SEYİTNİZAM KONAKLARI
ELİT YAPI

‘İYİ Parti ile Demokratlar Meclise girecek’

GÜNDEM 29.05.2018 - 13:40, Güncelleme: 29.05.2018 - 13:40
 

‘İYİ Parti ile Demokratlar Meclise girecek’

Köklü bir Demokrat olan İYİ Parti ilçe Başkanı Ahmet Çelik, siyasette boşluğu en çok hissedilen hareket demokrat misyon. Bütün darbeler Demokratlara karşı yapılmış ve bunun sonucunda ülkedeki siyasî istikrar ve ekonomik kalkınma zaafa uğratılmıştır. Her darbeden sonra bu misyonun takipçileri şaşırtılmaya çalışılmış ve ne yazık ki genel olarak da bu başarılmıştır. Bir dönem Darbelerle meclis dışına itilen Demokratlar şimdi Parlamenter sistem ortadan kaldırılmak suretiyle yapılmak isteniyor dedi.

‘DARBELERLE YAPILANI ŞİMDİ PARLAMENTER SİSTEMİ YOK EDEREK YAPIYORLAR’ 24 Haziran erken seçimleri için geri sayım başladı. Partiler adaylarını tanıtırken seçimlere çok kısa bir süre kaldığı için aynı zamanda hummalı bir çalışma içerisindeler. İYİ Parti Zeytinburnu ilçe Başkanı Ahmet Çelik, bir yandan seçim çalışmalarına devam ederken Zeytinburnu Haber Gazetesine 24 Haziran seçimleriyle ilgili çok çarpıcı açıklamalar yaptı. Çelik, hukuk devleti vurgusu yaparak, parlamenter sisteme dönme gerekliliğinin altını çizdi. 12 Eylül’den ve 28 Şubat’tan sonra bu misyonun temsilcileri siyaset sahnesinin dışına itilmiş ve devlet destekli oluşumlarla siyaset tarlası yeniden sürülmüştür. Geldiğimiz noktada Demokratların inşallah tekrar Mecliste temsil edilme imkânları olacaktır. Şu anda Meclis devre dışı bırakılmış vaziyette. Tek adamla, yani rey-i vahidle idare ediliyoruz. Tekrar parlamenter sisteme dönmek, kuvvetler ayrılığını tesis etmek, seçilecek yeni Meclisin en önemli görevi olacaktır dedi. ‘TÜRKİYE’DE YANLIŞ POLİTİKA İLE EKONOMİ DİBE VURDU’ Başkan Çelik açıklamalarına şöyle devam etti. Türkiye’nin gidişatını birkaç başlık altında incelemek mümkün, ama ben özellikle iki konu üzerinde kısaca duracağım. Son günlerdeki döviz hareketleri bütün milletin gündeminde olduğu için ilki ekonomi; ne yazık ki ülkemiz ekonomik olarak dibe vurmuş durumda. Dünyada ekonomisi en kırılgan üç ülke arasındayız. Dolardaki her bir kuruş artışın bize maliyeti 2.2 milyar lira, dolar 5 lirayı zorluyor, buna bağlı bütün girdilerin maliyeti artıyor, haliyle vatandaşa da zam olarak dönüyor. Mübarek Ramazan ayında çarşı pazar cayır cayır yanıyor, esnaf siftah yapamıyor, borcunu ödemeyi bırakın, evine ekmek götürmekte zorlanıyor. Ne yazık ki ülkemiz ehil olmayan bir iktidar tarafından 16 yıldır idare ediliyor. İsraf ekonomisi ve inşaat üretimi ile geleceğimiz yer burasıydı, yani deniz bitti. Milletin tabakaları arasındaki makas, tarihinde olmadığı kadar açıldı, çok küçük bir azınlık ülkenin nimetlerinin çok büyük bir kısmına hakim durumda, vahşi kapitalizmin kuralları çok acımasızca uygulanıyor. Düşünebiliyor musunuz Ekonomi Bakanı “Ben dövizdeki artışı kabul etmiyorum” diyor. Sen bunu hangi mantıkla söylüyorsun, kimi kandıracaksın? Ülke böyle idare ediliyor ne yazık ki. ‘HUKUKSUZLUKLARIN TELAFİSİ ÇOK ZOR’ Gelelim diğer meseleye: Bence en önemlisi bu, insan hakları, hukukun üstünlüğü, adaletin tatbiki gibi hayatımızın her alanında bize lâzım olan değerlere ve bunlarda meydana gelmiş tahribatla yapılan haksızlık ve hukuksuzluklara. Şunu da hemen ifade etmem lâzım, ekonomi bozulur, maddî kayıp yaşarsınız, sonra düzeltirsiniz, yani telâfisi vardır. Ama hak ve hukukun zayiinin telâfisi yoktur, meydana getirdiği tahribat nesiller boyu etkisini sürdürür. Bu açıdan baktığımız zaman bizim için bu mesele daha bir önemli hale geliyor. Zaten hak, hukuk, demokrasi konusunda zaafa uğradığınız zaman direkt ekonomik tesiri de olumsuz oluyor. İki senedir OHAL’le idare edilen, keyfi olarak KHK’lar ile yönetilen, Meclisinin by-pass edildiği bir ülkede ekonominin de, hukukun da bu noktaya gelmesi şaşırtıcı değil. ‘KORKU İMPARATORLUĞU HAKİM, KORKU DAĞA, TAŞA SİNMİŞ’ Kuvvet kanunda olmalı, aynı zamanda kanunlar da hukuka uygun olmalı. Ama biz KHK’lar ile idare ediliyoruz. Ne yazık ki hukukun üstünlüğü ve adaletin tesisi noktasında şu an dünya sıralamasında Afrika ve Ortadoğu ülkelerinin de gerisine düşmüş durumdayız. Milletimiz buna lâyık değil. Korku dağa taşa sinmiş, insanların adalet saraylarındaki adalete güveni kalmamış durumda. Birisinin hatası ile bir yakını tutuklanıp mahkûm edilebiliyor, sorgusuz sualsiz insanlar gözaltına alınıyor, savunması alınmadan işinden atılıyor. Çoluk çocuğu ile açlığa mahkûm ediliyor. Bu vetirede ne yazık ki adalet işlemiyor, müracaat edeceğiniz merci bulunamıyor. Şunu rahatlıkla ifade edebilirim: 28 Şubat’ta yapılamamış hukuksuzluklar son iki yılda fazlası ile yaptırılıyor. İşin acı tarafı, bu, kendilerini 28 Şubat mağduru olarak gösterip bu mağduriyetle milletten onay alan siyasetçiler eliyle yapılıyor. ‘TEKRAR PARLAMENTER SİSTEME DÖNMEK EN ÖNEMLİ GÖREV’ “Demokrasi ile idare ediliyorum” diyebilmem için benim olmazsa olmaz bazı haklarım var. Nedir bunlar: 1- Din ve vicdan hürriyeti. 2- İfade hürriyeti. 3- Fikir hürriyeti. 4- Teşebbüs hürriyeti. Bunları arttırabiliriz, ama en önemlileri bunlar. Peki bunlardan hangisi kâmil manada uygulanabiliyor? Bence hiçbiri. O zaman bizim demokrasi ile idare edildiğimiz söylenebilir mi? Hayır, şu an Meclis devre dışı bırakılmış vaziyette. Tek adamla, yani rey-i vahidle idare ediliyoruz. İşte tekrar parlamenter sisteme dönmek, kuvvetler ayrılığını tesis etmek seçilecek yeni Meclisin en önemli görevi olacaktır. ‘TEK ADAMCILIĞIN ZARARLARINI YAŞIYORUZ’ Dış politikamız zaten içler acısı bir durumda, düştüğü stratejik derinlikten bir türlü çıkamıyor. Orada da tek adamcılığın zararlarını yaşıyoruz. Her gün bir ülkeye ‘eyy’ çekerek dış politikamız iç politikanın malzemesi haline getiriliyor. Seçim bölgemin en büyük problemi olan Suriyeli göçmenler meselesi de bu yanlış politikaların sonucudur. İsrail’e fırça çekerken el altından büyük ticarî bağlantılar yapmak, her ‘eyt’ deyip kavga ettiğiniz ülkeye işleri düzeltmek adına ülkenin bir değerini peşkeş çekmek bu yanlış politikaların sonucu olsa gerek. ‘ÜLKENİN KURTULUŞU MİLLET İTTİFAKINDA’ Bu seçimler sonucu itibari ile şunu belirleyecek: Tek bir adamın, her şeyi elinde tutan, yargıdan ekonomiye, üniversiteden Meclise her şeyi kontrol eden bir kişinin yönetimi mi, yoksa ortak aklın temerküz ettiği, Meclisin çıkardığı hükümetler ile mi yönetilmek istiyorsunuz, bunu belirleyecek. Haliyle ittifakı oluşturan her bir partinin farklı programı var, ama hepsinin ortak vaadi parlamenter sisteme geri dönüş diyebiliriz. Tabiî her birisi Türkiye’nin mevcut hukuk ihlâlleri, ekonomik kriz, eğitimin geldiği nokta, kutuplaşma gibi problemleri dile getirmeleri de önemli bir ittifak noktası diyebilirim. Ben halkımızda Ülkemizin ve Çocuklarımızın geleceği için Genel Başkanımız Cumhurbaşkanı Adayımız Meral Akşener’e tam destek istiyorum. Ülkemizi için İYİ Günler inşallah çok yakın dedi. ZEYTİNBURNU HABER GAZETESİ-ÖZEL
Köklü bir Demokrat olan İYİ Parti ilçe Başkanı Ahmet Çelik, siyasette boşluğu en çok hissedilen hareket demokrat misyon. Bütün darbeler Demokratlara karşı yapılmış ve bunun sonucunda ülkedeki siyasî istikrar ve ekonomik kalkınma zaafa uğratılmıştır. Her darbeden sonra bu misyonun takipçileri şaşırtılmaya çalışılmış ve ne yazık ki genel olarak da bu başarılmıştır. Bir dönem Darbelerle meclis dışına itilen Demokratlar şimdi Parlamenter sistem ortadan kaldırılmak suretiyle yapılmak isteniyor dedi.

‘DARBELERLE YAPILANI ŞİMDİ PARLAMENTER SİSTEMİ YOK EDEREK YAPIYORLAR’

24 Haziran erken seçimleri için geri sayım başladı. Partiler adaylarını tanıtırken seçimlere çok kısa bir süre kaldığı için aynı zamanda hummalı bir çalışma içerisindeler. İYİ Parti Zeytinburnu ilçe Başkanı Ahmet Çelik, bir yandan seçim çalışmalarına devam ederken Zeytinburnu Haber Gazetesine 24 Haziran seçimleriyle ilgili çok çarpıcı açıklamalar yaptı. Çelik, hukuk devleti vurgusu yaparak, parlamenter sisteme dönme gerekliliğinin altını çizdi. 12 Eylül’den ve 28 Şubat’tan sonra bu misyonun temsilcileri siyaset sahnesinin dışına itilmiş ve devlet destekli oluşumlarla siyaset tarlası yeniden sürülmüştür. Geldiğimiz noktada Demokratların inşallah tekrar Mecliste temsil edilme imkânları olacaktır. Şu anda Meclis devre dışı bırakılmış vaziyette. Tek adamla, yani rey-i vahidle idare ediliyoruz. Tekrar parlamenter sisteme dönmek, kuvvetler ayrılığını tesis etmek, seçilecek yeni Meclisin en önemli görevi olacaktır dedi.

‘TÜRKİYE’DE YANLIŞ POLİTİKA İLE EKONOMİ DİBE VURDU’

Başkan Çelik açıklamalarına şöyle devam etti. Türkiye’nin gidişatını birkaç başlık altında incelemek mümkün, ama ben özellikle iki konu üzerinde kısaca duracağım. Son günlerdeki döviz hareketleri bütün milletin gündeminde olduğu için ilki ekonomi; ne yazık ki ülkemiz ekonomik olarak dibe vurmuş durumda. Dünyada ekonomisi en kırılgan üç ülke arasındayız. Dolardaki her bir kuruş artışın bize maliyeti 2.2 milyar lira, dolar 5 lirayı zorluyor, buna bağlı bütün girdilerin maliyeti artıyor, haliyle vatandaşa da zam olarak dönüyor. Mübarek Ramazan ayında çarşı pazar cayır cayır yanıyor, esnaf siftah yapamıyor, borcunu ödemeyi bırakın, evine ekmek götürmekte zorlanıyor. Ne yazık ki ülkemiz ehil olmayan bir iktidar tarafından 16 yıldır idare ediliyor. İsraf ekonomisi ve inşaat üretimi ile geleceğimiz yer burasıydı, yani deniz bitti. Milletin tabakaları arasındaki makas, tarihinde olmadığı kadar açıldı, çok küçük bir azınlık ülkenin nimetlerinin çok büyük bir kısmına hakim durumda, vahşi kapitalizmin kuralları çok acımasızca uygulanıyor. Düşünebiliyor musunuz Ekonomi Bakanı “Ben dövizdeki artışı kabul etmiyorum” diyor. Sen bunu hangi mantıkla söylüyorsun, kimi kandıracaksın? Ülke böyle idare ediliyor ne yazık ki.

‘HUKUKSUZLUKLARIN TELAFİSİ ÇOK ZOR’

Gelelim diğer meseleye: Bence en önemlisi bu, insan hakları, hukukun üstünlüğü, adaletin tatbiki gibi hayatımızın her alanında bize lâzım olan değerlere ve bunlarda meydana gelmiş tahribatla yapılan haksızlık ve hukuksuzluklara. Şunu da hemen ifade etmem lâzım, ekonomi bozulur, maddî kayıp yaşarsınız, sonra düzeltirsiniz, yani telâfisi vardır. Ama hak ve hukukun zayiinin telâfisi yoktur, meydana getirdiği tahribat nesiller boyu etkisini sürdürür. Bu açıdan baktığımız zaman bizim için bu mesele daha bir önemli hale geliyor. Zaten hak, hukuk, demokrasi konusunda zaafa uğradığınız zaman direkt ekonomik tesiri de olumsuz oluyor. İki senedir OHAL’le idare edilen, keyfi olarak KHK’lar ile yönetilen, Meclisinin by-pass edildiği bir ülkede ekonominin de, hukukun da bu noktaya gelmesi şaşırtıcı değil.

‘KORKU İMPARATORLUĞU HAKİM, KORKU DAĞA, TAŞA SİNMİŞ’

Kuvvet kanunda olmalı, aynı zamanda kanunlar da hukuka uygun olmalı. Ama biz KHK’lar ile idare ediliyoruz. Ne yazık ki hukukun üstünlüğü ve adaletin tesisi noktasında şu an dünya sıralamasında Afrika ve Ortadoğu ülkelerinin de gerisine düşmüş durumdayız. Milletimiz buna lâyık değil. Korku dağa taşa sinmiş, insanların adalet saraylarındaki adalete güveni kalmamış durumda. Birisinin hatası ile bir yakını tutuklanıp mahkûm edilebiliyor, sorgusuz sualsiz insanlar gözaltına alınıyor, savunması alınmadan işinden atılıyor. Çoluk çocuğu ile açlığa mahkûm ediliyor. Bu vetirede ne yazık ki adalet işlemiyor, müracaat edeceğiniz merci bulunamıyor. Şunu rahatlıkla ifade edebilirim: 28 Şubat’ta yapılamamış hukuksuzluklar son iki yılda fazlası ile yaptırılıyor. İşin acı tarafı, bu, kendilerini 28 Şubat mağduru olarak gösterip bu mağduriyetle milletten onay alan siyasetçiler eliyle yapılıyor.

‘TEKRAR PARLAMENTER SİSTEME DÖNMEK EN ÖNEMLİ GÖREV’

“Demokrasi ile idare ediliyorum” diyebilmem için benim olmazsa olmaz bazı haklarım var. Nedir bunlar: 1- Din ve vicdan hürriyeti. 2- İfade hürriyeti. 3- Fikir hürriyeti. 4- Teşebbüs hürriyeti. Bunları arttırabiliriz, ama en önemlileri bunlar. Peki bunlardan hangisi kâmil manada uygulanabiliyor? Bence hiçbiri. O zaman bizim demokrasi ile idare edildiğimiz söylenebilir mi? Hayır, şu an Meclis devre dışı bırakılmış vaziyette. Tek adamla, yani rey-i vahidle idare ediliyoruz. İşte tekrar parlamenter sisteme dönmek, kuvvetler ayrılığını tesis etmek seçilecek yeni Meclisin en önemli görevi olacaktır.

‘TEK ADAMCILIĞIN ZARARLARINI YAŞIYORUZ’

Dış politikamız zaten içler acısı bir durumda, düştüğü stratejik derinlikten bir türlü çıkamıyor. Orada da tek adamcılığın zararlarını yaşıyoruz. Her gün bir ülkeye ‘eyy’ çekerek dış politikamız iç politikanın malzemesi haline getiriliyor. Seçim bölgemin en büyük problemi olan Suriyeli göçmenler meselesi de bu yanlış politikaların sonucudur. İsrail’e fırça çekerken el altından büyük ticarî bağlantılar yapmak, her ‘eyt’ deyip kavga ettiğiniz ülkeye işleri düzeltmek adına ülkenin bir değerini peşkeş çekmek bu yanlış politikaların sonucu olsa gerek.

‘ÜLKENİN KURTULUŞU MİLLET İTTİFAKINDA’

Bu seçimler sonucu itibari ile şunu belirleyecek: Tek bir adamın, her şeyi elinde tutan, yargıdan ekonomiye, üniversiteden Meclise her şeyi kontrol eden bir kişinin yönetimi mi, yoksa ortak aklın temerküz ettiği, Meclisin çıkardığı hükümetler ile mi yönetilmek istiyorsunuz, bunu belirleyecek. Haliyle ittifakı oluşturan her bir partinin farklı programı var, ama hepsinin ortak vaadi parlamenter sisteme geri dönüş diyebiliriz. Tabiî her birisi Türkiye’nin mevcut hukuk ihlâlleri, ekonomik kriz, eğitimin geldiği nokta, kutuplaşma gibi problemleri dile getirmeleri de önemli bir ittifak noktası diyebilirim. Ben halkımızda Ülkemizin ve Çocuklarımızın geleceği için Genel Başkanımız Cumhurbaşkanı Adayımız Meral Akşener’e tam destek istiyorum. Ülkemizi için İYİ Günler inşallah çok yakın dedi.

ZEYTİNBURNU HABER GAZETESİ-ÖZEL

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve zeytinburnuhaber.org sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
bahis siteleri spor bahisleri yüksek oranlar banko iddaa tahminleri