SEYİTNİZAM KONAKLARI
ELİT YAPI
Murat Ergün
Köşe Yazarı
Murat Ergün
 

Zeytinburnu'nu Keşfetmediniz mi?

Zeytinburnu'na ilk yerleşim İstanbul’un Türklerin eline geçmesini izleyen yıllarda Kazlıçeşme dolaylarına “Kudüslü Papazlar” diye adlandırılan insan topluluğu yerleşmeye başladı. Yazdır  İstanbul, Türklerin eline geçince çok eskiden kentte yerleşmiş olan Rumlar arasında anlaşmazlık çıktı. Bu anlaşmazlık sonucu, “Kudüs’lü papazlar” bugün “Zeytinburnu" olarak bilinen deniz kıyısına yerleştiler. Buraya yerleşen papazların İstanbul içine kalanlara göre daha dindar oldukları, İstanbul içinde eski yerlerinde kalan papazların Hıristiyan dininin kurallarını çiğnemelerine göz yumamadıkları için o çağlarda boş olan bu topraklar üzerine yerleştikleri söylentileri günümüze değin ulaşmış bulunuyor. Bir süre sonra, Zeytinburnu ile Kazlıçeşme dolayları Kudüslü Papazların, türlü tarım ürünleri, zeytin ve birçok yemişler yetiştirerek, gönüllerince yaşam sürdürdükleri şirin bir yöre durumuna geldi. Bakırköy tapu kayıtları incelendiğinde; bugünkü Zeytinburnu ilçesi topraklarının ¾’ünün “Kudüslü şerif çiftliği” adı altında, Kudüslü papazların tapulu yerleri olduğu ortaya çıkmaktadır. Son yıllarda yapılan araştırmalara göre, II. Beyazit döneminden önce bu toprakların Türkler'in tapulu yerleri olduğu ortaya çıkmıştır. Bu nedenle Zeytinburnu topraklarının tapu kayıtlarında "Kudüslü papazların yeri" olarak gözüken bölümlerden bir çoğu vakıflar yönetimine (idaresine) devredilmiştir. Küdüslü papazların yaşadıkları çağlarda bu yerler doğanın binbir rengiyle bezenmiş güzel bir yöre durumuna geldi. İklimin zeytin bile yetiştirilmesine elverişli olduğu bu çağlarda Zeytinburnu yöresi bir gezinti yeriydi. Istanbul kentini kıyıcığında bir eğlenme, dinlenme, gezinme yeri olarak uzun yıllar İstanbul halkının yaşamını etkiledi. Bakırköy ile Kazlıçeşme arasında “İskender Çelebi” adıyla bilinen bir gezinti yeri bulunuyordu. Çok güzel bir bahçe, bahçenin içinde köşkler, köşklerin önünde denizle kucak kucağa olan yalılar vardı. Burası Osmanlı hakanlarının  gönülerince yaşadıkları bir yerdi. İlçede dericiliğin başlaması Zeytinburnu ilçesi toprakları üzerinde yerleşmeyi etkileyici ikinci olay; Kazlıçeşme’de dericilik sanayisinin kurulmasıdır. Dericiliğin ve gecekondulaşmanın merkezi Türkiye’de dericilik sanayisinin 150 yılı aşkın tarihçesi Kazlıçeşme’de başlamıştır denebilir. Kazlıçeşme kentin dışında kalan boş bir yöreydi. Dericilik sanayi, deniz kıyısında, suyu, güneşi kısaca kendisine gerekli tüm olanakları sağlayabileceği bir ortam bulmuştu. Bu ortamda dericilik gelişirken çevreye yerleşenlerin sayısı da her geçen gün biraz daha çoğalıyordu. Dericilik sanayini, dokuma sanayi izledi. 1927 yılında Bezmen’ler Kazlıçeşme’de dokuma sanayini kurunca çalışan işçiler çevreye yerleşmeye başladılar. Gecekondular yapılarak yerleşmenin başlaması: 1946 yıllarında Zeytinburnu ilçesi toprakları insanla dolup taşmaya başladı. Gecekondular bir çığ gibi yayılıyordu. Yoksul insanlar her gece yüzlerce gecekondu yapıyor, böylece her geçen gün binlerce kişi bu yörenin insanları arasına katılıyordu.Böylece gecekondu yapımına göz yumulmuş oldu. Yapan, yıkan birbirine karıştı. Gecekondu alım ve satımıyla uğraşan bir sürü aracı türedi. Yolsuz, okulsuz, düzensiz, plansız kocaman bir gecekondu kenti kapladı Zeytinburnu topraklarını. Bu gidiş kendisine özgü evrelerde 1966 yılına değin süregeldi. Toplumsal yasalar, yoksul halk yığınlarını yöneten doğa kuralları bildiğince işlendi. Bu gelişigüzel gidişi önlemek için 30 Temmuz 1966 tarihinde 775 sayılı "Gecekondu Kanunu" yürürlüğe girdi. Bu yasa, bundan sonra gecekondu yapımını önlemek amacı güdüyordu. Bu yasa da genişletilmedi. Sorunlar üstüste yığılmaya başladı. Gecekondu yapımı eski hızında olmasa bile sürüp gitti. Yapılan, onarılan gecekondular birbirini izledi. Bucak oluşu: Zeytinburnu ilçesi toprakları 1953 yılına değin doğusu Fatih ilçesi batısı Bakırköy ilçesi topraklarında kalan bir yöre olarak yönetildi. 1950 yıllarında artık Fatih veya Bakırköy ilçesinden yönetimi yapılamayan bu yörenin yönetimsel bir örgüte kavuşturulması düşünülmeye başlandı. 30.07.1953 tarihinde Fatih ilçesine bağlı “Zeytinburnu bucağı” olarak örgütlendirildi. Batı bölümü yine Bakırköy ilçesine bağlı olarak kaldı. İlçe oluşu: Nufüsu günden güne çoğalan toplumsal, ekonomik, kültürel sorunlari her geçen gün bir kat artan bir yöre olarak büyüdü. 1940’lardan 1960 yıllarına değin yerleşmenin binbir türlü sorunuyla süslenen, toplumsal yaraların türlü renkleriyle bezenen bir yer oldu. 1955 sayımlarında 17.585 olan nufüs, 5 yıl sonra 1960 yılı sayımlarında 5 kat artarak 88.343 oldu. Artık Fatih ilçesinin bir bucağı olarak kalamayacak duruma gelmişti. Bunun üzerine 01.09.1957 tarihinde 7033 sayılı yasa ile “Zeytinburnu ilçesi” adıyla İstanbul ilinin 14. İlçesi olarak örgütlendirilmeye başlandı. Coğrafi konum: Zeytinburnu, Trakya’nın güneydoğusunda, Çatalca yarımadasının, Marmara denizine bakan yamaçlarının, bu denizle birleştiği yerdedir. Tarihi yarımada ile surlarla ayrılmış, E-5 karayoluna sınır ve havalimanına 15-20 dakikalık mesafededir. Bu sebeple İstanbul’un dışarı açılan önemli bir penceresidir. Doğusunda Fatih, Kuzeyinde Bayrampaşa, Batısında Güngören, Bakırköy, Güneyinde ise Marmara Deniziyle çevrilidir.zeytinburnuhaber@hotmail.com
Ekleme Tarihi: 26 Temmuz 2009 - Pazar

Zeytinburnu'nu Keşfetmediniz mi?

Zeytinburnu'na ilk yerleşim İstanbul’un Türklerin eline geçmesini izleyen yıllarda Kazlıçeşme dolaylarına “Kudüslü Papazlar” diye adlandırılan insan topluluğu yerleşmeye başladı.

Yazdır  İstanbul, Türklerin eline geçince çok eskiden kentte yerleşmiş olan Rumlar arasında anlaşmazlık çıktı. Bu anlaşmazlık sonucu, “Kudüs’lü papazlar” bugün “Zeytinburnu" olarak bilinen deniz kıyısına yerleştiler. Buraya yerleşen papazların İstanbul içine kalanlara göre daha dindar oldukları, İstanbul içinde eski yerlerinde kalan papazların Hıristiyan dininin kurallarını çiğnemelerine göz yumamadıkları için o çağlarda boş olan bu topraklar üzerine yerleştikleri söylentileri günümüze değin ulaşmış bulunuyor. Bir süre sonra, Zeytinburnu ile Kazlıçeşme dolayları Kudüslü Papazların, türlü tarım ürünleri, zeytin ve birçok yemişler yetiştirerek, gönüllerince yaşam sürdürdükleri şirin bir yöre durumuna geldi. Bakırköy tapu kayıtları incelendiğinde; bugünkü Zeytinburnu ilçesi topraklarının ¾’ünün “Kudüslü şerif çiftliği” adı altında, Kudüslü papazların tapulu yerleri olduğu ortaya çıkmaktadır.

Son yıllarda yapılan araştırmalara göre, II. Beyazit döneminden önce bu toprakların Türkler'in tapulu yerleri olduğu ortaya çıkmıştır. Bu nedenle Zeytinburnu topraklarının tapu kayıtlarında "Kudüslü papazların yeri" olarak gözüken bölümlerden bir çoğu vakıflar yönetimine (idaresine) devredilmiştir. Küdüslü papazların yaşadıkları çağlarda bu yerler doğanın binbir rengiyle bezenmiş güzel bir yöre durumuna geldi. İklimin zeytin bile yetiştirilmesine elverişli olduğu bu çağlarda Zeytinburnu yöresi bir gezinti yeriydi. Istanbul kentini kıyıcığında bir eğlenme, dinlenme, gezinme yeri olarak uzun yıllar İstanbul halkının yaşamını etkiledi. Bakırköy ile Kazlıçeşme arasında “İskender Çelebi” adıyla bilinen bir gezinti yeri bulunuyordu. Çok güzel bir bahçe, bahçenin içinde köşkler, köşklerin önünde denizle kucak kucağa olan yalılar vardı. Burası Osmanlı hakanlarının  gönülerince yaşadıkları bir yerdi. İlçede dericiliğin başlaması Zeytinburnu ilçesi toprakları üzerinde yerleşmeyi etkileyici ikinci olay; Kazlıçeşme’de dericilik sanayisinin kurulmasıdır.

Dericiliğin ve gecekondulaşmanın merkezi

Türkiye’de dericilik sanayisinin 150 yılı aşkın tarihçesi Kazlıçeşme’de başlamıştır denebilir. Kazlıçeşme kentin dışında kalan boş bir yöreydi. Dericilik sanayi, deniz kıyısında, suyu, güneşi kısaca kendisine gerekli tüm olanakları sağlayabileceği bir ortam bulmuştu. Bu ortamda dericilik gelişirken çevreye yerleşenlerin sayısı da her geçen gün biraz daha çoğalıyordu. Dericilik sanayini, dokuma sanayi izledi. 1927 yılında Bezmen’ler Kazlıçeşme’de dokuma sanayini kurunca çalışan işçiler çevreye yerleşmeye başladılar.

Gecekondular yapılarak yerleşmenin başlaması:

1946 yıllarında Zeytinburnu ilçesi toprakları insanla dolup taşmaya başladı. Gecekondular bir çığ gibi yayılıyordu. Yoksul insanlar her gece yüzlerce gecekondu yapıyor, böylece her geçen gün binlerce kişi bu yörenin insanları arasına katılıyordu.Böylece gecekondu yapımına göz yumulmuş oldu. Yapan, yıkan birbirine karıştı. Gecekondu alım ve satımıyla uğraşan bir sürü aracı türedi. Yolsuz, okulsuz, düzensiz, plansız kocaman bir gecekondu kenti kapladı Zeytinburnu topraklarını. Bu gidiş kendisine özgü evrelerde 1966 yılına değin süregeldi. Toplumsal yasalar, yoksul halk yığınlarını yöneten doğa kuralları bildiğince işlendi. Bu gelişigüzel gidişi önlemek için 30 Temmuz 1966 tarihinde 775 sayılı "Gecekondu Kanunu" yürürlüğe girdi. Bu yasa, bundan sonra gecekondu yapımını önlemek amacı güdüyordu. Bu yasa da genişletilmedi. Sorunlar üstüste yığılmaya başladı. Gecekondu yapımı eski hızında olmasa bile sürüp gitti. Yapılan, onarılan gecekondular birbirini izledi.

Bucak oluşu:

Zeytinburnu ilçesi toprakları 1953 yılına değin doğusu Fatih ilçesi batısı Bakırköy ilçesi topraklarında kalan bir yöre olarak yönetildi. 1950 yıllarında artık Fatih veya Bakırköy ilçesinden yönetimi yapılamayan bu yörenin yönetimsel bir örgüte kavuşturulması düşünülmeye başlandı. 30.07.1953 tarihinde Fatih ilçesine bağlı “Zeytinburnu bucağı” olarak örgütlendirildi. Batı bölümü yine Bakırköy ilçesine bağlı olarak kaldı.

İlçe oluşu:

Nufüsu günden güne çoğalan toplumsal, ekonomik, kültürel sorunlari her geçen gün bir kat artan bir yöre olarak büyüdü. 1940’lardan 1960 yıllarına değin yerleşmenin binbir türlü sorunuyla süslenen, toplumsal yaraların türlü renkleriyle bezenen bir yer oldu. 1955 sayımlarında 17.585 olan nufüs, 5 yıl sonra 1960 yılı sayımlarında 5 kat artarak 88.343 oldu. Artık Fatih ilçesinin bir bucağı olarak kalamayacak duruma gelmişti. Bunun üzerine 01.09.1957 tarihinde 7033 sayılı yasa ile “Zeytinburnu ilçesi” adıyla İstanbul ilinin 14. İlçesi olarak örgütlendirilmeye başlandı.

Coğrafi konum:

Zeytinburnu, Trakya’nın güneydoğusunda, Çatalca yarımadasının, Marmara denizine bakan yamaçlarının, bu denizle birleştiği yerdedir. Tarihi yarımada ile surlarla ayrılmış, E-5 karayoluna sınır ve havalimanına 15-20 dakikalık mesafededir. Bu sebeple İstanbul’un dışarı açılan önemli bir penceresidir. Doğusunda Fatih, Kuzeyinde Bayrampaşa, Batısında Güngören, Bakırköy, Güneyinde ise Marmara Deniziyle çevrilidir.
zeytinburnuhaber@hotmail.com

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve zeytinburnuhaber.org sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.