SEYİTNİZAM KONAKLARI
ELİT YAPI
Fatih Aydoğan
Köşe Yazarı
Fatih Aydoğan
 

ŞIRNAK’TA YAZILAN TARİH

Son iki yazımda Osmanlı’nın son döneminde yapılan darbeyi ve sonrasında olanları kaleme aldım. Her zaman savunduğum bir kural var, tarihini bilmeyen bugününü anlayamaz. Tarihimizde dönüm noktaları olarak gördüğüm olaylarla ilgili yazılarıma devam edeceğim ancak şimdi biraz daha yakınlardan bir konuya değinmek istiyorum. Temmuz ayında gerçekleşen hain kalkışma ile ilgili hep ön planda olan 3 yer var. İstanbul, Ankara ve Marmaris… Doğal olarak hadiselerin en yoğun yaşandığı ve aktarıldığı lokasyonlar buralar olduğu için başka şehirlerde ne olduğu konusu göz ardı edilebiliyor. Bazı kritik noktalar var ki, o şehirlerde kontrol kaybedilse belki Ankara kaybedilecek belki İstanbul düşecekti. O şehirlerden bir tanesi Şırnak’tı. Ne alakası var diyenler olacaktır ama okuduktan sonra hak vereceksiniz. Nüfusu az, kırsal hayatın yoğun yaşandığı Güneydoğu Anadolu’nun mütevazi şehridir Şırnak. Şehir küçük ama bulunduğu kritik nokta itibariyle, terörle mücadelenin etkin olmasından dolayı en çok askerin bulunduğu şehirlerden birisidir. O akşama dönelim, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Genelkurmay 2.Başkanı Yaşar Güler henüz derdest edilip gözaltına alınmadan önce ülke genelinde uçuşları yasaklayacak emirleri tüm karargahlara göndermişti. Hiçbir uçak ve helikopter havalanmayacak havada olanlar birliklerine geri dönecekti. Ancak bir gelişme oldu ve nakliye uçaklarının uçuşuna izin verilmişti. Nakliye uçakları silahsız olduğu için ilk başta çok fazla sorun oluşturmayacak bir hadise gibi görülebilir ancak hadiseler şöyle gelişmeye başladı…. Saat 21:00 suları, Şırnak 1.Jandarma Tugayı Darbeciler Güneydoğu’dan binlerce askeri İstanbul ve Ankara’ya getirmeyi planlamışlardı. Bunun için gerekli olan ve aslında çokta önemli olacağı düşünülmeyen nakliye uçaklarının uçuş izinleri de alınmıştı. Kışlalardaki binlerce asker İstanbul ve Ankara’ya getirildiğinde müthiş bir askeri güç darbecilerin arkasında olacak ve cunta istediğini elde etmek için büyük avantaj sağlayacaktı. Aynı zamanda bu gelen askerler sıradan erler olmayıp terörle mücadele eden, silah kullanımında uzmanlaşmış askerlerdi. İşin başka bir boyutu da boşaltılan kışlaların teröristler tarafından ele geçirilerek ağır silahların yağmalanması ve tam bir kaosun oluşturulması hedeflenmişti. Yani ülkemiz uçurumun kıyısına doğru son sürat yaklaşmaktaydı. O gün Çakırsöğüt’te tuhaf bir hareketlilik vardı, öğleden sonra komandoların cep telefonları toplanmış ve askerin dış dünya ile irtibatı kesilmişti. Saat 21:00 olduğunda Tugay Komutanı Tuğgeneral Ali O.G. harekete geçti ve askerlere hazır olması emrini verdi. Yanına 300 komandoyu alan Tuğgeneral Cizre’ye doğru hareket etmeye başladı. Şırnak Valisi hareketlilikten haberdar olmuş ve komutana ulaşmaya çalışıyordu ancak Tuğgeneral telefonlara cevap vermiyordu. İl Emniyet Müdürü Celal Sel’in yükü ağırdı, birşeyler yapması gerekiyordu, tüm personele görev çağrısı yapmış çelik yelek giymelerini emretmişti. Askerin hedefi havaalanını ele geçirmek, polisin hedefi ise canları pahasına da olsa buna engel olmaktı. Ama tank ve kobralarla hareket eden askerleri nasıl durduracaktı ? Bir plan yaptı ve elinde bulunan polisleri askerin geçeceği yol üzerine onar kişilik gruplar halinde yerleştirdi ve yanına aldığı 20-30 polisle birlikte yolun ortasında beklemeye başladı. Askeri araçlar göründü, gürültülü ve ürkütücü bir sesle emniyet müdürüne doğru yanaşıyorlardı, ama Celal Sel kararlı idi gerekirse tüm ekibi ile şehit olacak geçmelerine müsaade etmeyecekti. Askeri araçlar Emniyet Müdürünün ayağının ucuna kadar geldi ve durdular. Komutan ve askerleri peşinde araçtan inerek emniyet müdürünün yanına geldiler. Celal Sel elini kaldırdı ve Tuğgeneral’e kararlı bir şekilde “GEÇEMEZSİNİZ” dedi. Aynı Ömer Halisdemir’in Özel Kuvvetler Komutanlığı girişinde geçişe izin vermediği gibi. Komutan, sen mi beni engelleyeceksin dercesine tebessüm ederek yolu açmasını söyledi. Konuşmalar birkaç dakika sürdü ki neredeyse silahlar çekilecek ve polis asker birbirini vuracaktı. Celal Sel komutanın kulağına doğru eğilir ve “ŞU ANDA GÖĞSÜNÜZE, KAFANIZA HEDEF ALARAK KİLİTLENMİŞ ONLARCA POLİSİM İŞARETİMİ BEKLİYOR” der. Birden lazerler komutanın göğüs ve kafasında dolanmaya başlar, komutanın gözleri fal taşı gibi açılır ve ne yapacağını şaşırır. Emniyet Müdürünün kararlılığı gözlerinden okunmaktadır, komutan hareket etse bu hayattaki son hamlesi olacaktır. Tuğgeneral yapacak hiçbir şeyin olmadığını anlar ve teslim olur. Bu aslan emniyet müdürümüz 1 tuğgeneral 2 binbaşı ve 3 yüzbaşı olmak üzere 309 askeri gözaltına alır ve tamamını Şırnak İl Emniyet Müdürlüğü’nün bahçesinde ellerini kelepçeleyerek hilal şeklinde oturtur. Emniyet Müdürü’müze helal olsun, CELAL SEL ismini unutmayalım değerli okurlar. Unutulmaması gereken bir detay daha… Kalkışma haberini alır almaz sokaklara dökülerek emniyet ve kamu binaları ile askeri kışla önlerine gelerek emniyete destek veren kahraman Şırnaklıları da unutmayalım. O gece Şırnak’ta havaalanı asker tarafından ele geçirilmiş olsa ve askerin büyükşehirlere nakliyesi gerçekleşse idi belki bugün binlerce şehitten bahsediyor ve  belki de darbe yönetimine alışmaya çalışıyor olacaktık. İlk etapta hiç aklımıza gelmeyen bir şehir olan Şırnak darbe girişimine engel olan kilit şehirlerimizden birisidir. Adını hiçbirimizin bilmediği emniyet müdürü ise küçük bir şehirde büyük bir destan yazmıştır. O gece ülkemizin dört bir yanında birçok kahramanlıklar yaşanmış ve vatansever insanımızın büyük çabası ile ülkemiz bağımsızlığını tekrar kazanmıştır. Bizlere düşen zalimler ve zulüm karşısında yalnızca dua ederek Rabb’imizden ebabillerini göndermesini beklemek olmamalıdır. Herkes bir İlhan, bir Erol, bir Ömer gibi olmalıdır, Allah’ın kimi nerede görevlendirdiğini kimse bilemez. Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu, bir ordu bir ülkeyi kurtarır. (Not: Emniyet Müdürü Celal Sel, tarih yazılan Şırnak’tan yine Türk, Kürt, Laz, Arap, Çerkez tüm kardeşlerimizin kahramanlık destanı yazdığı Şehitler diyarı Çanakkale’mize İl Emniyet Müdürü olarak atanmıştır.)
Ekleme Tarihi: 21 Kasım 2016 - Pazartesi

ŞIRNAK’TA YAZILAN TARİH

Son iki yazımda Osmanlı’nın son döneminde yapılan darbeyi ve sonrasında olanları kaleme aldım. Her zaman savunduğum bir kural var, tarihini bilmeyen bugününü anlayamaz. Tarihimizde dönüm noktaları olarak gördüğüm olaylarla ilgili yazılarıma devam edeceğim ancak şimdi biraz daha yakınlardan bir konuya değinmek istiyorum. Temmuz ayında gerçekleşen hain kalkışma ile ilgili hep ön planda olan 3 yer var. İstanbul, Ankara ve Marmaris… Doğal olarak hadiselerin en yoğun yaşandığı ve aktarıldığı lokasyonlar buralar olduğu için başka şehirlerde ne olduğu konusu göz ardı edilebiliyor. Bazı kritik noktalar var ki, o şehirlerde kontrol kaybedilse belki Ankara kaybedilecek belki İstanbul düşecekti. O şehirlerden bir tanesi Şırnak’tı. Ne alakası var diyenler olacaktır ama okuduktan sonra hak vereceksiniz.

Nüfusu az, kırsal hayatın yoğun yaşandığı Güneydoğu Anadolu’nun mütevazi şehridir Şırnak. Şehir küçük ama bulunduğu kritik nokta itibariyle, terörle mücadelenin etkin olmasından dolayı en çok askerin bulunduğu şehirlerden birisidir. O akşama dönelim, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Genelkurmay 2.Başkanı Yaşar Güler henüz derdest edilip gözaltına alınmadan önce ülke genelinde uçuşları yasaklayacak emirleri tüm karargahlara göndermişti. Hiçbir uçak ve helikopter havalanmayacak havada olanlar birliklerine geri dönecekti. Ancak bir gelişme oldu ve nakliye uçaklarının uçuşuna izin verilmişti. Nakliye uçakları silahsız olduğu için ilk başta çok fazla sorun oluşturmayacak bir hadise gibi görülebilir ancak hadiseler şöyle gelişmeye başladı….

Saat 21:00 suları, Şırnak 1.Jandarma Tugayı

Darbeciler Güneydoğu’dan binlerce askeri İstanbul ve Ankara’ya getirmeyi planlamışlardı. Bunun için gerekli olan ve aslında çokta önemli olacağı düşünülmeyen nakliye uçaklarının uçuş izinleri de alınmıştı. Kışlalardaki binlerce asker İstanbul ve Ankara’ya getirildiğinde müthiş bir askeri güç darbecilerin arkasında olacak ve cunta istediğini elde etmek için büyük avantaj sağlayacaktı. Aynı zamanda bu gelen askerler sıradan erler olmayıp terörle mücadele eden, silah kullanımında uzmanlaşmış askerlerdi. İşin başka bir boyutu da boşaltılan kışlaların teröristler tarafından ele geçirilerek ağır silahların yağmalanması ve tam bir kaosun oluşturulması hedeflenmişti. Yani ülkemiz uçurumun kıyısına doğru son sürat yaklaşmaktaydı. O gün Çakırsöğüt’te tuhaf bir hareketlilik vardı, öğleden sonra komandoların cep telefonları toplanmış ve askerin dış dünya ile irtibatı kesilmişti. Saat 21:00 olduğunda Tugay Komutanı Tuğgeneral Ali O.G. harekete geçti ve askerlere hazır olması emrini verdi.

Yanına 300 komandoyu alan Tuğgeneral Cizre’ye doğru hareket etmeye başladı. Şırnak Valisi hareketlilikten haberdar olmuş ve komutana ulaşmaya çalışıyordu ancak Tuğgeneral telefonlara cevap vermiyordu. İl Emniyet Müdürü Celal Sel’in yükü ağırdı, birşeyler yapması gerekiyordu, tüm personele görev çağrısı yapmış çelik yelek giymelerini emretmişti. Askerin hedefi havaalanını ele geçirmek, polisin hedefi ise canları pahasına da olsa buna engel olmaktı. Ama tank ve kobralarla hareket eden askerleri nasıl durduracaktı ? Bir plan yaptı ve elinde bulunan polisleri askerin geçeceği yol üzerine onar kişilik gruplar halinde yerleştirdi ve yanına aldığı 20-30 polisle birlikte yolun ortasında beklemeye başladı. Askeri araçlar göründü, gürültülü ve ürkütücü bir sesle emniyet müdürüne doğru yanaşıyorlardı, ama Celal Sel kararlı idi gerekirse tüm ekibi ile şehit olacak geçmelerine müsaade etmeyecekti. Askeri araçlar Emniyet Müdürünün ayağının ucuna kadar geldi ve durdular. Komutan ve askerleri peşinde araçtan inerek emniyet müdürünün yanına geldiler. Celal Sel elini kaldırdı ve Tuğgeneral’e kararlı bir şekilde “GEÇEMEZSİNİZ” dedi. Aynı Ömer Halisdemir’in Özel Kuvvetler Komutanlığı girişinde geçişe izin vermediği gibi.

Komutan, sen mi beni engelleyeceksin dercesine tebessüm ederek yolu açmasını söyledi. Konuşmalar birkaç dakika sürdü ki neredeyse silahlar çekilecek ve polis asker birbirini vuracaktı. Celal Sel komutanın kulağına doğru eğilir ve “ŞU ANDA GÖĞSÜNÜZE, KAFANIZA HEDEF ALARAK KİLİTLENMİŞ ONLARCA POLİSİM İŞARETİMİ BEKLİYOR” der. Birden lazerler komutanın göğüs ve kafasında dolanmaya başlar, komutanın gözleri fal taşı gibi açılır ve ne yapacağını şaşırır. Emniyet Müdürünün kararlılığı gözlerinden okunmaktadır, komutan hareket etse bu hayattaki son hamlesi olacaktır. Tuğgeneral yapacak hiçbir şeyin olmadığını anlar ve teslim olur. Bu aslan emniyet müdürümüz 1 tuğgeneral 2 binbaşı ve 3 yüzbaşı olmak üzere 309 askeri gözaltına alır ve tamamını Şırnak İl Emniyet Müdürlüğü’nün bahçesinde ellerini kelepçeleyerek hilal şeklinde oturtur. Emniyet Müdürü’müze helal olsun, CELAL SEL ismini unutmayalım değerli okurlar. Unutulmaması gereken bir detay daha… Kalkışma haberini alır almaz sokaklara dökülerek emniyet ve kamu binaları ile askeri kışla önlerine gelerek emniyete destek veren kahraman Şırnaklıları da unutmayalım.

O gece Şırnak’ta havaalanı asker tarafından ele geçirilmiş olsa ve askerin büyükşehirlere nakliyesi gerçekleşse idi belki bugün binlerce şehitten bahsediyor ve  belki de darbe yönetimine alışmaya çalışıyor olacaktık. İlk etapta hiç aklımıza gelmeyen bir şehir olan Şırnak darbe girişimine engel olan kilit şehirlerimizden birisidir. Adını hiçbirimizin bilmediği emniyet müdürü ise küçük bir şehirde büyük bir destan yazmıştır. O gece ülkemizin dört bir yanında birçok kahramanlıklar yaşanmış ve vatansever insanımızın büyük çabası ile ülkemiz bağımsızlığını tekrar kazanmıştır. Bizlere düşen zalimler ve zulüm karşısında yalnızca dua ederek Rabb’imizden ebabillerini göndermesini beklemek olmamalıdır. Herkes bir İlhan, bir Erol, bir Ömer gibi olmalıdır, Allah’ın kimi nerede görevlendirdiğini kimse bilemez. Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu, bir ordu bir ülkeyi kurtarır.

(Not: Emniyet Müdürü Celal Sel, tarih yazılan Şırnak’tan yine Türk, Kürt, Laz, Arap, Çerkez tüm kardeşlerimizin kahramanlık destanı yazdığı Şehitler diyarı Çanakkale’mize İl Emniyet Müdürü olarak atanmıştır.)

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve zeytinburnuhaber.org sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.