Yazıcıoğlu'nun helikopteri NEDEN bulunamıyor
GÜNDEM
26.03.2009 - 23:40, Güncelleme:
26.03.2009 - 23:40
Yazıcıoğlu'nun helikopteri NEDEN bulunamıyor
BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekileri taşıyan helikopter Çarşamba günü Kahramanmaraş'ta düştü.
Uzmanlar, kaza anından itibaren cevap aranan bazı soruları NTV'de yayınlanan ve Can Dündar'ın sunduğu Canlı Gaste'de yanıtladı.
Pilotlar Derneği İkinci Başkanı Ahmet İzgi ve Acil Tıp Uzmanları Derneği Başkanı Dç.Dr. Başar Cander helikopter, pilot, ELT, 112 Acil gibi konularda açıklamalarda bulundu.
İzgi, radar sistemindeki teknolojik geriliğe, ELT cihazı sorununa, tek pilot problemine, ülkede helikopter pilotu yetiştiren okullar olmamasına ve ekipman ihtiyacına dikkat çekti.
Cander ise, 112 Acil'le yapılan görüşmede ortaya çıkan eksikliklerin üzerinde durdu: Böyle bir telefon geldiğinde 3 şey üzerinde durulmalı; kaza yerini, kazanın şiddeti ve yaralıların durumunu tespit etmek ve ilk yardım konusunda bilgi vermek. Ama bu olayda bunların yapılmadığını görüyoruz.
PİLOTLAR DERNEĞİ 2. BAŞKANI AHMET İZGİ
Olaya pilot olarak baktığımda, uçuş öncesi bir pilot bazı bilgiler vermek zorundadır. Kişi sayısı, aracın özellikleri, aracın içindeki telsiz sayısı ve elektronik cihazlar, araç düştüğünde alarm veren ELT cihazının olup olmadığı konularında, bilgileri sözlü ya da yazılı olarak verir.
Bu bilgi merkeze ulaştırılır. Burası genelde Ankara olur. Hangi hava aracının hangi şehirden ne zaman kalkacağı, hangi yöne kaç kişiyle gideceği böylece bilinir. Bu bölgede başka bir hava aracı varsa, yani trafik varsa, kuleler tarafından bu pilotlara bildirilir.
Hava aracının durumu, yere konuşlanan radar tarafından saptanır. Bu radarlar, belirli yükseklikteki dağlarda bulunur ve bütün bilgiler İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya gibi; şimdi hepsi Ankara'da olacak, toplanır. Büyük radar ekranlarında hava aracının 4 haneli bir kodu vardır. Bu kodun altında da aracın yönü ve yükseklik bilgileri yer alır.
HELİKOPTERLER ALÇAKTA UÇAR
Tüm bunlar ışında 'Kaybolmaması gerekmiyor mu?' sorusuna şu yanıtı verebilirim. Yolcu taşıyan uçaklar, belli bir yüksekliğin üzerine çıkar. Uçaklar, denizaltı gibi tam kapalıdır ve basınçlı kap şeklinde çalışır. Ama helikopterlerin hemen hemen hepsi normal hava aracıdır ve kabinleri basınçlı değildir. Bnasınç nedeniyle, helikopterlerin üst sınırı üst sınır 12 bin feet'tir. Hatta bu yükseklikte bile 15 dakika kalması tavsiye edilir. Dolayısıyla helikopterler bu yüksekliğin altında uçarlar.
Türkiye'deki radar sistemi, alçak irtifada hava araçlarını takip edemiyor. O sistemimizdeki bir eksiklik. benim bildiğim kadarıyla yenilenecek ama yenilenmemiş haliyle 4 bin feet'in altına inerseniz radarda görülmezsiniz. Radar sisteminde eksiklik var.
ELT UCUZ BİR SİSTEM
ELT cihazı konusunda ise, acil yer gösterici vericisi anlamı taşıyan bu cihaz, kaza anında sinyal vermeye başlar. Sinyal vermemesini; tahimini olarak araçta olmamasına bağlayabiliriz. Konmamaış olabilir. Pilotun doldurduğu brifing kağıdına bakmak gerekir. Deklare etmiş mi yoksa etmemiş mi? Çok pahalı bir şey değil, konması gerekli. Ayrıca belli bakımları var. Örneğin bataryasının değiştirilmesi gerekir.
PİLOT OKULLARI YOK
Tek pilotla uçmak, havacılıkta tavsiye edilen bir şey değil. Kapalı havalarda, bulut ve sis içinde otomatik pilota güvenebilirsiniz. Ama tavsiye edilen 2 kişi uçmaktır. Bir başka sorun da, ülkemizde sabit kanat pilotu yetiştiren okullar var ancak helikopter pilotu okulları yok. Çalışmalarvar ama henüz böyle bir okula sahip değiliz. Bu işi, askerlikten emekli olan pilotlar yapıyor.
EKİPMAN İHTİYACI
Bölgede, 2 bin kişilik bir kurtarma teşkilatı çalışıyor. Ben profesyonel değilim ama çok fazla ekipmana ihtiyaç olduğunu biliyorum. Hersek mutlaka Bolu Dağı'ndan geçmiştir ve kazanın olduğu bölge oranın 3 katı yüksekliğinde. Kar ve sisin içinde aramaya çalıştırınızı düşünün.
Enkazın üstüne de kar yağmıştır. Termal kameraların işe yaraması için ısı olması gerekli. ABD'li pilot Kartalkaya'da kaybolduğunda, en son teknoloji ile bile bulanamamıştı; köylüler buldu hatırlarsanız.
Olayın bir başka boyutunun 112 Acil Servis olduğu ortada. Bu servis, 24 saat boyunca gelecek çağrılara cevap verecek şekilde çalışıyor. Daha önce eğitim görümüş kişiler yer alıyor. Doktor ya da hemşire... Eğitim çertçevesinde, olayın boyutları hakkında bilgi edinmeleri gerekliliğini öğrenmiş oluyorlar.
Gelen çağrı telefonları bu gibi olaylar da çok önemli. Bilginin zamanında alınması ve müdahalenin başlatılması gerekli. Acil müdahale açısından bu telefonlar elimizdeki en önemli veri durumunda. Burada görev yapan personel eğitim alıyor ve deneyimli olmaları gekiyor.
3 NOKTA ÜZERİNDE DURULMALI
Kazanın ardından kazazede ile 112 Acil gmrevlisi arasındaki konuşma sanırım 15-20 dakika kadar sürüyor. İçerik, amaçlanmış hedefler doğrultıusunda değil. Böyle bir telefon geldiğinde 3 şey üzerinde durulmalı.
Öncelikle kaza yerini tespit etmek üzerine sorular sorulmalı. İkincisi, kazanın şiddeti ve yaralıların durumun tespitine çalışılmalı. Ve son olarak ilk yardım konusunda bilgi verilmeli. Burada telefonun açık tutulmasına yönelik tekrarların olduğu ve bilgi almaktan çok başka şeyler üzerinde durulduğu görülüyor. Bu, bizim uygulamamızla bağdaşmıyor.
DAHA İYİ DEĞERLENDİRİLMELİYDİ
Gözlemim şudur: Diğer yaralıların durumları hakkında bilgi, kazanın ne zaman ve nasıl olduğu, kazanın şiddetinin ne olduğu, ortam ve helikopterin durumunun tespitine çalışılmalı. Buna yönelik sorular sorulmalıydı. Ancak, yaralının sakin olması ve telefonunu açık tutumasına yönelik konuşmalar yapılmış. Daha iyi değerlendirilmeliydi.
112'ye gelen telefonlar her bölgede değişiklik gösterir. Bazı bölgede doktorlar yönlendirir. Burada bir hemşireyle görüşme yapılmış diye düşünüyorum. Eğitim konusunda bazı çabalar var ve Sağlık Bakanlığı ile birlikte verilen kurslar devam ediyor.
OLAYI BELİRLEYEN BİR FAKTÖR DEĞİL
112'ye gelen telefonlar genelde olağanüstü bir durumu içermez ama burada farklı bir durum var. Yer tespitine yönelik bir diyalog olmalı. Genelde gelen telefonlarda yer analizi olur yani yer bellidir. Yaşanan, çok sık karşılaştığımız bir durum değil. Dağa düşen helikopter var ve biriyle görüşüyorsunuz. Yer tespiti üzerinde durulmalıydı. Daha deneyimli bir personel bunun üzerine eğilirdi. Ama şunu da belirtmek isterim, ben bu eksikliğin olayı belirleyen bir faktör olarak düşünmüyorum
BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun Kahramanmaraş'tan Yozgat'a giderken bindiği ve düşen helikopterde bulunan İHA muhabiri İsmail Güneş'in 112 Acil Servis görevlisi arasındaki telefon görüşmesi kayıtlara şöyle geçti:
İŞTE O VİDEO
BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekileri taşıyan helikopter Çarşamba günü Kahramanmaraş'ta düştü.
Uzmanlar, kaza anından itibaren cevap aranan bazı soruları NTV'de yayınlanan ve Can Dündar'ın sunduğu Canlı Gaste'de yanıtladı.
Pilotlar Derneği İkinci Başkanı Ahmet İzgi ve Acil Tıp Uzmanları Derneği Başkanı Dç.Dr. Başar Cander helikopter, pilot, ELT, 112 Acil gibi konularda açıklamalarda bulundu.
İzgi, radar sistemindeki teknolojik geriliğe, ELT cihazı sorununa, tek pilot problemine, ülkede helikopter pilotu yetiştiren okullar olmamasına ve ekipman ihtiyacına dikkat çekti.
Cander ise, 112 Acil'le yapılan görüşmede ortaya çıkan eksikliklerin üzerinde durdu: Böyle bir telefon geldiğinde 3 şey üzerinde durulmalı; kaza yerini, kazanın şiddeti ve yaralıların durumunu tespit etmek ve ilk yardım konusunda bilgi vermek. Ama bu olayda bunların yapılmadığını görüyoruz.
PİLOTLAR DERNEĞİ 2. BAŞKANI AHMET İZGİ
Olaya pilot olarak baktığımda, uçuş öncesi bir pilot bazı bilgiler vermek zorundadır. Kişi sayısı, aracın özellikleri, aracın içindeki telsiz sayısı ve elektronik cihazlar, araç düştüğünde alarm veren ELT cihazının olup olmadığı konularında, bilgileri sözlü ya da yazılı olarak verir.
Bu bilgi merkeze ulaştırılır. Burası genelde Ankara olur. Hangi hava aracının hangi şehirden ne zaman kalkacağı, hangi yöne kaç kişiyle gideceği böylece bilinir. Bu bölgede başka bir hava aracı varsa, yani trafik varsa, kuleler tarafından bu pilotlara bildirilir.
Hava aracının durumu, yere konuşlanan radar tarafından saptanır. Bu radarlar, belirli yükseklikteki dağlarda bulunur ve bütün bilgiler İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya gibi; şimdi hepsi Ankara'da olacak, toplanır. Büyük radar ekranlarında hava aracının 4 haneli bir kodu vardır. Bu kodun altında da aracın yönü ve yükseklik bilgileri yer alır.
HELİKOPTERLER ALÇAKTA UÇAR
Tüm bunlar ışında 'Kaybolmaması gerekmiyor mu?' sorusuna şu yanıtı verebilirim. Yolcu taşıyan uçaklar, belli bir yüksekliğin üzerine çıkar. Uçaklar, denizaltı gibi tam kapalıdır ve basınçlı kap şeklinde çalışır. Ama helikopterlerin hemen hemen hepsi normal hava aracıdır ve kabinleri basınçlı değildir. Bnasınç nedeniyle, helikopterlerin üst sınırı üst sınır 12 bin feet'tir. Hatta bu yükseklikte bile 15 dakika kalması tavsiye edilir. Dolayısıyla helikopterler bu yüksekliğin altında uçarlar.
Türkiye'deki radar sistemi, alçak irtifada hava araçlarını takip edemiyor. O sistemimizdeki bir eksiklik. benim bildiğim kadarıyla yenilenecek ama yenilenmemiş haliyle 4 bin feet'in altına inerseniz radarda görülmezsiniz. Radar sisteminde eksiklik var.
ELT UCUZ BİR SİSTEM
ELT cihazı konusunda ise, acil yer gösterici vericisi anlamı taşıyan bu cihaz, kaza anında sinyal vermeye başlar. Sinyal vermemesini; tahimini olarak araçta olmamasına bağlayabiliriz. Konmamaış olabilir. Pilotun doldurduğu brifing kağıdına bakmak gerekir. Deklare etmiş mi yoksa etmemiş mi? Çok pahalı bir şey değil, konması gerekli. Ayrıca belli bakımları var. Örneğin bataryasının değiştirilmesi gerekir.
PİLOT OKULLARI YOK
Tek pilotla uçmak, havacılıkta tavsiye edilen bir şey değil. Kapalı havalarda, bulut ve sis içinde otomatik pilota güvenebilirsiniz. Ama tavsiye edilen 2 kişi uçmaktır. Bir başka sorun da, ülkemizde sabit kanat pilotu yetiştiren okullar var ancak helikopter pilotu okulları yok. Çalışmalarvar ama henüz böyle bir okula sahip değiliz. Bu işi, askerlikten emekli olan pilotlar yapıyor.
EKİPMAN İHTİYACI
Bölgede, 2 bin kişilik bir kurtarma teşkilatı çalışıyor. Ben profesyonel değilim ama çok fazla ekipmana ihtiyaç olduğunu biliyorum. Hersek mutlaka Bolu Dağı'ndan geçmiştir ve kazanın olduğu bölge oranın 3 katı yüksekliğinde. Kar ve sisin içinde aramaya çalıştırınızı düşünün.
Enkazın üstüne de kar yağmıştır. Termal kameraların işe yaraması için ısı olması gerekli. ABD'li pilot Kartalkaya'da kaybolduğunda, en son teknoloji ile bile bulanamamıştı; köylüler buldu hatırlarsanız.
Olayın bir başka boyutunun 112 Acil Servis olduğu ortada. Bu servis, 24 saat boyunca gelecek çağrılara cevap verecek şekilde çalışıyor. Daha önce eğitim görümüş kişiler yer alıyor. Doktor ya da hemşire... Eğitim çertçevesinde, olayın boyutları hakkında bilgi edinmeleri gerekliliğini öğrenmiş oluyorlar.
Gelen çağrı telefonları bu gibi olaylar da çok önemli. Bilginin zamanında alınması ve müdahalenin başlatılması gerekli. Acil müdahale açısından bu telefonlar elimizdeki en önemli veri durumunda. Burada görev yapan personel eğitim alıyor ve deneyimli olmaları gekiyor.
3 NOKTA ÜZERİNDE DURULMALI
Kazanın ardından kazazede ile 112 Acil gmrevlisi arasındaki konuşma sanırım 15-20 dakika kadar sürüyor. İçerik, amaçlanmış hedefler doğrultıusunda değil. Böyle bir telefon geldiğinde 3 şey üzerinde durulmalı.
Öncelikle kaza yerini tespit etmek üzerine sorular sorulmalı. İkincisi, kazanın şiddeti ve yaralıların durumun tespitine çalışılmalı. Ve son olarak ilk yardım konusunda bilgi verilmeli. Burada telefonun açık tutulmasına yönelik tekrarların olduğu ve bilgi almaktan çok başka şeyler üzerinde durulduğu görülüyor. Bu, bizim uygulamamızla bağdaşmıyor.
DAHA İYİ DEĞERLENDİRİLMELİYDİ
Gözlemim şudur: Diğer yaralıların durumları hakkında bilgi, kazanın ne zaman ve nasıl olduğu, kazanın şiddetinin ne olduğu, ortam ve helikopterin durumunun tespitine çalışılmalı. Buna yönelik sorular sorulmalıydı. Ancak, yaralının sakin olması ve telefonunu açık tutumasına yönelik konuşmalar yapılmış. Daha iyi değerlendirilmeliydi.
112'ye gelen telefonlar her bölgede değişiklik gösterir. Bazı bölgede doktorlar yönlendirir. Burada bir hemşireyle görüşme yapılmış diye düşünüyorum. Eğitim konusunda bazı çabalar var ve Sağlık Bakanlığı ile birlikte verilen kurslar devam ediyor.
OLAYI BELİRLEYEN BİR FAKTÖR DEĞİL
112'ye gelen telefonlar genelde olağanüstü bir durumu içermez ama burada farklı bir durum var. Yer tespitine yönelik bir diyalog olmalı. Genelde gelen telefonlarda yer analizi olur yani yer bellidir. Yaşanan, çok sık karşılaştığımız bir durum değil. Dağa düşen helikopter var ve biriyle görüşüyorsunuz. Yer tespiti üzerinde durulmalıydı. Daha deneyimli bir personel bunun üzerine eğilirdi. Ama şunu da belirtmek isterim, ben bu eksikliğin olayı belirleyen bir faktör olarak düşünmüyorum
BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun Kahramanmaraş'tan Yozgat'a giderken bindiği ve düşen helikopterde bulunan İHA muhabiri İsmail Güneş'in 112 Acil Servis görevlisi arasındaki telefon görüşmesi kayıtlara şöyle geçti:
İŞTE O VİDEO
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.