12 Haziran yaklaşıyor. Şunun şurasında bir ay gibi kısa bir süre kaldı. Liderler kendi projelerini meydanlarda halka anlatmaya çalışırken iktidar partisi lideri ve adayları her gittiği bölgede devletin imkânlarını sonuna kadar kullanarak demokrasinin adil işletilmesinin önüne set çekiyor.
İktidar Partisinin Milletvekili adayları her gittiği yerde kamu kurum ve kuruluşlarının yetkilileri tarafından şaşalı törenlerle karşılanarak el pençe olmaktan başka çare bulamıyorlar. Zaten el pençe olmayan bürokrat veya kamu görevlisinin hali necedir… İktidar partisi kan kaybettikçe çılgınlaşmaya geçmişte savunduğu ve halktan tepki gördüğü düşüncelerini bir süreliğine rafa kaldırmakta, ben şu 12 Haziranı bir atlatayım da ondan sonra kaldığım yerden devam ederim düşüncesini taşımaktadır.
Devletin yönetimini elinde bulunduranlar spekülasyonlarla propaganda yaparak puan toplamaya çalışmaktadır. Halkın günlük sorunları olan yoksulluk, işsizlik, gençliğin içinde bulunduğu sorunlar ile ülkenin içinde bulunduğu güvenlik sorunlarından hiç bahsettiğini ve bunlara neden 8 yıldır çözüm bulamadığını açıkladığını gördünüz mü?
Ülkemizin dört bir yanını ateş çemberine döndüren Amerika ve yandaşlarına yaltaklık yaparak iç siyasette halkımızın önüne çıkanlar dönüşü olmayan bu karanlıktan ülkemizi nasıl kurtaracaklarının hesabını yapıyorlar mı acaba?
Genel seçimlerin yaklaştığı bu günlerde ulusal ve yerel basına büyük görev düşmektedir. Halkın kendi iradesini kullanma özgürlüğüne köstek olacak yandaşlıkları bırakması, basın ilkelerine bağlı kalması en doğru olanıdır. Basın özgürlüğünün yandaş medyalara iktidar lehine fazlasıyla tanınırken, yandaş olmayan sadece işini yapan gazetecilerinde silinmeye çalışılması bir aşikardır.
12 Haziranda yapılacak olan genel seçimlerde halkımız nereden tarafa iradesini gösterirse saygımız sonsuzdur. Ancak, halktan yetkiyi alan hangi parti olursa olsun verilen sözlerini öncelikle ülke menfaati lehine kullanmasından yanayız. Bir yıl öncesinde içinde ne olduğu belli olmayan açılım adı altında PKK ile dirsek temasına geçenler, Habur’da mahkemeler kurarak üç dakikada alınan ifade sonunda teröristleri serbest bırakanlar, İmralı’da terörist başı ile devletin nüfuzunu kullanarak görüşenler sırf seçim geliyor diye bu düşüncelerini askıya almaları iki yüzlülüktür. Türkiye Cumhuriyeti toprakları bir bütündür, bayrağı tek, dili Türkçedir. Bu değişmez unsurların üzerinde oyun oynamak tehlikelidir ve bunu hiç kimsenin göz ardı etmemesi gerekir.
Siyaset sadece kendine rant toplamak adında mı yapılıyor. Müteahit olmak için mi yapılıyor. Yada müeahit olduktan sonra projelerini en yüksek değerle hızlı bir şekilde geçirmek için mi yapılıyor? Bunların için yapılıyorsa halkın menfaati için çalışılıyor gibi gösterilip tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemek ne kadar muhafazakârlıkla bağdaşıyor?
Gündüz farklı gece farklı siyaset yapmak bu ülkeye yapılan en büyük kötülüktür.
Sonuç olarak halkımızın sırf benim partim diye bu yapılanları yok saymak yerine biraz da ülkemizdeki yoksulluğun ve işsizliğin artması, iç istikrarın bozulması, işçinin, memurun ve emeklinin, çiftçinin, esnafın durumlarının günden güne kötüye gitmesini görerek tercihlerini kullanmalıdır.
Dileğim Türkiye kazansın…