Ankara’nın en önemli manevi büyüğü Hacı Bayram-ı velidir. Türkiye’nin her yerinden oraya ziyaretçi akını olur. Ben de çeşitli defalar ziyaret etmiş ve iki seferde tv programı çekmiştim. Bu zat 1352 de doğmuş 1429 da hakka yürümüştür. Hayatı ve yaşadıkları benim gençliğimden beri ilgimi çekmektedir. Hatta bazı zamanlar günümüzde olduğu gibi tekrar hatırlamama sebep olmaktadır. Kendisi 1412 yılında Somuncu Baba olarak bilinen(Hamid’i Aksarayi'nin k.s.) halifesi olmuş ve irşada başlamış.
AK Şemseddin k.s. gibi pek çok kimseyi yetiştirmiştir. Sultan 2.Murat Hanın zamanında mürit sayısı çok artmış ve bu durum bazılarını çok rahatsız etmiştir. O gün ki başkent Edirne’ye gammazlar ulaştırılmış ve iftiralarla bu zatın imhasına çalışılmıştır. Bu haberler üzerine padişah bir gurup asker ile kendisini Edirne ye celp etmiştir. Anlatılanların aksine hazreti Yunus gibi "ballar balını buldum. Kovanım yağma olsun “ diyen dünya ve saltanatına sivrisineğin kanadı kadar değer vermeyen bu zata kendisi de intisap etmiştir. Ayrıca oğlu Mehmet’i (fatih) onun müridine teslim etmiştir.
Daha sonra bayrağı ondan devir alan AK Şemseddin k.s. İstanbul’ un manevi fatihi olduğu ve hazreti fatih nezdinde çok büyük bir itibara sahip olduğu halde ücra bir yer durumundaki. Göynük’e çekilmiş.nKalan ömrünü orada geçirip, orada vefat etmiştir. Kabri ’de oradadır. Ayrıca hacı Bayram-ı Veli hazretleri ile ilgili olarak şu vakayı da anlatmazsam eksiklik olur. 1925 de tekke, zaviye, medrese ve türbeler kapatılınca Hacı Bayram türbesine de kilit vurulur. Fakat sabah gelince kilit kırılmış kapı açık olarak bulunur.
Bu hal birkaç kez tekrar edince kapıya iki polis nöbetçi bırakılır. Gece yarısı kilit çat dye kırılır ve kapıda nur yüzlü bir zat tebessüm ederek polislere bakmaktadır. Biri düşüp bayılır, diğerinin dili tutulur. Bundan sonra kilit vurmaktan vaz geçilir.
Bir diğer hadisede kimsesi olmayan bir köylüsü ile ilgilidir. (Kendisi Ankara’nın Çubuk ilçesine bağlı zülfazl (solfasol) köyündendir.) Kimsesi olmayan genç askere gidecektir lakin annesinden kalan bir miktar ziynet eşyasını emanet edeceği kimsesi yoktur. Küçük bir sandık içinde getirip türbeye bırakır ve türbedeki zata hitaben dönersem alırım. Dönemezsem istediğine ver der. Gider uzun askerlik süresini tamamlayıp geldiğinde sandık bıraktığı yerdedir. Türbedara sandığın kendisine ait olduğunu alacağını söyleyince türbedar ben tozunu almak istedim yerinden kıpırdatamadım. Alabiliyorsan al der. Genç emanetini alır gider.
Hala tasarrufu devam eden bir zattır. Allah sırlarını mübarek kılsın. Amin. Sözün fazlası ahmak’a söylenir demiş atalarımız. Bugün yuları kimin elinde olduğu belli olmayan ve neye kime hizmet ettiği bilinmeyen insanlar fetöyü ve Adnan Oktar şarlatanını bahane ederek asırlardır ehli sünnet vel cemaat itikadının yaşandığı tekkeleri hedef göstermeye çalışıyorlar. Çok ta şaşırmıyorum. İri bir kemik kapma derdinde olan kemik yalayıcılar herkesi kendileri gibi sanmakta ve saldırmaktadırlar.
Ben onlara şeyh Ahmet haznevi’nin sözü ile sesleniyorum: "bakın biz Allah için isek siz de geleceksiniz. yok Allah için değil isek başka bir şeye gerek yok kısa zamanda dağılır gideriz. ” Allah dostlarına korku yok. Onlar mahzun da olmayacaklar. Vesselam..