SEYİTNİZAM KONAKLARI
ELİT YAPI
Fatih Aydoğan
Köşe Yazarı
Fatih Aydoğan
 

Siyaset ve İstişare Kültürü

İstişare ederek, müzakere ederek, fikirleri tartışarak en iyiye ve doğruya ulaşmak mümkündür. Danışmak insanı pişman olmaktan koruyan bir sur gibidir. Peygamber efendimiz zamanında, halifeler döneminde ve atalarımız sürekli istişare halinde hareket etmişler, İslam Coğrafyası bu sayede huzur bulmuş ve büyük imparatorluklar yüzyıllar boyu güçlü bir şekilde yaşatılmışlardır. İstişare kültürünü kendisine düstur edinen yöneticiler her zaman başarılı sonuçlar elde etmiş aynı zamanda mesuliyetleri paylaşarak da vicdanen huzurlu olmuşlardır. Sadece kendi bildiğinin doğru olduğunu düşünenler her zaman olmasa da çoğu zaman olumsuz neticelerle karşılaşırlar. Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisinde “Kendi görüşünde ısrar eden hüsrana uğrar” buyurmuşlardır. Ayette söyleniyorsa, hadiste söyleniyorsa bunun böyle olmadığını söylemek doğru olmadığı gibi şirke de girer, Allah korusun ! Yukarıda kültürümüzün ve dinimizin bakış açısını aktarmaya çalıştım. Kaldı ki, insanın var olduğu her yerde yukarıda yazılı olanlar gerçek bir hayat kuralıdır. İş dünyasından, evimizin içine, siyaset dünyasından, sportif faaliyetlere kadar her alanda fikir teatisinde bulunmak başarı için zorunlu bir araçtır. Toyota firması, yönetimsel olarak yaptığı istişare toplantılarının yanına personele danışılması sistemini 1951 yılında uygulamaya koymuştur. 1986 yılından itibaren yapılan raporlamalara göre 200 bin çalışanından 16,2 milyon adet öneri almıştır. Bu müthiş bir geri bildirimdir ve başarının sırrını açıklayan önemli bir veridir. Her alanda müthiş sonuçları olan istişare olgusunun devlet mekanizmalarında sağladığı başarılar da şirketlerde olandan farklı değildir. Günümüzde bazı devlet adamları ve siyasetçiler yukarıda vurgulamaya çalıştığım istişare müessesesini yeteri kadar kullanmamakta, kendi bildiklerinin doğru olduğunu kabul ederek farklı düşünceleri dikkate almamaktadır. Bu durum hem yeni fikirlerinin ortaya çıkmasını engellemekte hem de olası olumsuz sonuçların değerlendirilmesi fırsatının kaçırılmasına neden olmaktadır. İstişare konusunda Zenbilli Ali Efendi’nin hayatından bazı örnekler verelim. Zenbilli Ali Efendi Osmanlı’nın 8.Şeyhülislamı olup, yaşamı boyunca farklı Osmanlı Padişahları için görevlerde bulunmuş önemli bir devlet adamıdır. Yavuz Sultan Selim zamanında, ipek kumaşın erkekler tarafından kullanılmaması için Padişah ipek ticaretini yasaklamıştır ve ticarete devam eden 400 kişinin idam edilmesine karar vermiştir. Yavuz hiddetli bir padişahtır ve karşısında herhangi bir konu hakkında farklı bir görüşü savunmak imkansız gibidir. İdam konusunda Şeyhülislam ve Yavuz arasında ciddi bir tartışma yaşanır, herkes tartışmayı şaşkınlıkla izler, hayrete düşerler. Yavuz Selim gibi bir padişah karşısında aksi görüşü savunmak görülmüş şey değildir. Ancak Zenbilli Ali Efendi Padişahı ikna eder ve ipek ticaretinden kaynaklanan bu kararının yanlış olduğuna Yavuz’u ikna eder. Yavuz istişareye verdiği önem sayesinde Zenbilli Ali Efendi’nin doğru söylediğine ikna olur, dünyasını ve ahiretini ilgilendiren bu kararından vazgeçer. Zenbilli Ali Efendi Kanuni zamanında da yaşamıştır. Nakledilir ki, Kanunî Sultan Süleymân Han, meyve ağaçlarını karıncaların sarması üzerine, karıncaları kırmak için mes’eleyi Zenbilli Ali Efendi’ye güzel bir beyitle sorar ve şöyle der; “Dırahtı (ağacı) sarmış olsa eğer karınca, Zarar var mı karıncayı kırınca.” Zenbilli Ali Efendi zarif bir ifâde ile sorulan bu suâlin altına şu beyiti yazarak cevap vermiştir: “Yarın dîvânına Hakk’ın varınca Süleymân’dan alır hakkın karınca.” İstişarenin güzelliğine bakın. Muhteşem Süleyman gibi muhteşem… Tarihe damgasını vurmuş liderlerin başarısının altında hep istişare kültürü yatmaktadır. Peygamber efendimizin istişareye verdiği önemden bahsettim. Ayrıca, günümüz siyasetçilerinden veya yöneticilerinden hangisi Yavuz’dan veya Kanuni’den daha etkin, daha güçlü veya iktidar sahibi olabilir. O cihan Padişahları bile önemli gördükleri her konuda hem dostlarına hem de hocalarına danışmışlardır. Osmanlı’nın yıkılma döneminde tahta çıkmasına rağmen, istişare kültürü olmamış olsaydı Sultan II. Abdülhamid 33 yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nu yönetebilir miydi ? Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da başarısının altında derin bir istişare kültürü yatmaktadır. Danışman kadrosunun çokluğu bazı kesimler tarafından eleştiriliyor ya, işte bu yüzden çok danışmanı var Reis-i Cumhur’un. Tarihimizde ve devletimizin üst kademelerinde hal böyle iken, daha düşük kademelerde yönetimlerde bulunan bazı yöneticiler istişare kültürüne önem vermemektedirler. İlçe teşkilatlarından belediyelere, il başkanlıklarından, büyükşehir belediye başkanlıklarına, parti genel merkezlerinden hükümete ve muhalefete kadar her bir kurumun istişare kültürü ve bilinci ile hareket etmesi başarı çıtasını en üst seviyeye çıkaracaktır. Karşıt görüşleri değersizleştirmek kimseye değer veya itibar kazandırmayacağı gibi, gerçek meziyet farklı bir gözün penceresinden de bakabilmek olmalıdır. Sadece yaptıklarımıza “doğrudur efendim” denilmesini istiyorsak yukarıda yazılı olanların hepsi koca bir çöpten ibarettir. Büyük bir yalaka ordusu yerine, nefsimize zor gelse bile bizlere Zenbilli Ali Efendiler gerekir… İstişare sünnettir, danışan dağı aşar, Danışmayan zavallı, düz yolda bile şaşar… Sağlıcakla kalın…
Ekleme Tarihi: 03 Mayıs 2016 - Salı

Siyaset ve İstişare Kültürü

İstişare ederek, müzakere ederek, fikirleri tartışarak en iyiye ve doğruya ulaşmak mümkündür. Danışmak insanı pişman olmaktan koruyan bir sur gibidir. Peygamber efendimiz zamanında, halifeler döneminde ve atalarımız sürekli istişare halinde hareket etmişler, İslam Coğrafyası bu sayede huzur bulmuş ve büyük imparatorluklar yüzyıllar boyu güçlü bir şekilde yaşatılmışlardır. İstişare kültürünü kendisine düstur edinen yöneticiler her zaman başarılı sonuçlar elde etmiş aynı zamanda mesuliyetleri paylaşarak da vicdanen huzurlu olmuşlardır. Sadece kendi bildiğinin doğru olduğunu düşünenler her zaman olmasa da çoğu zaman olumsuz neticelerle karşılaşırlar. Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisinde “Kendi görüşünde ısrar eden hüsrana uğrar” buyurmuşlardır. Ayette söyleniyorsa, hadiste söyleniyorsa bunun böyle olmadığını söylemek doğru olmadığı gibi şirke de girer, Allah korusun !

Yukarıda kültürümüzün ve dinimizin bakış açısını aktarmaya çalıştım. Kaldı ki, insanın var olduğu her yerde yukarıda yazılı olanlar gerçek bir hayat kuralıdır. İş dünyasından, evimizin içine, siyaset dünyasından, sportif faaliyetlere kadar her alanda fikir teatisinde bulunmak başarı için zorunlu bir araçtır. Toyota firması, yönetimsel olarak yaptığı istişare toplantılarının yanına personele danışılması sistemini 1951 yılında uygulamaya koymuştur. 1986 yılından itibaren yapılan raporlamalara göre 200 bin çalışanından 16,2 milyon adet öneri almıştır. Bu müthiş bir geri bildirimdir ve başarının sırrını açıklayan önemli bir veridir. Her alanda müthiş sonuçları olan istişare olgusunun devlet mekanizmalarında sağladığı başarılar da şirketlerde olandan farklı değildir.

Günümüzde bazı devlet adamları ve siyasetçiler yukarıda vurgulamaya çalıştığım istişare müessesesini yeteri kadar kullanmamakta, kendi bildiklerinin doğru olduğunu kabul ederek farklı düşünceleri dikkate almamaktadır. Bu durum hem yeni fikirlerinin ortaya çıkmasını engellemekte hem de olası olumsuz sonuçların değerlendirilmesi fırsatının kaçırılmasına neden olmaktadır. İstişare konusunda Zenbilli Ali Efendi’nin hayatından bazı örnekler verelim. Zenbilli Ali Efendi Osmanlı’nın 8.Şeyhülislamı olup, yaşamı boyunca farklı Osmanlı Padişahları için görevlerde bulunmuş önemli bir devlet adamıdır. Yavuz Sultan Selim zamanında, ipek kumaşın erkekler tarafından kullanılmaması için Padişah ipek ticaretini yasaklamıştır ve ticarete devam eden 400 kişinin idam edilmesine karar vermiştir. Yavuz hiddetli bir padişahtır ve karşısında herhangi bir konu hakkında farklı bir görüşü savunmak imkansız gibidir. İdam konusunda Şeyhülislam ve Yavuz arasında ciddi bir tartışma yaşanır, herkes tartışmayı şaşkınlıkla izler, hayrete düşerler. Yavuz Selim gibi bir padişah karşısında aksi görüşü savunmak görülmüş şey değildir. Ancak Zenbilli Ali Efendi Padişahı ikna eder ve ipek ticaretinden kaynaklanan bu kararının yanlış olduğuna Yavuz’u ikna eder. Yavuz istişareye verdiği önem sayesinde Zenbilli Ali Efendi’nin doğru söylediğine ikna olur, dünyasını ve ahiretini ilgilendiren bu kararından vazgeçer. Zenbilli Ali Efendi Kanuni zamanında da yaşamıştır. Nakledilir ki, Kanunî Sultan Süleymân Han, meyve ağaçlarını karıncaların sarması üzerine, karıncaları kırmak için mes’eleyi Zenbilli Ali Efendi’ye güzel bir beyitle sorar ve şöyle der;

“Dırahtı (ağacı) sarmış olsa eğer karınca,
Zarar var mı karıncayı kırınca.”

Zenbilli Ali Efendi zarif bir ifâde ile sorulan bu suâlin altına şu beyiti yazarak cevap vermiştir:

“Yarın dîvânına Hakk’ın varınca
Süleymân’dan alır hakkın karınca.”

İstişarenin güzelliğine bakın. Muhteşem Süleyman gibi muhteşem…

Tarihe damgasını vurmuş liderlerin başarısının altında hep istişare kültürü yatmaktadır. Peygamber efendimizin istişareye verdiği önemden bahsettim. Ayrıca, günümüz siyasetçilerinden veya yöneticilerinden hangisi Yavuz’dan veya Kanuni’den daha etkin, daha güçlü veya iktidar sahibi olabilir. O cihan Padişahları bile önemli gördükleri her konuda hem dostlarına hem de hocalarına danışmışlardır. Osmanlı’nın yıkılma döneminde tahta çıkmasına rağmen, istişare kültürü olmamış olsaydı Sultan II. Abdülhamid 33 yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nu yönetebilir miydi ? Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da başarısının altında derin bir istişare kültürü yatmaktadır. Danışman kadrosunun çokluğu bazı kesimler tarafından eleştiriliyor ya, işte bu yüzden çok danışmanı var Reis-i Cumhur’un.

Tarihimizde ve devletimizin üst kademelerinde hal böyle iken, daha düşük kademelerde yönetimlerde bulunan bazı yöneticiler istişare kültürüne önem vermemektedirler. İlçe teşkilatlarından belediyelere, il başkanlıklarından, büyükşehir belediye başkanlıklarına, parti genel merkezlerinden hükümete ve muhalefete kadar her bir kurumun istişare kültürü ve bilinci ile hareket etmesi başarı çıtasını en üst seviyeye çıkaracaktır. Karşıt görüşleri değersizleştirmek kimseye değer veya itibar kazandırmayacağı gibi, gerçek meziyet farklı bir gözün penceresinden de bakabilmek olmalıdır. Sadece yaptıklarımıza “doğrudur efendim” denilmesini istiyorsak yukarıda yazılı olanların hepsi koca bir çöpten ibarettir. Büyük bir yalaka ordusu yerine, nefsimize zor gelse bile bizlere Zenbilli Ali Efendiler gerekir…

İstişare sünnettir, danışan dağı aşar,
Danışmayan zavallı, düz yolda bile şaşar…

Sağlıcakla kalın…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve zeytinburnuhaber.org sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.