SEYİTNİZAM KONAKLARI
ELİT YAPI
Mehmet Alpay
Köşe Yazarı
Mehmet Alpay
 

TARİH TÜKETİCİLERİ

Tarih tüketimi diye bir konu ortaya atılınca bazıları acaba “ Bu tüketim acaba yeni mi çıktı “ diye merak ederek düşünür. Fazla düşünmeye hiç de gerek yok. Zira tarih tüketiminde en başarılı ilçe olduğumuz gün gibi aşikar. Genelde bizim ilçede bu tüketicilikte, tarihi çeşmeler konusunda uzmanlaştık ve ardından tarihi mezarlıklara kadarda uzandık. VELİ EFENDİ ÇEŞMESİ Katletmekte ve umursamamakta çok önemli üç çeşmemiz vardır. Biri Hacı Bayram Çeşmesi, biri Meryem Ana Ayazma Çeşmesi ve diğeri de Veli Efendi Çeşmesi’dir. Yani tarihçe adıyla Şeyhülislam Veliyüddin Efendi Çeşmesi. Bizim yakın tarihimize göre VELİ EFENDİ ÇEŞMESİ  diye andığımız çeşmenin asıl adı bu. Bu çeşmenin kaybolan kitabesinde ise Çırpıcı Çayırı’nın gerçek anlatımı vardı. Bir çeşme olunmuş Gayet safa geldin bana                 Dört tarafı çayır çimenYapanlara edelim dua. Fidanıma yakın mahalYapılmış hakka bi’bedelEtrafına birkaç  sofa                               Bina eylemiş güzel. Hayli ağaçlar dikilmişSeyrine askerler çekilmişBir tarafı çayırlıktırBir tarafı bostan ekilmiş. Sofa= Aile kabristanı demek. Veliefendi Çeşmesi haberini ayrı bir haber olara yayınlayacağız, Burada asıl olan bir tarihi yıllarca toprağa gömdüğümüz ve bu çeşmeyi besleyen 250 yıllık kırmızı kilden yapılmış su akar borularıydı. Şimdi gidin görün de vijdanlar kendini muhakeme eylesin.Silivrikapı’da çocukluk devresini yaşayan Şeyhülislam Veliyüddin Efendi 15 Ekim 1768 yılında vefat etti. Kabristanı Eyüp’de Şeyh Murat Zaviyesi’ndedir. Bu güne değin bu tarihi bilip de acaba kaç kişi veya kaç ilgili bu zatı araştırdı ve kabrini ziyaret etti? Yukarıda ki dizelerin hathatlığını da Veliyüddin Efendi bizzat kendisi yapmıştır ama kitabenin yerinde şimdi yeller esmektedir. EN GÜZEL LALELERİN YETİŞTİRİLDİĞİ VERİMLİ TOPRAK Veliyüddin Efendi’nin çiçeklere ve doğaya olan hayranlığı mükemmelin de üzerindeydi. Yaptırdığı bu çeşmenin çevresinde çok özel laleler yetiştirirdi. Lalelerin mükemmelliği o kadar muhteşemdi ki o dönemde yaşayan Hollandalı’lar bu lalelerin soğanlarını elde edebilmek için Padişah 3. Mustafa etrafında elçileriyle adeta fink atar durumdaydı. Osmanlı’nın lale araştırma konusundaki kitaplarına  bile AFİTAB-I GÜLŞEN; BEDR’İ ÇEMEN; PETEV’İ HURŞİT; SAGAR’I ERGUVAN bu laleler arasında en meşhur olanlarıydı. GÖÇEBELERDEN VE İŞGALDEN KURTARDI, BİZLER YOK ETTİK Şeyhüleslam Veliyüddin efendi bir ucu Silivrikapı’dan başlayan, diğer ucunun ise Büyükçekmece’ye kadar uzanan Çırpıcı Çayırının özellikle kendi yaşadığı bölge tarafını işgalcilerden ve göçebelerden kurtarabilmek için Şeyhülislam nüfusunu kullandı ve bunu da başardı. Bu gün tarumar halde olan çeşmenin çevresinde kendi ailesi ve yakınlarına ait olan kabristanlar, çeşmenin etrafında namazgahlar ve mesire için yapılmış kamelyalar vardı. Çırpıcı çayırının bu devasa büyüklüğü ise yapılacak savaşlar içindi. Genelde Osmanlı savaş hazırlıkları yaparken Beylik’lerden, Trakya’dan ve Anadolu’dan gelen tüm askerler bu büyük alanda toplanırdı. Akıncılar,sipahiler, beyler ve komutanlar atları ile gelirlerdi. Çırpıcı Çayırı’nın çok büyük bölümü dikenlik ve benzeri bitkilerle doluydu. Genelde göçebe olarak yaşayanlar Çırpıcı çayırında odaklanırdı. Askerin savaş öncesi toplanma zamanları çayırlık alanda bulunan diken ve çok sert olan çalı çırpıları toprak seviyesinden keserlerdi ve bu çalışmalarından dolayı da ödül alırlardı. Bu kişilere Çırpıcılar adı verilirdi. Göçebe yaşayanların yoğunluklu olduğu bu bölge genelde o zamanlarda bile Çırpıcı diye anılırdı. TALAN VEFAT İLE BAŞLADI ve GÜNÜMÜZE KADAR DEVAM ETTİ. Şeyhülislam Velüyiddin Efendi bu çeşmeyi vefatından iki yıl evvel yaptırmıştı. Veliyüddin Efendi 18. Yüzyıl ortalarında kendisine tahsis edilen bu bölgede bir çiftlik kurmuştu. Veli Efendi Çiftliği olarak belirtilen yer ilçe oluşumuz olan 28. Ocak 1957 tarihinde çizilen ilk haritada da bu isimle yer almıştı. Veliyüddin efendi 15. Ekim 1768 yılında  vefat etti. Vasiyeti üzerine Eyüp’de Şeyh Murat Zaviyesi’nin bulunduğu yere defnedildi.  Yani bu günkü tarihe göre çeşmenin bu günkü yaşı tamı tamına 244’dü. Pekiii biz bu çeşme için ne yaptık? Çok şeyler yaptık çoooook. İlçe olduğumuz zaman görev yapan ilgililerin göz ardı ettiği yerlere gecekondular dikilmesine göz yumduk. Çevresinde mesire yapılan, yalağında ördek yavruları yüzdürülen ve hemen arkasındaki 7 metrelik yaşlı çınar ağacının üzerine yuva yapan leylekleri bile görmemezlikten gelerek çeşmeyi toprağa ve günümüzde de mıcıra, hurdalara gömmeyi başardık. Şimdi ne yapıyoruz. İki işçiyle kürekleri aheste çekmiyoruz. O güzelim tarihi ve tarihi laleleri unutup FESLEĞEN DAĞITMAYA devam ediyoruz. Mis kokulu bahar diyoruz. Mis kokan yerleri ise sanayileştirmeye devam ediyoruz. Helal olsun bize. Zaten dünya ve Avrupa insanları bize boşu boşuna “ Türkler çok ters bir millettir” dememişler. Önümüzdeki günlerde diğer çeşmelerin tarihçelerini, tarihi Mumhane’nin yok edilişini ve özellikle Seyit Nizam Camii yanındaki yok edilen iki katlı yapının 1900’lu yıllarda Seyit Nizam Zaptiyehanesi ( karakolu ) olduğunun bilgilerini aktaracağız. BU BİLGİLER BAŞBAKANLIK DEVLET ARŞİVİNDEN  TEMİN EDİLMİŞTİR.
Ekleme Tarihi: 15 Nisan 2012 - Pazar

TARİH TÜKETİCİLERİ

Tarih tüketimi diye bir konu ortaya atılınca bazıları acaba “ Bu tüketim acaba yeni mi çıktı “ diye merak ederek düşünür. Fazla düşünmeye hiç de gerek yok. Zira tarih tüketiminde en başarılı ilçe olduğumuz gün gibi aşikar. Genelde bizim ilçede bu tüketicilikte, tarihi çeşmeler konusunda uzmanlaştık ve ardından tarihi mezarlıklara kadarda uzandık.

VELİ EFENDİ ÇEŞMESİ

Katletmekte ve umursamamakta çok önemli üç çeşmemiz vardır. Biri Hacı Bayram Çeşmesi, biri Meryem Ana Ayazma Çeşmesi ve diğeri de Veli Efendi Çeşmesi’dir. Yani tarihçe adıyla Şeyhülislam Veliyüddin Efendi Çeşmesi. Bizim yakın tarihimize göre VELİ EFENDİ ÇEŞMESİ  diye andığımız çeşmenin asıl adı bu. Bu çeşmenin kaybolan kitabesinde ise Çırpıcı Çayırı’nın gerçek anlatımı vardı.

Bir çeşme olunmuş
Gayet safa geldin bana                
Dört tarafı çayır çimen
Yapanlara edelim dua.

Fidanıma yakın mahal
Yapılmış hakka bi’bedel
Etrafına birkaç  sofa                              
Bina eylemiş güzel.

Hayli ağaçlar dikilmiş
Seyrine askerler çekilmiş
Bir tarafı çayırlıktır
Bir tarafı bostan ekilmiş.

Sofa= Aile kabristanı demek.

Veliefendi Çeşmesi haberini ayrı bir haber olara yayınlayacağız, Burada asıl olan bir tarihi yıllarca toprağa gömdüğümüz ve bu çeşmeyi besleyen 250 yıllık kırmızı kilden yapılmış su akar borularıydı. Şimdi gidin görün de vijdanlar kendini muhakeme eylesin.
Silivrikapı’da çocukluk devresini yaşayan Şeyhülislam Veliyüddin Efendi 15 Ekim 1768 yılında vefat etti. Kabristanı Eyüp’de Şeyh Murat Zaviyesi’ndedir. Bu güne değin bu tarihi bilip de acaba kaç kişi veya kaç ilgili bu zatı araştırdı ve kabrini ziyaret etti? Yukarıda ki dizelerin hathatlığını da Veliyüddin Efendi bizzat kendisi yapmıştır ama kitabenin yerinde şimdi yeller esmektedir.

EN GÜZEL LALELERİN YETİŞTİRİLDİĞİ VERİMLİ TOPRAK

Veliyüddin Efendi’nin çiçeklere ve doğaya olan hayranlığı mükemmelin de üzerindeydi. Yaptırdığı bu çeşmenin çevresinde çok özel laleler yetiştirirdi. Lalelerin mükemmelliği o kadar muhteşemdi ki o dönemde yaşayan Hollandalı’lar bu lalelerin soğanlarını elde edebilmek için Padişah 3. Mustafa etrafında elçileriyle adeta fink atar durumdaydı. Osmanlı’nın lale araştırma konusundaki kitaplarına  bile AFİTAB-I GÜLŞEN; BEDR’İ ÇEMEN; PETEV’İ HURŞİT; SAGAR’I ERGUVAN bu laleler arasında en meşhur olanlarıydı.

GÖÇEBELERDEN VE İŞGALDEN KURTARDI, BİZLER YOK ETTİK

Şeyhüleslam Veliyüddin efendi bir ucu Silivrikapı’dan başlayan, diğer ucunun ise Büyükçekmece’ye kadar uzanan Çırpıcı Çayırının özellikle kendi yaşadığı bölge tarafını işgalcilerden ve göçebelerden kurtarabilmek için Şeyhülislam nüfusunu kullandı ve bunu da başardı. Bu gün tarumar halde olan çeşmenin çevresinde kendi ailesi ve yakınlarına ait olan kabristanlar, çeşmenin etrafında namazgahlar ve mesire için yapılmış kamelyalar vardı. Çırpıcı çayırının bu devasa büyüklüğü ise yapılacak savaşlar içindi. Genelde Osmanlı savaş hazırlıkları yaparken Beylik’lerden, Trakya’dan ve Anadolu’dan gelen tüm askerler bu büyük alanda toplanırdı. Akıncılar,sipahiler, beyler ve komutanlar atları ile gelirlerdi. Çırpıcı Çayırı’nın çok büyük bölümü dikenlik ve benzeri bitkilerle doluydu. Genelde göçebe olarak yaşayanlar Çırpıcı çayırında odaklanırdı. Askerin savaş öncesi toplanma zamanları çayırlık alanda bulunan diken ve çok sert olan çalı çırpıları toprak seviyesinden keserlerdi ve bu çalışmalarından dolayı da ödül alırlardı. Bu kişilere Çırpıcılar adı verilirdi. Göçebe yaşayanların yoğunluklu olduğu bu bölge genelde o zamanlarda bile Çırpıcı diye anılırdı.

TALAN VEFAT İLE BAŞLADI ve GÜNÜMÜZE KADAR DEVAM ETTİ.

Şeyhülislam Velüyiddin Efendi bu çeşmeyi vefatından iki yıl evvel yaptırmıştı. Veliyüddin Efendi 18. Yüzyıl ortalarında kendisine tahsis edilen bu bölgede bir çiftlik kurmuştu. Veli Efendi Çiftliği olarak belirtilen yer ilçe oluşumuz olan 28. Ocak 1957 tarihinde çizilen ilk haritada da bu isimle yer almıştı. Veliyüddin efendi 15. Ekim 1768 yılında  vefat etti. Vasiyeti üzerine Eyüp’de Şeyh Murat Zaviyesi’nin bulunduğu yere defnedildi.  Yani bu günkü tarihe göre çeşmenin bu günkü yaşı tamı tamına 244’dü. Pekiii biz bu çeşme için ne yaptık?

Çok şeyler yaptık çoooook. İlçe olduğumuz zaman görev yapan ilgililerin göz ardı ettiği yerlere gecekondular dikilmesine göz yumduk. Çevresinde mesire yapılan, yalağında ördek yavruları yüzdürülen ve hemen arkasındaki 7 metrelik yaşlı çınar ağacının üzerine yuva yapan leylekleri bile görmemezlikten gelerek çeşmeyi toprağa ve günümüzde de mıcıra, hurdalara gömmeyi başardık. Şimdi ne yapıyoruz. İki işçiyle kürekleri aheste çekmiyoruz. O güzelim tarihi ve tarihi laleleri unutup FESLEĞEN DAĞITMAYA devam ediyoruz. Mis kokulu bahar diyoruz. Mis kokan yerleri ise sanayileştirmeye devam ediyoruz. Helal olsun bize. Zaten dünya ve Avrupa insanları bize boşu boşuna “ Türkler çok ters bir millettir” dememişler.

Önümüzdeki günlerde diğer çeşmelerin tarihçelerini, tarihi Mumhane’nin yok edilişini ve özellikle Seyit Nizam Camii yanındaki yok edilen iki katlı yapının 1900’lu yıllarda Seyit Nizam Zaptiyehanesi ( karakolu ) olduğunun bilgilerini aktaracağız.

BU BİLGİLER BAŞBAKANLIK DEVLET ARŞİVİNDEN  TEMİN EDİLMİŞTİR.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve zeytinburnuhaber.org sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.