40 yıldır Almanya’da yaşayan kankardeşim ilçeye bizleri ziyarete geldiği zaman laflayarak dolaşıyorduk. Kankardeşim bir yol çalışmasını gördü. Biraz izledi ve bana sordu “ Yaa Alpay bunlar ne yapıyor böyle !!  Cevap verdim. “ Lan oğlum görmüyormusun, dağda koyun güdemeyen, düz yolda keçileri kaybeden taşeronun ucuz işçileri yol onarım çalışmasını yapıyorlar. Kankardeşim başını her iki yana sallayarak “ Olmaz, olamaz, böyle bir çalışma olamaz. Bak sana bir şey anlatayım. Evdeyim, uykum kaçtı. Camdan dışarıya bakıyorum, Adamın biri çevresine ikaz işaretleri koyup yalnızca bir iş yapmakta olduğu  yeri aydınlatacak kadar ışık sistemi kurmuş. Aşağı indim ve adama ne yapıyorsun diye sordum. Aldığım cevap çok ilginçti. Adam bana < Burada bulunan iki paket taş arızalanmış, araç trafiği başlamadan ve bu paket taşları da kırmadan çıkarıp yerine yenilerini koyacağım > dedi. Adamın elinde  ucu kıvrık sert bir tel ve çelik bir spatula vardı. Spatula ile paket taşın bağlantı yerlerini çözdü, kıvrık teli taş aralarına sokarak sessizce taşı çıkarıp yeni taşlarla onarımı yaptı. Bunlar ise tam kazma. Bizim orada olsa bu işi yapanların firması okkalı bir ceza yer ve belediyelerden bir daha ihale alamazlar. Keşke gecekondu devresi değişmeseydi. ”işte farklılık bu. Belediye Başkanı Murat AYDIN bir zamanlar mütemadiyen “ Sokaklarımız Paris sokakları gibi oldu” diye bahsediyordu ya. Şimdi merak ederek soruyorum. Acaba en güzel yolumuz Paris’in en berbat yolu gibimiydi? Kültür adası çerçevesin de 463 yıllık Hacı Bayram Çeşmesini 2010’da açığa çıkarıp onarım yapacaktınız, Şimdi mıcırla doldurup çeşmeyi eskisinden de beter ettiniz. 248 yıllık Veli Efendi çeşmesinin çevresini adeta araba ahırına dönmesini halen görmezlikten geliyorsunuz. 1701 yıllık tarihi Meryem Ana Ayazma ve Çeşmesi’ni Merter Çevre Yolu Düzenlemesi yapılırken toprak altına gömülmesine göz göre göre izin verdiniz, asfaltla gömülmesini hiç görmediniz ve bizlerin medya yolu ile isyanlarımızdan sonra bu günkü   “ ÇUKUR” hale getirildi. Yalan diyen varmı ? 58. Bulvar Caddesi’nin Depo Durağı’ndan İs-tasyonu kadar olan bölümünü yayaların kullanması için trafiğe kapatıyorsunuz. Aptal görünüşlü bir havuzu nihayet 6 yıl sonra yıkıyorsunuz ve yayalar için kapatılan bölgeyi adeta merdiven altı çay ocağı çalıştıranlara teslim ediyorsunuz. Araçlar park ediyor, bu bölgeye araç giriş çıkışı olmasın diye yol ağızlarını demir babalar koyuyorsunuz, Birileri söküp atıyor ama bu kimsenin umurunda değil. Orta yer tamamen işgalde. Efendim işgaliye parası alıyorlarmış !! Adam dükkanını kapatmış, faaliyeti yok ama  çadır bahçeler halen orada. Adam “ Tabelam görükmüyor” diye ağaç kestiriyor ve belediyeden gelen ilgililer ıhlamur ağacının bir kolunu kesip ağacı yamultuyor, biz haber yapıyoruz yine kim-senin umurunda değil. Bankalar ve mağaza sahipleri bu bölgeden yangından kaçar gibi kaçı-yor. İşgalci fazla yer işgalinde, ilgili olan kişiler eli belinde gezip bunları bile görmezden geliyor. Adama sorarsan Allah’ına kadar en kral görevi yapıyoruz” derler. Yesinler böyle görevi. 2003 yılında meclis kararı ile İstasyon Meydanı’na Zübeyde Hanım Parkı yapma kararı ve bu büyük annenin bir büstü konulması kararı çıkıyor. Bırakın park yapmayı, meydanı börekçilere çörekçilere bırakıyoruz. Meclis kararı ile özellikle ana arter olan yerlerde seyyar satıcı yasağı çıkıyor. Harukulade. Bir de bakıyorsunuz arife günleri bizlerin sayesinde belirlenen bir saatten sonra ilçemizle alakası olmayan yüzlerce kişi kaldırımları bir haftadan evvel parselliyor. Birileri parselleme parası topluyor. Esnaf tam arife günü iş yapacak ama nafile. Bahane hazır  “ İlçemizin insanları.” Alakası bile paslı teneke. Daha onlarca misal var. Halk olarak umursamaz olduk. Meclis üyeleri olarak umursamaz olduk. Yazılanları, çizilenleri umursamaz oldular. Bizden olmayanlar diye insanları tanımaz olanlar bile var. Alpay yazıyor tu kaka  İlçemizi, ilçemiz insanları idare etmeli diyoruz, Alpay tu kaka. Bunları Başbakan’a da ileteceğiz, Bakalım o da “Alpay Tuuu KAKA” diyecekmi?