Konunun başlığına dikkat ederseniz. Hayal eden bir insanın hayallerini, yahut yalnızca hayalini yazdığını göreceksiniz. Yani bu bir isnat veya itham değil.
Bir kişiye deniyor ki aklına hayaline gelmeyecek kadar zengin olacaksın. Her istediğine kavuşacaksın. Üstelik bu geçici bir süre içinde değil. Sonsuz yani ebedi olacak. Bunun için fazla bir şeyde yapman gerekmez. Yalnızca dürüst ol. Kurallara uy yeter.
Fakat bizim bizden hiç ayrılmayan bir düşmanımız var. Öyle bir düşman ki en mutena yerimizde yerleşmiş. Kalbimizi işgal etmiş. Ve bizim için son derece önemsiz hayat süremizdeki geçici belki de sanal zevk ve menfaatleri önümüze getirerek çukura düşmemize sebep oluyor.
Pekala bunda suç yalnızca bizde mi? Diye sorarsak. Cevabımız nasıl olur?
Her halde işin can alıcı noktası burada. İdareci noktasında olanlar burada sigaya çekilmek zorunda. Bir büyük alimin “kötü şeyleri tasvir saf zihinleri bozar” sözünü hatırlıyorum da düşünüyorum ki sadece tasvir zarar verdiği gibi; idari ve iktisadi olaylarda da başıboşluk ve sistemsizlik. Muhatabı bozabilmekte, ona oyun oynamak isteyen nefse fırsat vermektedir.
Burada elbette suç varsa şahsilik esastır. Lakin daima hafifletici sebeplerde dikkate alınmaktadır. Bununla şunu demeye çalışıyorum. İşleyişi düzgün olmayan bir sistem belki de dürüst kalabilecek bir insanın bozulmasına sebep olmuştur. Öyleyse yapılması gereken şey. Kurulacak sistem ile kötü niyetli bir insanı dahi dürüstçe çalıştırmaktır.
Bu dünyada pek çok örnek ile ispat edilmiştir. Bunun için işi ehline vermeli. Hak edene iyi bir ücret ödenmeli. İşe göre adam seçilmeli. Adama göre iş ayarlanmamalıdır.
Bu meselede dünyevi hayat ve devlet sisteminde olduğu gibi iç dünyamızda da buna dikkat edilmelidir.
Nefs yaratılış itibari ile süfli şeylere düşkündür. Nasıl ki cevheri curufdan ayırmak için yoğun işlemler yapılmakta ve yüksek ısı kullanılmkatadır, öylede nefsin fonksiyon değiştirmesi için yüksek ısı ve enerji veren zikre yol vermek lazımdır.