SEYİTNİZAM KONAKLARI
ELİT YAPI
Mehmet Alpay
Köşe Yazarı
Mehmet Alpay
 

Çökenler Binalar mı Yoksa Mantıkmıydı?

Tarih 1 Temmuz 1977. Gökalp Mahallesi 42 Sokak’ta bulunan bir binanın sahibi olan Ali A. isimli bir vatandaş zeminden 3 metre olan bodrum katına kömürlük kazandırmak için temel altına doğru gizlice kazı çalışmalarına başlamıştı. Çalışmaları iyi gidiyordu. Fakat bilmediği bir şey vardı. O da Haziran son haftası ile Temmuz ayının ilk üç günü arasında sağanak yağmur yapan Kuğu Fırtınasıydı.  3 gün sağanak yağmur yağardı.  29 Haziran 1997’de ve 1 Temmuz’da da üç gün sağanak yağmur yapmıştı. Toprak suyu emmiş, ardından Ali. A.’nın kazdığı temel altı toprak da oynama başlamıştı. Aynı gün bina kuzeye doğru kaymaya başlamış ve birinci katın balkonu kaldırıma dayanınca kayma durmuştu. Zira binanın ağırlık merkezi 125 santim içerideydi. Ben gizlice binaya girerek odaların resmini çekmiş ve bir de terasa çıkmıştım. Millette bir çığlık, poliste bir koşturmaca. Daha sonra aşağı indiğimi bile kimse anlayamamış, sağda solda beni arıyorlardı. Tarih 02 Temmuz 1977. Hürriyet Gazetesi 1. sayfada ilk haberim. Ertesi gün Gözlemci Merkezi’mize Ankara’dan bir telefon geldi.  “ Bu deli adamı bize gönderin, ailesiyle Ankara’ya yerleştirip onu burada siyasi muhabir yapalım”.  Gündüz Kılıç’ın (merhum) servis şefi yerine verdiği cevap ise  “Biz kendimize bir deli bulduk, siz Ankara’da kendinize bir başka deli bulun” Yıl 1993.  Seyitnizam Mahallesi G-9 ile G-8’e iki cepheli bir bina çöker. Sebep bitişikteki inşaat temel kazısı. Çöken binanın 1. katındaki Giresunlu yeni bir gelin çökük altında kalarak öldü ve gözyaşları !! Yıl 1996. Hani 2 Temmuz 1977’de çöken bina vardı ya. 90 metre ilerisinde bir inşaat temel kazısı ve  5 katlı bir bina daha güüüm diye çöker. Allah’tan yan bina sakinleri evi erken boşaltır da can kaybı olmaz.  İnşaatın müteahiti çöken binanın yanındaki hafif eğrilen Turan Usta’nın binasını çelik  konstrüksiyonla destekletir ve deprem uzmanı Ali Portakalcı’nın  mükemmel çalışmalarıyla bu bina çökmekten kurtarılır. Yıl 2006 Kasım ayı. Yer yine Gökalp Mahallesi. Yine bir inşaat harfiyatı ve yanındaki 5,5 katlı derme çatma bina çöker. Bu kez çökme sebebi inşaat değil, sağlam kolonları olmayan, çakıllı kumlu taşlardan iğreti kolon atılan rutubetli bir binadır. Gençlik arkadaşım Haluk Yanık enkaz altında kalır, vefat eder. Yıl 2007 Şubat ayı. Çırpıcı 3. Taş Ocağı sokakta bir bina 1999 depreminde işaretlenmesine rağmen gerekli çalışmalar yapılmaz. Üstüne üstelik dış görünüşü ile İBB uzmanlarınca sağlam diye dosyalanır fakat sonrasında bina çöker. O anda iki kişi ve ardından bakımda olan yaşlı bir amca vefat eder. Yıl 2007. Yer yine Gökalp Mahallesi. 1977 yılında çöken binanın tam hafif çapraz 60 metre ilerisi ve Salı Pazarı bitişiği bir bina. Sahibi arkadaşım. Fakat binanın 1. katı ile 2. katı arasında 15 santimlik   kopma-kayma var. Daha evvel. Zeytinburnu Belediyesi’nin ikazları ile kiracılar çıkmış mal sahibi olan arkadaşım binada kalmış. Sonradan Kaymakam Selim Cebiroğlu’nu bizzat makamından alarak binayı gösterdim. Binadan taşınmayan arkadaşım ikna ile tahliye edildi. Bina çökmeden yıkımı yapıldı. Hani Çırpıcı’da çöken bina var ya. O binanın çöküşü bitişiğindeki ve karşısındaki binalarında canına okumuştu ve o iki bina da tehlike yarattığı gerekçesiyle yerle bir edildi.  Yıl 2008 ve 31 Ocak. Yer Maltepe Davutpaşa. Saat 09.30, İşçiler sabah çayı ve kahvaltı için paydosta. Sabah 09.37. Bir patlama. Bayrampaşa’daki Çevik Kuvvet birliği bile birden yerlerinden fırlar. Öylesine bir şiddet ki tarifi anlatılamaz. Bir iş hanı. Uzun bir zamandır faaliyet gösteren bu işyeri işçiler geldikten sonra kapılarını kitliyormuş. Patlamadan bir gün sonra cesedi çıkan Merkezefendi Mahallesi’ne ikamet eden Metin Erdoğan 4 yıl evveline kadar orada çalışmış. İşten ayrılmış ve patlamadan bir ay evvel yine aynı işyerine girmiş. En alt kattaki kot yıkama atölyesi 3 kez mühürlenmiş, mühür fekki yapılmış ve üç sefer de savcılığa verilmiş. Fakat patlayan atölyenin ruhsatsız olduğu ise alenidir. Aralık 2007’de plastik imalathanesi diye ruhsat istenmiş. Gözlemde plastik kırım ve döküm kazanları var. Fakat giriş bölümünün sokağa bakan köşesindeki odadaki faaliyet başka. Bir de 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu var.  20.09.1987 tarih ve 19589 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan maddeye göre İBB için maytap ve mamülleri üretimi yapan firmayı yakasından tutup da dışarı at diye yetki vermiş.           Savcılıktaki 3 mühür fekki olayı başka bir olay, patlayan yer başka bir olay. Çevre iş sahibi ve halkın şikâyetsizliği önemli. Şikâyet eden olursa, şikâyet edilen bir şekilde şikayet edeni nasıl olsa bir yoldan öğreniyor. Gizlilik sistemi çoktan rafa kaldırılmış. Ruhsatlı, ruhsatsız, sigortalı, sigortasız. Herkes üç kuruş ekmek derdinde. İlgililerin görev anlayışı ise görev ise çoktaaan mefta olmuş.  Davutpaşa patlaması ve ölen 23 insanın vebalini alan isimler elbetki mevcut. Birileri kendilerini kurtarabilmek için yasaları zorlar, çevre kollar. Kanunen bu gibi yerlerin takibi, ruhsatlandırılması,6 ayda bir kontrolü ise İBB, Valilik ve İçişleri Bakanlığı’na ait.  5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Yasası 7. Madde. U ve Z bentleri ve Kanun öyle diyor. Diyor da İBB bu işten sıyrılmış gibi. Belki diğer birileri de bu olaydan belki yakalarını sıyırırlar. Sıyırmasına sıyırırlarda  Cenab-ı Allah (cc)  cezayı dünyada çektirir. Vebal asla yerde kalmaz arkadaş. Cehennem ayrı mevzu.
Ekleme Tarihi: 29 Ocak 2010 - Cuma

Çökenler Binalar mı Yoksa Mantıkmıydı?

Tarih 1 Temmuz 1977. Gökalp Mahallesi 42 Sokak’ta bulunan bir binanın sahibi olan Ali A. isimli bir vatandaş zeminden 3 metre olan bodrum katına kömürlük kazandırmak için temel altına doğru gizlice kazı çalışmalarına başlamıştı. Çalışmaları iyi gidiyordu. Fakat bilmediği bir şey vardı. O da Haziran son haftası ile Temmuz ayının ilk üç günü arasında sağanak yağmur yapan Kuğu Fırtınasıydı.  3 gün sağanak yağmur yağardı.  29 Haziran 1997’de ve 1 Temmuz’da da üç gün sağanak yağmur yapmıştı. Toprak suyu emmiş, ardından Ali. A.’nın kazdığı temel altı toprak da oynama başlamıştı. Aynı gün bina kuzeye doğru kaymaya başlamış ve birinci katın balkonu kaldırıma dayanınca kayma durmuştu. Zira binanın ağırlık merkezi 125 santim içerideydi.

Ben gizlice binaya girerek odaların resmini çekmiş ve bir de terasa çıkmıştım. Millette bir çığlık, poliste bir koşturmaca. Daha sonra aşağı indiğimi bile kimse anlayamamış, sağda solda beni arıyorlardı. Tarih 02 Temmuz 1977. Hürriyet Gazetesi 1. sayfada ilk haberim. Ertesi gün Gözlemci Merkezi’mize Ankara’dan bir telefon geldi.  “ Bu deli adamı bize gönderin, ailesiyle Ankara’ya yerleştirip onu burada siyasi muhabir yapalım”.  Gündüz Kılıç’ın (merhum) servis şefi yerine verdiği cevap ise  “Biz kendimize bir deli bulduk, siz Ankara’da kendinize bir başka deli bulun”
Yıl 1993.  Seyitnizam Mahallesi G-9 ile G-8’e iki cepheli bir bina çöker. Sebep bitişikteki inşaat temel kazısı. Çöken binanın 1. katındaki Giresunlu yeni bir gelin çökük altında kalarak öldü ve gözyaşları !!

Yıl 1996. Hani 2 Temmuz 1977’de çöken bina vardı ya. 90 metre ilerisinde bir inşaat temel kazısı ve 
5 katlı bir bina daha güüüm diye çöker. Allah’tan yan bina sakinleri evi erken boşaltır da can kaybı olmaz.  İnşaatın müteahiti çöken binanın yanındaki hafif eğrilen Turan Usta’nın binasını çelik  konstrüksiyonla destekletir ve deprem uzmanı Ali Portakalcı’nın  mükemmel çalışmalarıyla bu bina çökmekten kurtarılır.

Yıl 2006 Kasım ayı. Yer yine Gökalp Mahallesi. Yine bir inşaat harfiyatı ve yanındaki 5,5 katlı derme çatma bina çöker. Bu kez çökme sebebi inşaat değil, sağlam kolonları olmayan, çakıllı kumlu taşlardan iğreti kolon atılan rutubetli bir binadır. Gençlik arkadaşım Haluk Yanık enkaz altında kalır, vefat eder.

Yıl 2007 Şubat ayı. Çırpıcı 3. Taş Ocağı sokakta bir bina 1999 depreminde işaretlenmesine rağmen gerekli çalışmalar yapılmaz. Üstüne üstelik dış görünüşü ile İBB uzmanlarınca sağlam diye dosyalanır fakat sonrasında bina çöker. O anda iki kişi ve ardından bakımda olan yaşlı bir amca vefat eder.

Yıl 2007. Yer yine Gökalp Mahallesi. 1977 yılında çöken binanın tam hafif çapraz 60 metre ilerisi ve Salı Pazarı bitişiği bir bina. Sahibi arkadaşım. Fakat binanın 1. katı ile 2. katı arasında 15 santimlik   kopma-kayma var. Daha evvel. Zeytinburnu Belediyesi’nin ikazları ile kiracılar çıkmış mal sahibi olan arkadaşım binada kalmış. Sonradan Kaymakam Selim Cebiroğlu’nu bizzat makamından alarak binayı gösterdim. Binadan taşınmayan arkadaşım ikna ile tahliye edildi. Bina çökmeden yıkımı yapıldı.

Hani Çırpıcı’da çöken bina var ya. O binanın çöküşü bitişiğindeki ve karşısındaki binalarında canına okumuştu ve o iki bina da tehlike yarattığı gerekçesiyle yerle bir edildi. 

Yıl 2008 ve 31 Ocak. Yer Maltepe Davutpaşa. Saat 09.30, İşçiler sabah çayı ve kahvaltı için paydosta. Sabah 09.37. Bir patlama. Bayrampaşa’daki Çevik Kuvvet birliği bile birden yerlerinden fırlar. Öylesine bir şiddet ki tarifi anlatılamaz. Bir iş hanı. Uzun bir zamandır faaliyet gösteren bu işyeri işçiler geldikten sonra kapılarını kitliyormuş. Patlamadan bir gün sonra cesedi çıkan Merkezefendi Mahallesi’ne ikamet eden Metin Erdoğan 4 yıl evveline kadar orada çalışmış. İşten ayrılmış ve patlamadan bir ay evvel yine aynı işyerine girmiş. En alt kattaki kot yıkama atölyesi 3 kez mühürlenmiş, mühür fekki yapılmış ve üç sefer de savcılığa verilmiş. Fakat patlayan atölyenin ruhsatsız olduğu ise alenidir.

Aralık 2007’de plastik imalathanesi diye ruhsat istenmiş. Gözlemde plastik kırım ve döküm kazanları var. Fakat giriş bölümünün sokağa bakan köşesindeki odadaki faaliyet başka. Bir de 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu var.  20.09.1987 tarih ve 19589 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan maddeye göre İBB için maytap ve mamülleri üretimi yapan firmayı yakasından tutup da dışarı at diye yetki vermiş.          

Savcılıktaki 3 mühür fekki olayı başka bir olay, patlayan yer başka bir olay. Çevre iş sahibi ve halkın şikâyetsizliği önemli. Şikâyet eden olursa, şikâyet edilen bir şekilde şikayet edeni nasıl olsa bir yoldan öğreniyor. Gizlilik sistemi çoktan rafa kaldırılmış. Ruhsatlı, ruhsatsız, sigortalı, sigortasız. Herkes üç kuruş ekmek derdinde. İlgililerin görev anlayışı ise görev ise çoktaaan mefta olmuş. 
Davutpaşa patlaması ve ölen 23 insanın vebalini alan isimler elbetki mevcut. Birileri kendilerini kurtarabilmek için yasaları zorlar, çevre kollar. Kanunen bu gibi yerlerin takibi, ruhsatlandırılması,
6 ayda bir kontrolü ise İBB, Valilik ve İçişleri Bakanlığı’na ait.  5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Yasası 7. Madde. U ve Z bentleri ve Kanun öyle diyor. Diyor da İBB bu işten sıyrılmış gibi.
Belki diğer birileri de bu olaydan belki yakalarını sıyırırlar. Sıyırmasına sıyırırlarda 
Cenab-ı Allah (cc)  cezayı dünyada çektirir. Vebal asla yerde kalmaz arkadaş. Cehennem ayrı mevzu.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve zeytinburnuhaber.org sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.