırım ve kalkınma hamlesi yaptı ki, insanımız bu hizmet furyasının ne olduğunun farkına bile varamadı. Örneğin yarın, 1 milyon m2 kapalı inşaat alanına sahip 2.682 yatak kapasiteli 709 poliklinik, 90 ameliyathane 520 yoğun bakım yatağı olan İstanbul Başakşehir Şehir Hastanesi açılıyor. Sessiz sedasız yapıldı ve bitti ve açılıyor. Şimdi hastalıklar arttığında anlıyoruz ki, iyi ki bu şehir hastaneleri yapılmış. Türkiye’nin her yerine uçabilince anlıyoruz ki, iyi ki bu havalimanları yapılmış. Bir şehirden bir şehire araba ile sollamaya gerek olmayacak genişlikteki yollardan gidebilince anlıyoruz ki, iyi ki bu karayolları yapılmış. Savunma sanayinden yerli otomotive, üniversitelerden tünellere kadar ihtiyaç olduğunda anlıyoruz ki, iyi ki yapılmış. İyi ki yapılmış, iyi ki düşünülmüş, iyi ki varlar. Ve unutmayın, en maliyetli yatırım, yapılmayan yatırımdır.  Bu noktada bir eleştiriyi de yapmadan geçemeyeceğim. AK Parti’nin yaptığı yatırımları anlatamama gibi bir kusuru var. Son yirmi yılda yapılan yatırımların yarısı değil, çeyreğini başkaları yapsa uzaya merdiven döşemiş gibi anlatacaklarını hepimiz, herkes, hatta kendileri bile biliyorlar. Paravanla bölüp, yatağı olmayan hastaneleri yapmış gibi, dağıtamadıkları yardımları dağıtmış gibi, olmamışı olmuş, yapılmamışı yapılmış gibi anlatmakta çok daha yetenekliler. AK Parti’nin yapmak kadar anlatmak gibi de bir görevi olduğunu unutmadan vatandaşa doğruları aktarması gerekiyor. Belirli bir kitle hariç, vatandaşımızın büyük bir bölümü yapılanı takdir eder ve ödüllendirir. Vatandaş keşke değil, iyi ki demek istemektedir. Aynı şekilde bu hizmet yarışına devam… Ve son söz “Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri…”
Ekleme Tarihi: 21 Mart 2021 - Pazar

Keşke değil iyi ki demek !

İki gün önce 8.Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın ölüm yıldönümüydü. Kendisini rahmetle anıyorum. Türkiye’nin kalkınması ve insanımızın refaha erişmesi için var gücüyle çalıştı. O günleri yaşayanlar, hatırlayanlar çok iyi bilecektir. Karanlık bir tablomuz vardı, derin devlet iş başındaydı, askeri vesayet çok güçlü idi, bürokrasi insanımızı inin inim inletiyordu. Vatandaş güçsüz, değersiz, yolsuzluk almış başını gitmişti. Turgut Özal elinden geldiği kadarı ile bu sistemin karşısında durdu, çalıştı çabaladı ve sonunda gizemli bir ölüm haberi ile aramızdan ayrıldı. Allah gani gani rahmet eylesin. 

Ardından geçen 10 yılda Türkiye büyük bir kayıp yaşadı. Her alanda çöküntüye girdik, yatırımlar durmuş, devlet harap ve bitap düşmüştü. Memurlar ikinci bir iş yapmasa geçinemiyordu. Limon satan, taksicilik yapan öğretmenlerimiz vardı. Finans sistemi çökmüş, faiz hem insanımızın hem memleketin belini bükmüştü. 2000 yılında üniversiteden mezun olmuş birisi olarak iş başvurusu yapmayı planladığım bankaların çoğunun battığına şahit oluyordum. Maaş sırasında ölen emekli insanlarımız, sigorta hastanelerinde rehin kalan hastalarımız vardı. Babalar hastaneden çocuklarını almak için senet imzalamak zorunda kalır, ilaçları alabilmek için eczane kuyruklarında üst üste çıkardık. Bu konularda anlatılacak olanları bir ansiklopediye dahi sığdıramayacağım için burada kesiyorum.  

Ne karanlık günlerdi, Allah bir daha yaşatmasın. 2002 yılından itibaren bir toparlanmaya yaşamaya başladık. Çökmüş bir finans sistemi tamir edilerek dünyanın en iyi ve sağlam finans sistemi kuruldu. Yatırımlara hız verildi, vatandaş değerli olmaya başladı. Özellikle sağlık ve ulaşım alanında büyük atılım oldu. Karayolu, demiryolu ve havayolunda önemli yatırımlar yapıldı ve ülke bu manada çağ atladı diyebiliriz. Hastaneler ve sağlık sistemi baştan aşağıya yenilenmeye başladı. AK Parti o kadar çok hizmet, yatırım ve kalkınma hamlesi yaptı ki, insanımız bu hizmet furyasının ne olduğunun farkına bile varamadı. Örneğin yarın, 1 milyon m2 kapalı inşaat alanına sahip 2.682 yatak kapasiteli 709 poliklinik, 90 ameliyathane 520 yoğun bakım yatağı olan İstanbul Başakşehir Şehir Hastanesi açılıyor. Sessiz sedasız yapıldı ve bitti ve açılıyor. Şimdi hastalıklar arttığında anlıyoruz ki, iyi ki bu şehir hastaneleri yapılmış. Türkiye’nin her yerine uçabilince anlıyoruz ki, iyi ki bu havalimanları yapılmış. Bir şehirden bir şehire araba ile sollamaya gerek olmayacak genişlikteki yollardan gidebilince anlıyoruz ki, iyi ki bu karayolları yapılmış. Savunma sanayinden yerli otomotive, üniversitelerden tünellere kadar ihtiyaç olduğunda anlıyoruz ki, iyi ki yapılmış. İyi ki yapılmış, iyi ki düşünülmüş, iyi ki varlar. Ve unutmayın, en maliyetli yatırım, yapılmayan yatırımdır. 

Bu noktada bir eleştiriyi de yapmadan geçemeyeceğim. AK Parti’nin yaptığı yatırımları anlatamama gibi bir kusuru var. Son yirmi yılda yapılan yatırımların yarısı değil, çeyreğini başkaları yapsa uzaya merdiven döşemiş gibi anlatacaklarını hepimiz, herkes, hatta kendileri bile biliyorlar. Paravanla bölüp, yatağı olmayan hastaneleri yapmış gibi, dağıtamadıkları yardımları dağıtmış gibi, olmamışı olmuş, yapılmamışı yapılmış gibi anlatmakta çok daha yetenekliler. AK Parti’nin yapmak kadar anlatmak gibi de bir görevi olduğunu unutmadan vatandaşa doğruları aktarması gerekiyor. Belirli bir kitle hariç, vatandaşımızın büyük bir bölümü yapılanı takdir eder ve ödüllendirir. Vatandaş keşke değil, iyi ki demek istemektedir. Aynı şekilde bu hizmet yarışına devam…

Ve son söz “Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri…”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve zeytinburnuhaber.org sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.