SEYİTNİZAM KONAKLARI
ELİT YAPI
Adem Topal
Köşe Yazarı
Adem Topal
 

MERKEZ EFENDİ HAZRETLERİ

Kıymetli okurlarım Merkez Efendi Hazretleri benim çocukluk aşkım desem yeridir çünkü kadir geceleri Beşiktaş Arnavutköy’den arkadaşlarla bir araç kiralar İstanbul’un manevi merkezlerini ziyaret ederdik. Bu ziyaretlerden olmazsa olmazımız Merkez Efendi Külliyesiydi. Türbeyi ziyaret eder mutlaka çilehaneye iner derin bir manevi haz duyardık. Daha sonra nasip oldu Semerkand TV’de iki farklı programda ve Semerkand radyoda bu zatın hayatını anlattım. Şimdi bu köşede: kısa bir yazı ile okurlarımın dikkatini Zeytinburnu ilçemizin, en önemli ikinci manevi merkezinin üstüne çekmek istiyorum. Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye’nin en güçlü döneminde o zaman ki şehrin dışında ama çokta uzağında olmayan yerde otağını kurmuş bu Hak dostunun asıl adı: Muslihiddin Ebu Taki Musa Bin Mustafa Bin Kılıç’tır. Doğum yeri hakkında farklı rivayetler olsa da en kuvvetlisi Denizli’nin Sarı Mahmutlu köyünde 1464 yılında doğmuş olmasıdır. İlk eğitimini orada almış ve 1478 yılında Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa’da ki Veliyüddin Medresesine gitmiş. Burada on beş yıl tahsil gördükten sonra 1493’ te İstanbul’a geldi. Halvetiye tarikatının Sümbüliye kolunun Piri Sümbül Sinan (halk Sümbül Efendi der) Hazretlerine intisap eder. Koca Mustafa Paşadaki tekkede tasavvuf eğitimini alır. Teslimiyeti kolay olmamıştır. Sümbül Sinan K.S. Devran ile zikir yaptırdığı ve vahdeti vücut görüşünü benimsediği için Merkez Efendi mesafelidir. Herhalde bundan dolayı kendisi o tarihte etyemez yada kara bıçak veli adlarıyla anılan tekkenin Şeyhi Mirza Babaya bağlanıp onun kızıyla evlenmiştir. Bu ara pek çok rüya görür ve istediği tabirleri de bulamaz. Bir rüyasında Sümbül Sinan Hazretleri zorla odasına girer ve rüyasını tabir eder. Bundan sonra kalbini düzeltir. Tekkeye gider ve intisap eder. Farklı rivayetler de vardır. Bu arada rüya ile ilgili birkaç söz etmek isterim :  Sahih rüya nübüvvetin 46 cüzünden biridir. Yani bir tür manevi haberdir lakin bu günün insanının gördüğü rüya çok sıkıntılıdır. Sabahtan akşama kadar ev ve internetle meşgul olan biri gecede onları rüyasında görür yani kalbi ve beyni meteor yağmuru gibi bilgi bombardımanı altındadır onun gördüğü rüya nasıl olur bilmiyorum. Merkez ismini alması da intisaptan sonra olmuş. Anlatıldığına göre Şeyhi ileri gelen sofilerine sırayla şöyle bir soru sorar. Allah azimüşşan Dünyanın idaresini size bıraksa ne yaparsınız. Herkes cevap verir. Sıra Muslihiddin’e gelince o şöyle der : Ben bir Müslüman ölse yerine bir Müslüman bir kafir ölse yerine bir kafir getiririm. Niçin böyle yaparsın sorusuna Ben Allah’ın yaptığını değiştirmem der. Şeyhi de Sen tamda Merkezden konuştun oğlum diye sevgi ifade eder ve ondan sonra onun adı Merkez Efendi kalır. Hilafet aldıktan sonra ilk olarak İstanbul Aksaray’daki Kovacı Dede adıyla anılan Halveti tekkesine Şeyh olan daha sonra Kanuninin annesi Hafsa Sultanın Manisa’ da yaptırdığı Külliyedeki Han kâha Şeyhi istenir. Sümbül Sinan Hazretleri de Merkez Muslihiddini gönderir. Burada yalnız Şeyhliği ile değil hekimliği ile de ön plana çıkar. Bu gün hala kullanılan mesir macunun ilk o bulur. Nevruz günü halka macunu dağıtma geleneği de onunla başlamıştır. 1529 da Şeyhinin vefatı ile İstanbul’a döner. Önceleri onunla kimse ilgilenmez bu ara Sümbül Sinan k.s yerine vasiyette bulunmamıştır. Sonra müritler Merkez Muslihiddin k.s intisab etmişler. O şeyhin postnişini olmuştur. O da Halifeler yetiştirerek muhtelif yerlere göndermiştir. 1552 de Hakka yürümüştür. Cenazesi Fatih caminde Şeyhül İslam Ebu Suud tarafından kıldırılmıştır. Halifesinin 500 den fazla olduğu söylenmektedir. Ebu Suud efendi ‘’Dünyada riyasız bir onu görmüştüm’’ demiştir. Kabri bugün adıyla anılan mahalledeki külliyededir sonra Türbe yapılmıştır. Allah Şefaatine nail eylesin. Amin.
Ekleme Tarihi: 06 Şubat 2020 - Perşembe

MERKEZ EFENDİ HAZRETLERİ

Kıymetli okurlarım Merkez Efendi Hazretleri benim çocukluk aşkım desem yeridir çünkü kadir geceleri Beşiktaş Arnavutköy’den arkadaşlarla bir araç kiralar İstanbul’un manevi merkezlerini ziyaret ederdik.

Bu ziyaretlerden olmazsa olmazımız Merkez Efendi Külliyesiydi. Türbeyi ziyaret eder mutlaka çilehaneye iner derin bir manevi haz duyardık.
Daha sonra nasip oldu Semerkand TV’de iki farklı programda ve Semerkand radyoda bu zatın hayatını anlattım.

Şimdi bu köşede: kısa bir yazı ile okurlarımın dikkatini Zeytinburnu ilçemizin, en önemli ikinci manevi merkezinin üstüne çekmek istiyorum.
Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye’nin en güçlü döneminde o zaman ki şehrin dışında ama çokta uzağında olmayan yerde otağını kurmuş bu Hak dostunun asıl adı: Muslihiddin Ebu Taki Musa Bin Mustafa Bin Kılıç’tır. Doğum yeri hakkında farklı rivayetler olsa da en kuvvetlisi Denizli’nin Sarı Mahmutlu köyünde 1464 yılında doğmuş olmasıdır.

İlk eğitimini orada almış ve 1478 yılında Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa’da ki Veliyüddin Medresesine gitmiş. Burada on beş yıl tahsil gördükten sonra 1493’ te İstanbul’a geldi. Halvetiye tarikatının Sümbüliye kolunun Piri Sümbül Sinan (halk Sümbül Efendi der) Hazretlerine intisap eder.
Koca Mustafa Paşadaki tekkede tasavvuf eğitimini alır.

Teslimiyeti kolay olmamıştır. Sümbül Sinan K.S. Devran ile zikir yaptırdığı ve vahdeti vücut görüşünü benimsediği için Merkez Efendi mesafelidir.
Herhalde bundan dolayı kendisi o tarihte etyemez yada kara bıçak veli adlarıyla anılan tekkenin Şeyhi Mirza Babaya bağlanıp onun kızıyla evlenmiştir.

Bu ara pek çok rüya görür ve istediği tabirleri de bulamaz. Bir rüyasında Sümbül Sinan Hazretleri zorla odasına girer ve rüyasını tabir eder. Bundan sonra kalbini düzeltir. Tekkeye gider ve intisap eder. Farklı rivayetler de vardır. Bu arada rüya ile ilgili birkaç söz etmek isterim :  Sahih rüya nübüvvetin 46 cüzünden biridir. Yani bir tür manevi haberdir lakin bu günün insanının gördüğü rüya çok sıkıntılıdır. Sabahtan akşama kadar ev ve internetle meşgul olan biri gecede onları rüyasında görür yani kalbi ve beyni meteor yağmuru gibi bilgi bombardımanı altındadır onun gördüğü rüya nasıl olur bilmiyorum.

Merkez ismini alması da intisaptan sonra olmuş. Anlatıldığına göre Şeyhi ileri gelen sofilerine sırayla şöyle bir soru sorar. Allah azimüşşan Dünyanın idaresini size bıraksa ne yaparsınız. Herkes cevap verir. Sıra Muslihiddin’e gelince o şöyle der : Ben bir Müslüman ölse yerine bir Müslüman bir kafir ölse yerine bir kafir getiririm. Niçin böyle yaparsın sorusuna Ben Allah’ın yaptığını değiştirmem der.

Şeyhi de Sen tamda Merkezden konuştun oğlum diye sevgi ifade eder ve ondan sonra onun adı Merkez Efendi kalır. Hilafet aldıktan sonra ilk olarak İstanbul Aksaray’daki Kovacı Dede adıyla anılan Halveti tekkesine Şeyh olan daha sonra Kanuninin annesi Hafsa Sultanın Manisa’ da yaptırdığı Külliyedeki Han kâha Şeyhi istenir. Sümbül Sinan Hazretleri de Merkez Muslihiddini gönderir.

Burada yalnız Şeyhliği ile değil hekimliği ile de ön plana çıkar. Bu gün hala kullanılan mesir macunun ilk o bulur. Nevruz günü halka macunu dağıtma geleneği de onunla başlamıştır. 1529 da Şeyhinin vefatı ile İstanbul’a döner. Önceleri onunla kimse ilgilenmez bu ara Sümbül Sinan k.s yerine vasiyette bulunmamıştır. Sonra müritler Merkez Muslihiddin k.s intisab etmişler. O şeyhin postnişini olmuştur.

O da Halifeler yetiştirerek muhtelif yerlere göndermiştir. 1552 de Hakka yürümüştür. Cenazesi Fatih caminde Şeyhül İslam Ebu Suud tarafından kıldırılmıştır. Halifesinin 500 den fazla olduğu söylenmektedir. Ebu Suud efendi ‘’Dünyada riyasız bir onu görmüştüm’’ demiştir. Kabri bugün adıyla anılan mahalledeki külliyededir sonra Türbe yapılmıştır. Allah Şefaatine nail eylesin. Amin.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve zeytinburnuhaber.org sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.