İNSAN DEĞERLİDİR:
Bütün alemleri düşünüp, bu alemlerde varlığını sürdüren canlı ve cansız mahlukatı tefekkür ettiğimiz zaman görüyoruz ki bunlar arasında insan müstesna bir yere sahip.
Çünkü bu insan o sayısız varlıklar arasında en şerefli varlık diye tescil edilmiş.
Ayrıca yaratılış olarak da en güzel bir yaratılaşa sahip olduğu Kur’ani nas ile ilan edilmiştir.
Her şeyin maliki olan Allah bunca şerefi bahşettiği insana en büyük payeyi vererek onu kendisine nuhatap almış.
Ona neyi yapması,neyi de yapmaması gerektiğini bildirmiştir.
Bu ne büyük bir hadisedir. Ya Rabbi.
Evet evet terbiyecimiz. Yönetenimiz. Rızıklandıranımız. Esirgeyenimiz. Bağışlayanımız. Top yekün Allah'ımız. Bize (eyyühennas) ey insanlar diye hitap ediyor.
Lebbeyk (buyur) Allahım c.c. emrine bağlı ve hazırım.
Diye bu hitaba cevap vermek, kulluk denilen muazzam hürriyetin gereğidir.
Başkalarının hürriyet sandığı şey aslında esaretin ta kendisidir.
Allah’a boyun eğmeyip, ondan korkmayanlar. Diğer bütün mahlukattan korkar ve en küçük bir kuvvet karşısında eğilirler.
Bir ve tek olandan korkmayanlar sayısız varlıklardan korkmaya başlarlar ki buda hayatı çekilmez kılar.
İnsanlar rahatı ararken aslında rahatsızlığın kucağına düşüyorlar.
Fakat insanlar bu düşüşün sebep i hakkında bir fikir sahibi olmadıklarından.
Ondan kurtulmak için yeni sıkıntılara davetiye çıkarıyorlar.
Lakin bu ; açık denizdeki girdaplara düşmüş gemiler gibi boşa çabalamalar ile ömür geçirmeye sebep olmaktadır.
Halbuki iyi bir kılavuz kaptan bulanlar, herhangi bir girdaba düşmeden emin bir seyahat yapıp, hedeflenen vuslata erecektir.
Peki kendisi kılavuz kaptana nasıl ulaşılacağını bilmiyorsa ne yapsın?
Böyle bir suale ne cevap verilecek?
Bu asrın insanı kendisini geçmiş insanlardan daha gelişmiş kabul etmiyor mu?
Evet öyle kabul ediyor.
O halde en ufak menfaatine ulaşmak için her yolu deneyen insan;
Ne için? Onu manasız bir varlık olmaktan çıkarıp, gerçekte var olan.
Ama kendisinin unuttuğu manaya ulaştıracak kılavuz kaptanı aramaya yönelmiyor.
Ya cahilliğinden. Ya da inadından desek.
Herhalde insafsız davranmış olmayız..
Evet deniz; dışarıdan bakanlar için sadece büyük bir su kütlesidir. Oysa denizciler için nazlı, nazlı olduğu kadar tehlikeli ve aynı oranda da sevdalı bir varlıktır.
Tıpkı dünya da bu deniz gibidir.
Kendisini tanıyan ve bilen biri için güzel bir vasıtadır.
Ama ona yabancı, onun hile ve desiselerini bilmeyen birini; girdaptan girdaba. Kayadan kayaya çarpa çarpa perişan eder.
Kısacık bir ömrü ebedi bir ömür mesabesine getirme fırsatı bu dünyada mümkün iken.
Müflis bir tüccar gibi eseflerle anılan ama telafisi de mümkün olmayan yani dönüp de bu yaptığım işlerin iyilerine devam edeyim.
Yanlışları da yapmayayım. Deme şansı olmayan bir yere varılacaktır..
Emin ve dürüst muhbirler haber verdi.
Bu gidişte şöyle tehlikeler var. Rotanızı iyi ayarlayın.
Yoksa ömür gemisini meçhul denizlerde batırabilirsiniz.
Bilmediğiniz, tanımadığınız sularda bir kılavuza müracaat edin.
Gurur ve kibir eksik akıllı insanlara mahsustur.
Akıllı insan bilmediğini itiraf etmekten çekinmez.
Çünkü şunu bilir ki her şeyi bildiğini söyleyenler hiçbir bilgiye sahip olamayan insanlardır.
Eski yunanda bir filozofa atfedilen bir söz var.
(ben sizden daha alimim, çünkü ben bilmediğimi biliyorum) evet bilmediğini bilmiş olmak ilim sahibi olmaktır.
Aç birisi midesinin tahriki ile nasıl kendisini doyuracak bir rızık peşine düşerse, aynen öyle bilgi açlığı çeken insanda gönlünün tahriki ile manevi tokluğa ulaştıracak manevi rızkın
peşine düşer.
Düşmelidir.
Allah c.c. küçücük midenin fıtri ve ihtiyacı duasını kabul edip sayısız lezzette yiyecekler yaratıyor.
Hiç manevi rızık talibini boş çevirir mi?
Hayır bu mümkün değil.
Bilakis bu hususta çok gayretlidir.
Ve bir talep edene en az on vereceğini vaad ediyor.