SEYİTNİZAM KONAKLARI
ELİT YAPI
Fatih Aydoğan
Köşe Yazarı
Fatih Aydoğan
 

AİDİYET DUYGUSU VE ÜYELİK

İnsanoğlu yaratıldığı günden bu yana, gerek güvenlik endişesi ile, gerek sosyalleşme arzusu ile, gerek başarılı olabilmek için veya başka sebeplerle içgüdüsel olarak birlik ve beraberlik içinde yaşamaya, toplumsallaşmaya ihtiyaç duymuştur. Bu tanımlamaya aidiyet duygusu da diyebiliriz. İnsanlar benzer duyguyu yaşayan insanlarla bir birliktelik kurarak grup halinde fikir beyan etmek, yardımlaşmak başka bir ifade ile ortak hareket etmek isteyebilirler. Bu topluluklara; Beşiktaşlılar, Hayvanseverler, Ülkücüler, Solcular, Sağcılar, Dindarlar, Dinsizler, AK Partililer, CHP’liler, MHP’liler gibi sayıları yüzlerce çoğaltılabilecek örnekler verilebilir. Bu topluluklara bazı insanlar gönül bağı ile bağlanırlar, bazıları da üye olarak direk sistemin içinde yer alırlar.   İnsanlar bir topluluğa üye olduktan sonra artık o topluluğun kural ve kaidelerine göre hareket etmek zorundadırlar. Çünkü üyelik zorla yapılan bir uygulama değildir, gönülden yapılan bir birlikteliktir. Gönlünde o toplulukla ilgili farklı düşünceler varsa üye olmazsın kimse de sana neden üye değilsin demez. Asıl mesele üye olduktan sonrası içindir. Artık sen o topluluğun bir parçası olmuşsundur, hal ve hareketlerine dikkat etmen gerekmektedir. Seninle aynı topluluğun parçası olan insanların da hukukunu gözetmen gerekmektedir. Bir Beşiktaş kongre üyesi Fenerbahçe forması giyerek maçlara gidebilir mi ? Hayvanseverler Derneği Başkanı boynunda tilki kürkü ile toplantıya gidebilir mi ? Olmaz tabi ki… Bulunduğun topluluğun kaidelerine, etik kurallarına dikkat etmelisin ve hatta dikkat etmekten ziyade samimi olarak üye olmuş isen zaten bu olumsuzlukların aklına dahi gelmemesi gerekir. Aidiyet duygusu ile bir topluluğa, bir derneğe, bir siyasi partiye üye olan insanlar artık kendisini bir taraf olarak ilan etmiş demektirler. Yine futboldan örnek verelim. Bir hakem Galatasaray taraftarı olabilir ama Galatasaray Kongre Üyesi olamaz. Olur ise aynı gün düdüğünü asmalıdır. Mesela gazeteciler bir siyasi partiye üye ise artık taraf olmuş demektirler. Bir siyasi partiye gönül vermek ile bir siyasi partiye üye olmak arasında dağlar kadar fark bulunmaktadır. Gazeteciler de öyledir. Haberler yapar ve haberleri yorumlarlar. Kendi kanaatlerini de okurları ile paylaşmak en tabi hakkıdır. Sürekli aynı kişileri parlatma çalışmaları dahi yapsa bu onun iş yapış şekli ile ilgilidir ki buna da kimse karışamaz. Sonuçta bu o gazetecinin çalışma tarzıdır. Ama hangi parti olursa olsun bir siyasi partiye üye isen üye olduğun partinin hukukunu korumak zorundasın. Eleştirilerin olabilir, onları gidip üye olduğun parti içinde anlatacak çözüm arayacaksın. Alelade, her yerde, sosyal medyada o partiye gönül vermiş insanları hiçe sayarak bunu yapamazsın. İlle de ben sosyal medyada bunu yapacağım dersen de sorun yok. Burası özgür bir ülke, herkes istediği eleştiriyi yapabilir. Bu kadar fikir ayrılığına düşmüş isen üyelikten istifa edeceksin sonra eleştirilerine devam edeceksin. İnsanların da kafası karışmayacak, senin durumunu tam olarak anlayabileceklerdir. Üyelik aidiyet duygusu gerektirir, hem üye olurum hem de rakip partiye çalışırım dersen zaten eninde sonunda seni kapı önüne koyarlar. Demedi deme ! Pirincin içindeki siyah taştan değil, beyaz taştan korkun. Sağlıcakla kalın, Allah’a emanet olun.
Ekleme Tarihi: 13 Nisan 2020 - Pazartesi

AİDİYET DUYGUSU VE ÜYELİK

İnsanoğlu yaratıldığı günden bu yana, gerek güvenlik endişesi ile, gerek sosyalleşme arzusu ile, gerek başarılı olabilmek için veya başka sebeplerle içgüdüsel olarak birlik ve beraberlik içinde yaşamaya, toplumsallaşmaya ihtiyaç duymuştur. Bu tanımlamaya aidiyet duygusu da diyebiliriz. İnsanlar benzer duyguyu yaşayan insanlarla bir birliktelik kurarak grup halinde fikir beyan etmek, yardımlaşmak başka bir ifade ile ortak hareket etmek isteyebilirler. Bu topluluklara; Beşiktaşlılar, Hayvanseverler, Ülkücüler, Solcular, Sağcılar, Dindarlar, Dinsizler, AK Partililer, CHP’liler, MHP’liler gibi sayıları yüzlerce çoğaltılabilecek örnekler verilebilir. Bu topluluklara bazı insanlar gönül bağı ile bağlanırlar, bazıları da üye olarak direk sistemin içinde yer alırlar.  

İnsanlar bir topluluğa üye olduktan sonra artık o topluluğun kural ve kaidelerine göre hareket etmek zorundadırlar. Çünkü üyelik zorla yapılan bir uygulama değildir, gönülden yapılan bir birlikteliktir. Gönlünde o toplulukla ilgili farklı düşünceler varsa üye olmazsın kimse de sana neden üye değilsin demez. Asıl mesele üye olduktan sonrası içindir. Artık sen o topluluğun bir parçası olmuşsundur, hal ve hareketlerine dikkat etmen gerekmektedir. Seninle aynı topluluğun parçası olan insanların da hukukunu gözetmen gerekmektedir. Bir Beşiktaş kongre üyesi Fenerbahçe forması giyerek maçlara gidebilir mi ? Hayvanseverler Derneği Başkanı boynunda tilki kürkü ile toplantıya gidebilir mi ? Olmaz tabi ki… Bulunduğun topluluğun kaidelerine, etik kurallarına dikkat etmelisin ve hatta dikkat etmekten ziyade samimi olarak üye olmuş isen zaten bu olumsuzlukların aklına dahi gelmemesi gerekir.

Aidiyet duygusu ile bir topluluğa, bir derneğe, bir siyasi partiye üye olan insanlar artık kendisini bir taraf olarak ilan etmiş demektirler. Yine futboldan örnek verelim. Bir hakem Galatasaray taraftarı olabilir ama Galatasaray Kongre Üyesi olamaz. Olur ise aynı gün düdüğünü asmalıdır. Mesela gazeteciler bir siyasi partiye üye ise artık taraf olmuş demektirler. Bir siyasi partiye gönül vermek ile bir siyasi partiye üye olmak arasında dağlar kadar fark bulunmaktadır. Gazeteciler de öyledir. Haberler yapar ve haberleri yorumlarlar. Kendi kanaatlerini de okurları ile paylaşmak en tabi hakkıdır. Sürekli aynı kişileri parlatma çalışmaları dahi yapsa bu onun iş yapış şekli ile ilgilidir ki buna da kimse karışamaz. Sonuçta bu o gazetecinin çalışma tarzıdır. Ama hangi parti olursa olsun bir siyasi partiye üye isen üye olduğun partinin hukukunu korumak zorundasın. Eleştirilerin olabilir, onları gidip üye olduğun parti içinde anlatacak çözüm arayacaksın. Alelade, her yerde, sosyal medyada o partiye gönül vermiş insanları hiçe sayarak bunu yapamazsın. İlle de ben sosyal medyada bunu yapacağım dersen de sorun yok. Burası özgür bir ülke, herkes istediği eleştiriyi yapabilir. Bu kadar fikir ayrılığına düşmüş isen üyelikten istifa edeceksin sonra eleştirilerine devam edeceksin. İnsanların da kafası karışmayacak, senin durumunu tam olarak anlayabileceklerdir. Üyelik aidiyet duygusu gerektirir, hem üye olurum hem de rakip partiye çalışırım dersen zaten eninde sonunda seni kapı önüne koyarlar. Demedi deme !

Pirincin içindeki siyah taştan değil, beyaz taştan korkun. Sağlıcakla kalın, Allah’a emanet olun.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve zeytinburnuhaber.org sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.