SEYİTNİZAM KONAKLARI
ELİT YAPI
Fatih Aydoğan
Köşe Yazarı
Fatih Aydoğan
 

Liyakat, Sadakat, Performans ve Referans

Neme Lazım başlıklı yazımızın sonunda “Cumhurbaşkanı sürekli dökülenleri kırılanları toplamak zorunda değildir, O’nun doğruları konuşan, yanlışa karşı gelen, neme lazım demeyen cesur yol arkadaşlarına ihtiyacı var” demiştik. Aradan zaman geçti ve Ak Parti’de kongre takvimi geldi çattı. Genel Merkez’de hummalı bir çalışma yürütülürken, özellikle değişmesine kesin gözüyle bakılan ilçelerde temayül yoklamaları ile kongre startı verilmiş oldu. Adaylar arasında liyakat, sadakat, performans ve referans faktörlerini en iyi yansıtanlar ilçe başkanları olarak seçilecekler. Sonrasında il kongreleri ile süreç devam edecek. Temayül yoklaması yapılan ilçelerde ortaya çıkan adayların hepsinin haklı gerekçeleri var. Ak Parti kurulduğunda görev alanlar, halen aktif olarak görevde olanlar, seçilmiş meclis üyeleri olarak ben de varım diyenler, çok az siyaset geçmişi olmakla birlikte kapasitesine güvenerek aday olanlar bulunmaktadır. Muhakkak ki, bu süreçte görevde olan ilçe başkanlarının ve belediye başkanlarının da adaylar hakkında fikirleri alınıyordur. Aslında bu fikir alışverişi ilçe başkanı seçilecek adayın belirlenmesinde önemli bir faktördür. Çünkü ilçeler ve belediyeler bir elmanın iki yarısı gibidir ve hepimizin bildiği gibi 2019 yılında hatta belki 2018 yılında yerel seçimler yapılacak. Dolayısıyla 2019 projeksiyonu çerçevesinden bakılacak olursa 2017 yılında yapılacak olan kongreler çok önemli ve değerlidir. Çünkü kimse sorun istemiyor… Teşkilatlar için ise durum farklı, Onlar için tarihler, seçimler değil, Ak Parti’deki bayrak yarışında aldığı bayrağı daha ileriye taşıyacak adayların İlçe Başkanı olması esastır. Değerlendirmelerde özgeçmişlerde bulunan tahsil, iş hayatı, memleket ve siyasi geçmiş incelenecektir incelenmesine ama bence bunların ötesinde adayların kritik zamanlarda ne yaptıkları daha etkili olacaktır. Bir aday partinin kurulduğunda partiye üye olmuş olabilir ama tek elle tutulur yanı bu üyelik ise veya şu an görevde olan bir aday hiçbir çalışmaya katılmamış, ilçe binasının yerini unutmuş ise muhtemelen İlçe Başkanı olamayacaktır. Kritik zamanlar var demiştim, bu zamanlar Ak Parti’nin en iyi olduğu, çalışanın ve çalışmayanın belli olmadığı, her şeyin tıkırında olduğu zamanlar değil elbette… Örneğin 7 Şubat 2012 Mit Krizi olduğunda tepkini nasıl koydun ? 27 Mayıs 2013 Gezi Olayları günlerinde, 17-25 Aralık 2013 Yargı Darbesi yapılırken, 19 Ocak 2014 Mit Tırları operasyonunda teşkilatlarınıza destek oldunuz mu ? 15 Temmuz 2016 Darbe teşebbüsünde ilçene sahip çıktın mı ? Fetö ile mücadelede dimdik durabildin mi ? Bu soruların cevapları çok önemli gerçekten. Bu sorulara cevap veremezken “ama biz eskiden çok çalıştık” demenin veya çaba göstermeden “ama ben fiili olarak görevdeyim” demenin karşılığı olmaz maalesef. Başka bir konu ise, aday sayılarının çoğalması ile ilgili… İlçe Başkanı kim olacak denildiği zaman akla birden fazla aday geliyor ise bu durum Ak Parti’de teşkilatların geleceği açısından umut vericidir. Sadece aday sayısı artışı değil nitelik olarak da iyi adayların olmasını kastediyorum. Mevcut görevde olan Başkanların asli görevi, kendisinden sonra ilçelerde yöneticilik yapacak kişilerin yetiştirilmesi olmalıdır. Ne kadar çok kalifiyeli insan sistemin içine dahil edilirse başarı çıtası ve kalite yükselir her zaman görev verebilecek birçok potansiyeli değerlendirmiş olursunuz. Sadece birkaç kişi bana yeter, farklı kişilerin ortaya çıkması sorun oluşturabilir mantığı ile hareket ederseniz yarın görev vereceğiniz veya kongrelerde destekleyeceğiniz yetişmiş insan kaynağını bulamazsınız. Bu sefer de teşkilatlarda karşılığı olmayan adayların peşine düşer, istemeden partinize zarar verirsiniz. Bu konu ile ilgili tarihten bir not düşelim… Halife Hz. Ömer bir mecliste hazır bulunanlara sordu: -Eğer dileğiniz hemen kabul edilecek olsa ne dilerdiniz? Birisi, "Benim falan vadi dolusu altınım olsun isterim. Onu harcayarak İslâm'a daha çok hizmet edeyim diye" dedi. Bir başkası, "Şu kadar sürüm (davar, koyun, keçi), mal ve mülküm olsun isterdim. Gerektikçe onları satarak dine yararlı olayım diye" dedi. Herkes buna benzer şeyler söyledi. Hz. Ömer hiçbirini beğenmedi. Bu defa meclistekiler, Hz. Ömer'e sordu: -Ya Ömer peki sen ne dilerdin? Cevap verdi:  -Ben de Muaz, Salim, Ebû Ubeyde gibi müslümanlar yetişsin isterdim. Yetişsin ki İslâm'a onlar vasıtasıyla hizmet edeyim diye… Hz.Ömer’in işaret ettiği gibi, en önemli kaynak insan kaynağıdır. Siyasette görev yapan yöneticilerin en büyük düsturu insan yetiştirmek olmalıdır. Yetiştirdiğiniz insanlar hem sizi başarıya ulaştırır hem de sizden sonrası için davanıza hizmet eder. Başka bir ifade ile, insan harcamamalı,  insan biriktirilmelidir. Ama günümüzde maalesef geriye dönüp baktığınızda birçok insanı kırmış, birçok insanı küstürmüş ve selam veremez hale gelmiş olabiliyorsunuz. Cumhurbaşkanı bu durumun farkında olduğu için, eski ve yeni tüm teşkilatı kucaklayacak dinamik il ve ilçe başkanları ile çalışmak istemektedir. Yeni dönemde görev alacak Başkanların her teşkilat mensubunu kucaklaması, tarihi seçimlerin arifesinde sahaya dinamizm getirmesi açısından çok önemlidir. Teşkilatlarda görev almış olanların da bir konuyu bilmesi gerekir. Eski teşkilat mensubu diye bir şey yoktur, iyi Ak Partililer vardır. Eski olmak, halen destek veriyor ve emek veriyorsan değerlidir. Etliye sütlüye karışmıyor hiçbir çalışmada bulunmuyorsan üye numaranın ne olduğunun hiçbir önemi yoktur. Kongre sürecinin hayırlı olmasını, yazının başlığında belirttiğim gibi, sadece referans kriterini değil, liyakat, sadakat ve performans kriterlerini en iyi yansıtan adayların il ve ilçe başkanları olmasını temenni ediyorum. Ve bir söz… Ya Allah’a baş eğer hiç kimseye eğmezsin. Ya da herkese baş eğer hiçbir şeye değmezsin…
Ekleme Tarihi: 14 Ağustos 2017 - Pazartesi

Liyakat, Sadakat, Performans ve Referans

Neme Lazım başlıklı yazımızın sonunda “Cumhurbaşkanı sürekli dökülenleri kırılanları toplamak zorunda değildir, O’nun doğruları konuşan, yanlışa karşı gelen, neme lazım demeyen cesur yol arkadaşlarına ihtiyacı var” demiştik. Aradan zaman geçti ve Ak Parti’de kongre takvimi geldi çattı. Genel Merkez’de hummalı bir çalışma yürütülürken, özellikle değişmesine kesin gözüyle bakılan ilçelerde temayül yoklamaları ile kongre startı verilmiş oldu. Adaylar arasında liyakat, sadakat, performans ve referans faktörlerini en iyi yansıtanlar ilçe başkanları olarak seçilecekler. Sonrasında il kongreleri ile süreç devam edecek.

Temayül yoklaması yapılan ilçelerde ortaya çıkan adayların hepsinin haklı gerekçeleri var. Ak Parti kurulduğunda görev alanlar, halen aktif olarak görevde olanlar, seçilmiş meclis üyeleri olarak ben de varım diyenler, çok az siyaset geçmişi olmakla birlikte kapasitesine güvenerek aday olanlar bulunmaktadır. Muhakkak ki, bu süreçte görevde olan ilçe başkanlarının ve belediye başkanlarının da adaylar hakkında fikirleri alınıyordur. Aslında bu fikir alışverişi ilçe başkanı seçilecek adayın belirlenmesinde önemli bir faktördür. Çünkü ilçeler ve belediyeler bir elmanın iki yarısı gibidir ve hepimizin bildiği gibi 2019 yılında hatta belki 2018 yılında yerel seçimler yapılacak. Dolayısıyla 2019 projeksiyonu çerçevesinden bakılacak olursa 2017 yılında yapılacak olan kongreler çok önemli ve değerlidir. Çünkü kimse sorun istemiyor… Teşkilatlar için ise durum farklı, Onlar için tarihler, seçimler değil, Ak Parti’deki bayrak yarışında aldığı bayrağı daha ileriye taşıyacak adayların İlçe Başkanı olması esastır.

Değerlendirmelerde özgeçmişlerde bulunan tahsil, iş hayatı, memleket ve siyasi geçmiş incelenecektir incelenmesine ama bence bunların ötesinde adayların kritik zamanlarda ne yaptıkları daha etkili olacaktır. Bir aday partinin kurulduğunda partiye üye olmuş olabilir ama tek elle tutulur yanı bu üyelik ise veya şu an görevde olan bir aday hiçbir çalışmaya katılmamış, ilçe binasının yerini unutmuş ise muhtemelen İlçe Başkanı olamayacaktır. Kritik zamanlar var demiştim, bu zamanlar Ak Parti’nin en iyi olduğu, çalışanın ve çalışmayanın belli olmadığı, her şeyin tıkırında olduğu zamanlar değil elbette… Örneğin 7 Şubat 2012 Mit Krizi olduğunda tepkini nasıl koydun ? 27 Mayıs 2013 Gezi Olayları günlerinde, 17-25 Aralık 2013 Yargı Darbesi yapılırken, 19 Ocak 2014 Mit Tırları operasyonunda teşkilatlarınıza destek oldunuz mu ? 15 Temmuz 2016 Darbe teşebbüsünde ilçene sahip çıktın mı ? Fetö ile mücadelede dimdik durabildin mi ? Bu soruların cevapları çok önemli gerçekten. Bu sorulara cevap veremezken “ama biz eskiden çok çalıştık” demenin veya çaba göstermeden “ama ben fiili olarak görevdeyim” demenin karşılığı olmaz maalesef.

Başka bir konu ise, aday sayılarının çoğalması ile ilgili… İlçe Başkanı kim olacak denildiği zaman akla birden fazla aday geliyor ise bu durum Ak Parti’de teşkilatların geleceği açısından umut vericidir. Sadece aday sayısı artışı değil nitelik olarak da iyi adayların olmasını kastediyorum. Mevcut görevde olan Başkanların asli görevi, kendisinden sonra ilçelerde yöneticilik yapacak kişilerin yetiştirilmesi olmalıdır. Ne kadar çok kalifiyeli insan sistemin içine dahil edilirse başarı çıtası ve kalite yükselir her zaman görev verebilecek birçok potansiyeli değerlendirmiş olursunuz. Sadece birkaç kişi bana yeter, farklı kişilerin ortaya çıkması sorun oluşturabilir mantığı ile hareket ederseniz yarın görev vereceğiniz veya kongrelerde destekleyeceğiniz yetişmiş insan kaynağını bulamazsınız. Bu sefer de teşkilatlarda karşılığı olmayan adayların peşine düşer, istemeden partinize zarar verirsiniz. Bu konu ile ilgili tarihten bir not düşelim…

Halife Hz. Ömer bir mecliste hazır bulunanlara sordu:
-Eğer dileğiniz hemen kabul edilecek olsa ne dilerdiniz?
Birisi, "Benim falan vadi dolusu altınım olsun isterim. Onu harcayarak İslâm'a daha çok hizmet edeyim diye" dedi.

Bir başkası, "Şu kadar sürüm (davar, koyun, keçi), mal ve mülküm olsun isterdim. Gerektikçe onları satarak dine yararlı olayım diye" dedi. Herkes buna benzer şeyler söyledi. Hz. Ömer hiçbirini beğenmedi. Bu defa meclistekiler, Hz. Ömer'e sordu:

-Ya Ömer peki sen ne dilerdin? Cevap verdi:  -Ben de Muaz, Salim, Ebû Ubeyde gibi müslümanlar yetişsin isterdim. Yetişsin ki İslâm'a onlar vasıtasıyla hizmet edeyim diye…
Hz.Ömer’in işaret ettiği gibi, en önemli kaynak insan kaynağıdır. Siyasette görev yapan yöneticilerin en büyük düsturu insan yetiştirmek olmalıdır. Yetiştirdiğiniz insanlar hem sizi başarıya ulaştırır hem de sizden sonrası için davanıza hizmet eder. Başka bir ifade ile, insan harcamamalı,  insan biriktirilmelidir. Ama günümüzde maalesef geriye dönüp baktığınızda birçok insanı kırmış, birçok insanı küstürmüş ve selam veremez hale gelmiş olabiliyorsunuz.

Cumhurbaşkanı bu durumun farkında olduğu için, eski ve yeni tüm teşkilatı kucaklayacak dinamik il ve ilçe başkanları ile çalışmak istemektedir. Yeni dönemde görev alacak Başkanların her teşkilat mensubunu kucaklaması, tarihi seçimlerin arifesinde sahaya dinamizm getirmesi açısından çok önemlidir. Teşkilatlarda görev almış olanların da bir konuyu bilmesi gerekir. Eski teşkilat mensubu diye bir şey yoktur, iyi Ak Partililer vardır. Eski olmak, halen destek veriyor ve emek veriyorsan değerlidir. Etliye sütlüye karışmıyor hiçbir çalışmada bulunmuyorsan üye numaranın ne olduğunun hiçbir önemi yoktur.

Kongre sürecinin hayırlı olmasını, yazının başlığında belirttiğim gibi, sadece referans kriterini değil, liyakat, sadakat ve performans kriterlerini en iyi yansıtan adayların il ve ilçe başkanları olmasını temenni ediyorum. Ve bir söz…

Ya Allah’a baş eğer hiç kimseye eğmezsin.
Ya da herkese baş eğer hiçbir şeye değmezsin…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve zeytinburnuhaber.org sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.