SEYİTNİZAM KONAKLARI
ELİT YAPI
Mehmet Alpay
Köşe Yazarı
Mehmet Alpay
 

Nabzımızda Zeytinburnu Dolaşır

Biz ilçe eskilerinin nabızlarında ZEYTİNBURNU dolaşır, biz nabız olur ZEYTİNBURNU’nu dolaşırız adım adım. Benim yaşım 64 ve her gün yaşımın üçte biri kadar kilometre arşınlarım ilçemin sokaklarında taaaaaa 13 yaşımdan beri. Hani devamlı olarak kalemime ve objektifime 58 Bulvar takılır durur ya. 1950’li yıllarda da, 1960’lı yıllarda da bu 58 Bulvar’ın çamurlarına takılırdı yandan kopçalı plastik ayakkabılarımıza ve 20 günde bir yırtılan çizmelerimize. Trene binerek işyerlerine gidecek olanlar istasyona geldiği zaman çamurdan kurtarabildikleri ayakkabılarını bir gazeteye sarar ve trene temiz ayakkabılarla binerlerdi. O zaman hangi beyinsiz beyinliler ayırdı ise trenleri vagonlarını 2. Mevkii ve 3 Mevkii diye. Ayrıştırmışlar insanları daha 1960’lı yıllarda. İnsanlar ZENGİN ve FAKİR diye İKİYE BÖLÜNMÜŞLERDİ tren vagonlarında bile. O günün esintileri şimdiki TÜRK ve KÜRT ayrışımcılığının ilk adımlarıydı. Türkçe konuşmayanları uyararak “ Türkçe konuş” derdi herkes akılsız politikacılar yüzünden. Yarınları görmeyenlerin beyanatları yüzünden. 1960’lı yıllarda 58 Bulvar daha neşeliydi be. 58. Bulvar’ın özellikle şimdiki yayalaştırılmış bölümünde kaldırımsız bordür taşı üzerinden yürüyemeyen her hangi biri ayakkabı veya çizmesinin ayağından çıktığını ancak 15 veya 20 adım gittikten sonra anlardı. ve basardı kahkahayı. Zaten herkes biri ayakkabı ve çizmeyi çamura kaptırsın diye çevreyi gözlerdi. Hah işte biri daha kaptırdı pabucunu kaah kaah kaaaah. Çorap pislendi. O zamanlar çamur çirkinliğine bile gülerdik hep. Şimdi de çamursuz olan bu bölümlerin çevre kirliliğine, gıda ürüncülerine peşkeş çekilen tenteli ve naylon kondulu işgallerine gülüyoruz. Gülüyoruz da dişlerimizden sinirden gıcırdarken kaah kaaah kaaaah yerine Tüh Tüüh TÜÜÜH sesi çıkıyor. Bu bölümde insan haklarımı mı, yaya hakları mı, medeni yaşam hakları mı, esnaf hakları mı, kazanç hakları mı, çarşı hakları mı, serbest dolaşım ve seyahat hakları mı, gürültü temizliği hakları mı, çevre güzelliği hakları mı ve de vesaireler ardında hangi haklar çiğneniyor acaba? Hani bir de 4 yıl evvel 58 Bulvar’da binalara CEPHE GİYDİRME çalışmaları vardı ya, çok iyi GİYDİRDİLER maşallah çooook. Her taraf güllük gülistanlık ve çiçek kokuyor adeta, Tüüüh Tüüüh Maaaşallah. 58 Bulvar yaya bölümünü VAROŞ’a çevirenlere Maaşallaaaah. Yukarıda belirtmiştim ya, her gün yaşımın üçte biri kadar kilometre arşınlıyorum diye. Ne kar dinlerim nede yağmur, Ne lodos dinlerim ne de fırtına. Aşık Veysel hayranıyım ya, İki kapılı bir dünyada yürüyorum gündüz gece. Allah’tan VEYSEL’in gözleri görmüyordu. Gözleri açılabilirdi ama o istemedi ve “ Dünya benim hayalimde gördüğüm şekli ile güzel” demişti. Demişti de bizler görüyoruz yaşadığımız çevreyi. Gördüğümüz bir çok olayda sinirden atan nabzımızı tutup da dakikada kaç attığını hesaplayamaz olduk ve mecburen SOKAĞIN NABZI’nı objektiflerimizle tutup, bu nabzın kaç kere attığını kalemimizle aktarıyoruz. Kim kızar kim kızmaz, kim takdir eder, kim takdir etmez. Bunlar kişinin görüş ve karakter yapısı ile akıl denklemlerine ve de yaşam mükemmelliğinde görüş denklemlerine göre değişir. Değişmeyen bir şey varsa o da bir görüntüyü belgeleyen fotoğraflardır. Fotoğrafın benim sözüm olan kısa bir anlatımı vardır. “ ZAMANI DURDURAN KAĞIT AYNA” derim hep. Ben burada yaşıyorum 62 yıldır. Ama burada oturmayanlar benim ilçemi idare ediyorlarsa bu yazılanlardan hiçbir şey anlamaz. Umurlarında bile olmaz ZEYTİNBURNU. Amma Zeytinburnu’lu; kralın hikayesindeki gibi sokağa çıkıp oynamaya başlıyorsa idareciler için tehlike başladı demektir. Çünkü halkın ve buradan ekmek parası kazananların hakları çiğneniyorsa zıvanadan çıkma vaktidir. Çünkü sosyal yaşam hakları çiğneniyorsa zıvanadan çıkma vaktidir. Buradaki ZIVANA kelimesinin anlamı Ferdi TAYFUR’un arabeski gibi “DURDURUN ŞU DÜNYAYI” Arabesk’i anlamındadır. Orhan GENCEBAY’ın “BATSIN BU DÜNYA” şarkısı anlamındadır. Halbuki biz ZEYTİNBURNU halkı olarak hep bir ağızdan Zeki MÜREN’in “ BENİM GÖNLÜM NE HOŞTUR”unu söylemek isterdik. İsterdik de KOKOREÇ, KIZARTMA, KÖFTE, TAVUK – KIYMA –ET DÖNER ve HAŞLANMIŞ ÇAY kokularından bu şarkıyı söylemek hayal oldu haayaaaal. Bir zamanlar Triko Yün ve Orlon örme makineleri vardı ya. Bunu kullananlar şimdi hayal edemeyeceği bir ZEYTİNBURNU görüyorlar ve akılları karışıyor. Allah halkı kırıştırmasın. Son cümlem ise şu. BİR AN EVVEL DERNEKLEŞİN BRE 58 BULVAR ESNAFLARI, DERNEKLEŞİN
Ekleme Tarihi: 29 Kasım 2010 - Pazartesi

Nabzımızda Zeytinburnu Dolaşır

Biz ilçe eskilerinin nabızlarında ZEYTİNBURNU dolaşır, biz nabız olur ZEYTİNBURNU’nu dolaşırız adım adım. Benim yaşım 64 ve her gün yaşımın üçte biri kadar kilometre arşınlarım ilçemin sokaklarında taaaaaa 13 yaşımdan beri. Hani devamlı olarak kalemime ve objektifime 58 Bulvar takılır durur ya. 1950’li yıllarda da, 1960’lı yıllarda da bu 58 Bulvar’ın çamurlarına takılırdı yandan kopçalı plastik ayakkabılarımıza ve 20 günde bir yırtılan çizmelerimize. Trene binerek işyerlerine gidecek olanlar istasyona geldiği zaman çamurdan kurtarabildikleri ayakkabılarını bir gazeteye sarar ve trene temiz ayakkabılarla binerlerdi. O zaman hangi beyinsiz beyinliler ayırdı ise trenleri vagonlarını 2. Mevkii ve 3 Mevkii diye. Ayrıştırmışlar insanları daha 1960’lı yıllarda. İnsanlar ZENGİN ve FAKİR diye İKİYE BÖLÜNMÜŞLERDİ tren vagonlarında bile. O günün esintileri şimdiki TÜRK ve KÜRT ayrışımcılığının ilk adımlarıydı. Türkçe konuşmayanları uyararak “ Türkçe konuş” derdi herkes akılsız politikacılar yüzünden. Yarınları görmeyenlerin beyanatları yüzünden.

1960’lı yıllarda 58 Bulvar daha neşeliydi be. 58. Bulvar’ın özellikle şimdiki yayalaştırılmış bölümünde kaldırımsız bordür taşı üzerinden yürüyemeyen her hangi biri ayakkabı veya çizmesinin ayağından çıktığını ancak 15 veya 20 adım gittikten sonra anlardı. ve basardı kahkahayı. Zaten herkes biri ayakkabı ve çizmeyi çamura kaptırsın diye çevreyi gözlerdi. Hah işte biri daha kaptırdı pabucunu kaah kaah kaaaah. Çorap pislendi. O zamanlar çamur çirkinliğine bile gülerdik hep. Şimdi de çamursuz olan bu bölümlerin çevre kirliliğine, gıda ürüncülerine peşkeş çekilen tenteli ve naylon kondulu işgallerine gülüyoruz. Gülüyoruz da dişlerimizden sinirden gıcırdarken kaah kaaah kaaaah yerine Tüh Tüüh TÜÜÜH sesi çıkıyor.

Bu bölümde insan haklarımı mı, yaya hakları mı, medeni yaşam hakları mı, esnaf hakları mı, kazanç hakları mı, çarşı hakları mı, serbest dolaşım ve seyahat hakları mı, gürültü temizliği hakları mı, çevre güzelliği hakları mı ve de vesaireler ardında hangi haklar çiğneniyor acaba? Hani bir de 4 yıl evvel 58 Bulvar’da binalara CEPHE GİYDİRME çalışmaları vardı ya, çok iyi GİYDİRDİLER maşallah çooook. Her taraf güllük gülistanlık ve çiçek kokuyor adeta, Tüüüh Tüüüh Maaaşallah. 58 Bulvar yaya bölümünü VAROŞ’a çevirenlere Maaşallaaaah.

Yukarıda belirtmiştim ya, her gün yaşımın üçte biri kadar kilometre arşınlıyorum diye. Ne kar dinlerim nede yağmur, Ne lodos dinlerim ne de fırtına. Aşık Veysel hayranıyım ya, İki kapılı bir dünyada yürüyorum gündüz gece. Allah’tan VEYSEL’in gözleri görmüyordu. Gözleri açılabilirdi ama o istemedi ve “ Dünya benim hayalimde gördüğüm şekli ile güzel” demişti. Demişti de bizler görüyoruz yaşadığımız çevreyi. Gördüğümüz bir çok olayda sinirden atan nabzımızı tutup da dakikada kaç attığını hesaplayamaz olduk ve mecburen SOKAĞIN NABZI’nı objektiflerimizle tutup, bu nabzın kaç kere attığını kalemimizle aktarıyoruz.

Kim kızar kim kızmaz, kim takdir eder, kim takdir etmez. Bunlar kişinin görüş ve karakter yapısı ile akıl denklemlerine ve de yaşam mükemmelliğinde görüş denklemlerine göre değişir. Değişmeyen bir şey varsa o da bir görüntüyü belgeleyen fotoğraflardır. Fotoğrafın benim sözüm olan kısa bir anlatımı vardır. “ ZAMANI DURDURAN KAĞIT AYNA” derim hep. Ben burada yaşıyorum 62 yıldır. Ama burada oturmayanlar benim ilçemi idare ediyorlarsa bu yazılanlardan hiçbir şey anlamaz. Umurlarında bile olmaz ZEYTİNBURNU. Amma Zeytinburnu’lu; kralın hikayesindeki gibi sokağa çıkıp oynamaya başlıyorsa idareciler için tehlike başladı demektir. Çünkü halkın ve buradan ekmek parası kazananların hakları çiğneniyorsa zıvanadan çıkma vaktidir. Çünkü sosyal yaşam hakları çiğneniyorsa zıvanadan çıkma vaktidir. Buradaki ZIVANA kelimesinin anlamı Ferdi TAYFUR’un arabeski gibi “DURDURUN ŞU DÜNYAYI” Arabesk’i anlamındadır. Orhan GENCEBAY’ın “BATSIN BU DÜNYA” şarkısı anlamındadır. Halbuki biz ZEYTİNBURNU halkı olarak hep bir ağızdan Zeki MÜREN’in “ BENİM GÖNLÜM NE HOŞTUR”unu söylemek isterdik. İsterdik de KOKOREÇ, KIZARTMA, KÖFTE, TAVUK – KIYMA –ET DÖNER ve HAŞLANMIŞ ÇAY kokularından bu şarkıyı söylemek hayal oldu haayaaaal. Bir zamanlar Triko Yün ve Orlon örme makineleri vardı ya. Bunu kullananlar şimdi hayal edemeyeceği bir ZEYTİNBURNU görüyorlar ve akılları karışıyor. Allah halkı kırıştırmasın. Son cümlem ise şu. BİR AN EVVEL DERNEKLEŞİN BRE 58 BULVAR ESNAFLARI, DERNEKLEŞİN

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve zeytinburnuhaber.org sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.