SEYİTNİZAM KONAKLARI
ELİT YAPI
Adem Topal
Köşe Yazarı
Adem Topal
 

ALEVİ MEŞREPLİMİSİN?

Türkiye 1923 de galip devletler tarafından kurulurken, geçmişten tevarüs ettiği mirasından tamamen koparılırken aynı zamanda küçücük sınırları içinde ne varsa hepsini yok edip tek tip insanlardan oluşturmayı yöneticilere dikte ettirmişler. Yapılanlardan anladığımız bu. Fakat bunun tutmadığı doksan bir yıl sonra çok net olarak gözüküyor. Evet maalesef galip devletler ve onların o günkü lideri olan devlet uzun yıllar yaptığı çalışmalar neticesinde çok büyük planlar yapmış.Osmanlıyı yıkarken yerine geçecek devlete de kendileri karar vermişler ve tarihimizde hiç olmayan bir ismi de dayatmışlardı. Hiç düşündünüz mü niçin Osmanlı ismiyle devam etmedik. Oysa dünyanın başkaca işgal ettikleri ülkelerinde eski isimleri devam ettirdiler. Yeni devlete birçok kadim ve mühim müesseseyi kapattırıp yok ettirerek toplumu kişiliksiz hale getirdiler. Halifeliğin ilga edilipte meclisin uhdesine gönderilmiştir dedikleri gibi medreseler tekke ve dergahları da kapatmışlar bu kapatmalardan çoğunluktaki tekkelerle beraber gene toplumumuzun mühim bir parçası olan alevi Bektaşi dergahları da nasibini almıştır. Diğer tasavvuf meşrepleri belli bir mekânları olmadan varlıklarını sürdürdükleri gibi Alevilerde sürdürmüştür Ama gelişen şartlarda daha fazla ses çıkarmışlar hala da çıkarmaktadırlar. Bundan rahatsız olduğum zannedilmesin. Yalnız yeri geldiğinde adaletli ve eşitlikçi olan bu  kardeşlerimizi de temsil iddiasındakiler gelin tekke ve zaviyeleri kapatan kanunu kaldıralım denildiğinde lal kesiliyorlar. Sonra da cemevi feryatları koparıyorlar. Cemevi kanun arkadan dolaşmanın ismidir. Dergâh dememek için bir üst aklın ürünüdür.Biz tarih boyunca alevi-Bektaşi dergahlarının varlıklarını biliyoruz ve ben diğer tekkeler ile birlikte dergahlarında açılmasını istiyorum. Devlet vatandaşa zikrini sema’ ını veya semahını nerde yapacağına niye karışsın ki. Devlet kanuna ve kamu düzenine kast etmeyen hiç bir aktiviteye karışmamalı kânunlarını da vatandaşın hürriyeti lehine geliştirmelidir. Ayrıca çeşitli sebeplerle günümüzde kullandığımız Latin alfabesine kazandırılamayan alevi kaynaklarının diyanet vakfı tarafından büyük bir hassasiyetle yayınlanmasından çok memnun olduğumu bir çoğunu kütüphaneme kazandırıp önemli bir kısmını da okuduğumu belirtmeliyim. Kendilerini temsil ettiklerini söyledikleri vakıf ve derneklerin de bu kaynakları günümüz insanına sunmalarını istediğimizi ifade edelim. Ne güzel demişler” söz uçar yazı kalır" Aşkın ve sevginin önemli bir yer tuttuğu alevi meşrep kardeşlerime sevgi duyduğumu belirtmek istiyorum.  Ama şunu da üzülerek görüyorum ki birileri bu kardeşlerimizi ideolojik bağnazlığa çekmek için yoğun çalışma içindeler. Ayrıca Ankaralı bir dedenin belirttiği gibi Türkiye de ki Aleviliğin bir mezhep değil meşrep olduğunu gayet iyi biliyorum. Tanıdığım pek çok alevi ile benim itikadım  arasında bir fark görmedim. Amel edenlerinin de benden farklı olduğunu görmedim. Kanaatim şudur: Türkiye Alevilerinin büyük çoğunluğu amelde Hanefi itikatta maturudi meşrepte alevidir.  Dolayışı ile alevi-Sünni  metaforu yanlış ve kasıtlıdır. Alevilik tıpkı Nakşibendilik , Kadirilik, Rufailik gibi bir tasavvufi meşreptir Bu benim okuduklarımdan, tanıdıklarımdan edindiğim fikirdir.  Ama  bunu dayatmıyorum.  Kişi kendisini nasıl tanımlıyorsa hürmete layıktır.
Ekleme Tarihi: 17 Kasım 2014 - Pazartesi

ALEVİ MEŞREPLİMİSİN?

Türkiye 1923 de galip devletler tarafından kurulurken, geçmişten tevarüs ettiği mirasından tamamen koparılırken aynı zamanda küçücük sınırları içinde ne varsa hepsini yok edip tek tip insanlardan oluşturmayı yöneticilere dikte ettirmişler. Yapılanlardan anladığımız bu.
Fakat bunun tutmadığı doksan bir yıl sonra çok net olarak gözüküyor.

Evet maalesef galip devletler ve onların o günkü lideri olan devlet uzun yıllar yaptığı çalışmalar neticesinde çok büyük planlar yapmış.Osmanlıyı yıkarken yerine geçecek devlete de kendileri karar vermişler ve tarihimizde hiç olmayan bir ismi de dayatmışlardı.

Hiç düşündünüz mü niçin Osmanlı ismiyle devam etmedik. Oysa dünyanın başkaca işgal ettikleri ülkelerinde eski isimleri devam ettirdiler. Yeni devlete birçok kadim ve mühim müesseseyi kapattırıp yok ettirerek toplumu kişiliksiz hale getirdiler.

Halifeliğin ilga edilipte meclisin uhdesine gönderilmiştir dedikleri gibi medreseler tekke ve dergahları da kapatmışlar bu kapatmalardan çoğunluktaki tekkelerle beraber gene toplumumuzun mühim bir parçası olan alevi Bektaşi dergahları da nasibini almıştır.
Diğer tasavvuf meşrepleri belli bir mekânları olmadan varlıklarını sürdürdükleri gibi Alevilerde sürdürmüştür

Ama gelişen şartlarda daha fazla ses çıkarmışlar hala da çıkarmaktadırlar. Bundan rahatsız olduğum zannedilmesin. Yalnız yeri geldiğinde adaletli ve eşitlikçi olan bu  kardeşlerimizi de temsil iddiasındakiler gelin tekke ve zaviyeleri kapatan kanunu kaldıralım denildiğinde lal kesiliyorlar.

Sonra da cemevi feryatları koparıyorlar. Cemevi kanun arkadan dolaşmanın ismidir. Dergâh dememek için bir üst aklın ürünüdür.Biz tarih boyunca alevi-Bektaşi dergahlarının varlıklarını biliyoruz ve ben diğer tekkeler ile birlikte dergahlarında açılmasını istiyorum.
Devlet vatandaşa zikrini sema’ ını veya semahını nerde yapacağına niye karışsın ki.

Devlet kanuna ve kamu düzenine kast etmeyen hiç bir aktiviteye karışmamalı kânunlarını da vatandaşın hürriyeti lehine geliştirmelidir. Ayrıca çeşitli sebeplerle günümüzde kullandığımız Latin alfabesine kazandırılamayan alevi kaynaklarının diyanet vakfı tarafından büyük bir hassasiyetle yayınlanmasından çok memnun olduğumu bir çoğunu kütüphaneme kazandırıp önemli bir kısmını da okuduğumu belirtmeliyim.

Kendilerini temsil ettiklerini söyledikleri vakıf ve derneklerin de bu kaynakları günümüz insanına sunmalarını istediğimizi ifade edelim. Ne güzel demişler” söz uçar yazı kalır"
Aşkın ve sevginin önemli bir yer tuttuğu alevi meşrep kardeşlerime sevgi duyduğumu belirtmek istiyorum.  Ama şunu da üzülerek görüyorum ki birileri bu kardeşlerimizi ideolojik bağnazlığa çekmek için yoğun çalışma içindeler.

Ayrıca Ankaralı bir dedenin belirttiği gibi Türkiye de ki Aleviliğin bir mezhep değil meşrep olduğunu gayet iyi biliyorum. Tanıdığım pek çok alevi ile benim itikadım  arasında bir fark görmedim. Amel edenlerinin de benden farklı olduğunu görmedim. Kanaatim şudur: Türkiye Alevilerinin büyük çoğunluğu amelde Hanefi itikatta maturudi meşrepte alevidir.
 Dolayışı ile alevi-Sünni  metaforu yanlış ve kasıtlıdır. Alevilik tıpkı Nakşibendilik , Kadirilik,
Rufailik gibi bir tasavvufi meşreptir

Bu benim okuduklarımdan, tanıdıklarımdan edindiğim fikirdir.  Ama  bunu dayatmıyorum.  Kişi kendisini nasıl tanımlıyorsa hürmete layıktır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve zeytinburnuhaber.org sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.