SEYİTNİZAM KONAKLARI
ELİT YAPI
İlhan Hayırlıoğlu
Köşe Yazarı
İlhan Hayırlıoğlu
 

MİRAÇ’ı OKU’mak

Kuantum fiziğinin açtığı ufuklardan MİRAÇ’ı OKU’mak İslam dünyasında,Miraç mucizesi, üzerinde yüzyıllardır konuşulmuş, tartışılmış, yorum yapılmış, fakat görüş birliğine varılamamış olan müslümanların kutsal bir olayıdır. Günümüzde, görüş ayrılıkları daha da artarak sürmektedir.Görüş ayrılıkların en önemli nedeni, indirilen kitap olan, Kuran’da. Miraç olayının açıkca bildirilmemiş olmasıdır.Miraç çok sayıdaki hadislerle anlatılmışdır.Kuran, İsra suresinin bazı ayetleri ve, Necm suresinin ilk onsekiz ayeti ile, Miraç olayına dolaylı olarak işaret eder. İndirilen kitaba yazılan ayetlerde, Miraç için, en kuvvetli delil İsra1 ayetidir, yaradılan kitabın enfusi ufuklarına yazılan ayetleri okuyan bilim olan, Kuantum fiziğinin açtığı ufukların üzerinden, Miraç olayının hakikatini, ilk defa , 21. Asra dönük yepyeni yorumunu yapalım. Umarız ki, bilimsel çok güçlü gerekçelere dayandırılan bu yorum, İslam dünyasında, yüzyıllardır süren önemli görüş ayrılıklarına son verir. İsra1- Kendisine, ayetlerimizin bir kısmını göstermek için, kulunu, geçeleyin, Mescid-i haramdan, etrafını mübarek kıldığımız, Mescid-i aksaya yürüten Allah(c.c) süphandır. Muhakkak ki, o en iyi işiten, en iyi görendir. Alemlerin Rabbi, bu geçe yolculuğunun ana nedenini , bir kısım ayetlerini, alemlere rahmet olarak gönderdiği en son peygamberine göstermek için diye bildiriyor.Alemlerin Rabbi’nin bir kısım ayetleri, onun sonsuz kudretini, sonsuz ilmini, sonsuz yaratma sanatını gösteren, yarattığı Kainat kitabına yazdığı ayetlerden başka bir şey olması mümkün olabilirmi? Mescid-i aksada son bulan bir yolculukda bu ayetlerin gösterildiği anlamının çıkarılması mümkünmüdür? Bunun itiraz edilemez olan doğru cevabı, Evren ve Kainatın ne olduğunu bilmekten geçer. Mescid-i haram ile Mescid-i aksa, dünya gezegeni üzerinde küçüçük bir bölgedir. Dünya gezegeni de, saniyede üçyüz bin kilometre hızla giden ışığın, ancak yüzbin yıl sonra sınırına varabildiği büyüklükteki, içinde ikiyüz milyar yıldızı olan Samanyolu galaksisi içinde çok küçük bir noktadır.Samanyolu galaksisi de, içinde trilyona kadar ulaşan yıldızların bulunduğu, ikiyüz milyar galaksilerin büyüklüğü yanında miniçik bir halkadır.Otuz beş milyar ışık yılı çapındaki bu akıllara, hayallere sığmayan büyüklükteki kozmos, aşağıların en aşağısındaki iki boyutlu madde ve cisimler alemi, yaygın adıyla Evrendir.Madde ve cisimler aleminin bir üstündeki komşu alem, onbir boyutlu olan bilimsel adı ile süper uzay, dini verilerdeki adı ile, Misal alemidir.İki boyutlu Madde ve cisimler alemi büyüklük bakımından onbir boyutlu bu süper uzayın yanında, çöldeki bir yüzük halkası kadardır. En yukarıdaki alemlere doğru, Kürsiye oradan sonsuz boyutlu Arşa doğru, yüzlerce, binlerce, milyonlarca, trilyonlarca boyutlu, yedi kat alemlerden her biri, bir üstündeki aleme göre, büyüklükte çölde bir yüzük halkasıdır. Akılla asla kavranamaz olan, asla hayal edilemez olan Kainat budur.Daha doğru ifade ile, Alemlerin Rabbinin yarattığı sonsuz sayfalı kainat kitabına yazdığı ayetleri bunlardır.Mescid-i haram ile mescid-i aksa bölgesi, bu yaratılan sonsuz sayfalı Kainat kitabının en altındaki tek bir sayfası üzerinde olsa olsa, ancak bir harfin karşılığı olabilir. Alemlerin Rabbi, sonsuz kudretini, sonsuz ilmini, sonsuz yaratma sanatını gösteren, yarattığı kainat kitabındaki ayetlerinden yalnızca bu tek harfinimi, Kainattaki en değerli kuluna göstermek ister,yoksa sonsuz kudretini, sonsuz ilmini, sonsuz yaratma sanatını gösteren, yedi kat alemleri, sonsuz boyutlu Arşını, Sidretül Müntehayı, Meva cenneti gibi, Necm53-18 ayeti ile Rabbinin büyük ayetlerinden bir kısmını gördü diye bildirdiklerini mi gösterir? Düşünenler için, aklını kullananlar için, Şüphesiz ve kesinlikle apaçıktır ki, Alemlerin Rabbi’nin, büyük ayetlerinden bir kısmı,en aşağı alemden, en yukarıdaki alemlere doğru yedi kat alemler ve en üste, Sidretül münteha, Meva cenneti olacakdır, Bunun aksini düşünmek,aksini iddia etmek asla mümkün olamaz. O halde, hadislerle bildirilen, anlatılan Miraç olayı kesinlikle gerçektir. Doğrudur,yaşanmışdır. İki farklı hızın sembolü olan Burak ve Refref’i, Kuantum fiziğinin açtığı ufuklardan okumak. İnsanoğlunun en büyük yanılgısı, kendisini yalnızca hücrelerden kurulu madde beden olarak görmesi, kendisini yalnızca madde beden olarak zannetmesidir.Oysa, insanoğlu, sürekli olarak, kesintisiz olarak, ışıktan binlerce, milyonlarca kere daha hızlı olan bilincindeki hayalleri ile, düşünceleri ile, üzüntüleri ile, sevinçleri ile soyut alem olan, mana alemi olan, rüyalarındaki mekanı olan süper uzayda yani misal alemindedir.Hücrelerden kurulu Madde beden asla bu soyut misal alemine giremez, bu algıları zihinde, düşüncede var edemez .Bunu başaran, madde bedeni yöneten, madde bedenin, binicisi, süvarisi olan Ruh’dur.Aşağıların en aşağısında, iki boyutlu madde ve cisimler aleminde,hücrelerden kurulu madde,beden, ruhun bindiği bir binitten başka bir şey değildir. Ruh, bindiği bu madde beden ile madde ve cisimler aleminde var olabilir, gezebilir, yolculuk yapabilir. Kuantum fiziğine göre, hız, eşya ve varlıkların, madde ve cisimlerin mahiyetlerini, hakikatlerini, değiştirir, bambaşka yapar.Işık hızına çok yakın hızlarda, eşya ve varlıklar, kuant adı verilen, ışık hızının bir altındaki hızlarla dalgalanan, titreşen, boyutsuz enerji noktacıklaına, enerji zerreciklerine dönüşür.Eşya ve varlıklar zorunlu olarak bu hızın hüküm ve kurallarına uyar, asılları olan , özleri olan, bir üsteki yapıları olan boyutsuz enerji zerreciklerine dönüşürler.Eşya ve varlıklar,madde yapılarını bu hızda koruyamazlar, özleri olan, kuant adı verilen enerjiye dönüşürler.O zaman, ışık hızına yakın hızlarda, madde beden kuant adı verilen enerji bedene dönüşecekdir.Ruh’un biniti bu hızda enerjiden kurulu bir beden olacakdır.Bu hızın hüküm ve kurallarına göre, Ruh, kuant adı verilen bu enerji bedenine binecek, ve bu enerji beden ruh’a ışık hızına çok yakın hızla yolcuğu doğal olarak gercekleştirecekdir.Söylemek istediğimiz şey, enerjiye işaret eden Berk kökünden gelen Burak ile sembolize edilen binit, Ruh’un bindiği Kuantlardan kurulu, enerji bedeninden başka bir şey değildir. İkinci hızın sembolü Refrefe gelince, Ruh biniti olan enerji bedeni ile, aşağıların en aşağısındaki, iki boyutlu madde ve cisimler alemindedir.Bu enerjiden binitin hızının güçü Ruh’u bu alemden dışarıya, üsteki, yukarıdaki alemlere çıkarmaya ,götürmeye yetmez, İki boyutlu madde ve cisimler alemi olan evrenin dışına, yukarıdaki, üsteki alemlere çıkabilmek için, ışık hızından binlerce, milyonlarca kere daha süratli hızlara zorunlu olarak ihtiyaç var.Bu, süper uzay denilen, misal alemindeki, enerjinin kaynağı, efendisi olan takyonların hızıdır.Takyonlar, bilimin son yüzyılda bulduğu, madde ve cisimler aleminin bir üstündeki, komşu alem misal aleminin yapısıdır, dokusudur.Işık hızının bir üstüne çıkıldığı zaman bu aleme girilir.Enerji beden bu alemin hüküm ve kurallarına uyarak, takyon bedene dönüşür.Ruhun bu alemdeki biniti, ışıkdan binlerce, milyonlarca kere daha hızlı olan takyon beden olur. Ruhun bu alemlerdeki yolculuğunda bindiği binit takyon bedeninden başka bir şey değildir. Ruh, öylesine asla akıl almaz, asla hayal edilemez latif, son derecede soyut bir cevherdir ki, var edildiği emir aleminin altındaki, soyut olarak, hayal olarak algıladığımz, alemlerin yapısı, ruha beden biniti olacak, yoğunlukta kesafette kalır. O beden binitleri olmasa, ruh. hiçbir alemle irtibat kuramaz, bağlantı sağlayamaz, algılar alamaz. Miraç yolculuğu Ruhla değil farklı bedenlerle olmuşdur.Çok iyi bildiğimiz, çok iyi tanıdığımız madde beden, bulunduğu alemdeki hızın hüküm ve kurallarına uyarak, enerji bedene, takyon bedene dönüşmüşdür. Mescid-i haram ile mescid-i aksa arası yaklaşık 1235 kilometredir.Bindört yüz yıl önceki günün şartları ile kırk günlük yoldur.Bir gecenin bir anında bu mesafenin gidilmesi,o günün insanoğlunun aklına sığmazdır. Bindörtyüz yıl evvel, Burak ve Refref’le sembolize edilen iki ayrı hızın hadislerle anlatılması, 21. Yüzyıldaki, düşünen, aklını kullanan insanlar için, Miraç’ın şüphesiz gerçek olduğunu gösteren bir mucizedir. Çünkü, bindörtyüz yıl öncesinde hiçbir insanoğlunun aklının ucundan dahi geçmesi mümkün olmıyan birbirlerinden farklı bu iki hız, 21. yüzyılda yaradılan kitabın, enfusi ufuklarındaki ayetleri okuyan, Kuantum fiziğinin açtığı ufuklardan yorumlandığında, gerçek manasına kavuşması, doğrulanması, onaylanması bir mucize değil de nedir? Peygamber efendimiz, bu uzun Miraç yolculuğundan geri döndüğünde, gece yola çıktığı yatağının sanki o yataktan hiç ayrılmamış gibi, soğumamış olması, sıcaklığını koruması bilgisinin, Kuantum fiziğinin açtığı ufuklardan okunması yine Miraç’ın gerçek olduğunu gösteren delillerden biridir. Çünkü, daha yüz yıl öncesine kadar, zamanın hiç değişmeyen bir hızda, daima ileriye, geleceğe doğru aktığına, kesinlikle inanılıyordu. Miraç yaşanmamış olsa, o günün şartlarında, hiçbir insanoğlu böyle bir ifadeyi söyleyemez, anlatamaz aklının ucuna getiremezdi. Zamanın, ışık hızında akan soyut bir boyut olduğunu, hıza göre, zamanın akma hızının değiştiğini, tam ışık hızında zamanın akmadığını, durduğunu, ışık hızı geçildiğinde zamanın geriye doğru, geçmişe doğru aktığını, Kuantum fiziği ancak son yüzyılda bulabilmişdir. Gecenin bir anında, ışık hızına yakın bir hızda, dünyada, arkasından , ışık hızının çok üstündeki hızlarla, evrenden dışarıya üsteki alemlere, yüzlerce yıl süren bir yolculuktan sonra yolculuğun başladığı gecenin o ilk anına geri dönmek mümkündür. Yaradılan kitabın enfusi ufuklarına yazılan ayetleri okuyan kuantum fiziği, bunu doğruluyor, tasdik ediyor, onaylıyor. Bu itiraz edilemez bilimsel delilerin ışığından bakıldığında, Miraç olayı hadislerdeki genel anlatımı ile doğrudur.Bunun yanında şunu da belirtmeliyiz ki, Miraç olayının çok detaylı anlatımlarında,sonradan bazı ilavelerin, bazı yanlış yorumların eklenmiş olması muhtemeldir. Elli vakit namazın beş vakite indirilmesi gibi,Çünkü Miraç olayı, geçmiş yüzyıllardaki insanoğlunun aklının kavramasının çok ötesinde bir olaydır. Not; Kuantum fiziğinin açtığı ufuklardan, yaradılışın sırrını oku’mak adlı kitabım okunduğunda, burada anlatılan konular çok daha iyi kavranılacakdır.
Ekleme Tarihi: 06 Şubat 2018 - Salı

MİRAÇ’ı OKU’mak

Kuantum fiziğinin açtığı ufuklardan MİRAÇ’ı OKU’mak İslam dünyasında,Miraç mucizesi, üzerinde yüzyıllardır konuşulmuş, tartışılmış, yorum yapılmış, fakat görüş birliğine varılamamış olan müslümanların kutsal bir olayıdır. Günümüzde, görüş ayrılıkları daha da artarak sürmektedir.Görüş ayrılıkların en önemli nedeni, indirilen kitap olan, Kuran’da. Miraç olayının açıkca bildirilmemiş olmasıdır.Miraç çok sayıdaki hadislerle anlatılmışdır.Kuran, İsra suresinin bazı ayetleri ve, Necm suresinin ilk onsekiz ayeti ile, Miraç olayına dolaylı olarak işaret eder. İndirilen kitaba yazılan ayetlerde, Miraç için, en kuvvetli delil İsra1 ayetidir, yaradılan kitabın enfusi ufuklarına yazılan ayetleri okuyan bilim olan, Kuantum fiziğinin açtığı ufukların üzerinden, Miraç olayının hakikatini, ilk defa , 21. Asra dönük yepyeni yorumunu yapalım. Umarız ki, bilimsel çok güçlü gerekçelere dayandırılan bu yorum, İslam dünyasında, yüzyıllardır süren önemli görüş ayrılıklarına son verir.

İsra1- Kendisine, ayetlerimizin bir kısmını göstermek için, kulunu, geçeleyin, Mescid-i haramdan, etrafını mübarek kıldığımız, Mescid-i aksaya yürüten Allah(c.c) süphandır. Muhakkak ki, o en iyi işiten, en iyi görendir. Alemlerin Rabbi, bu geçe yolculuğunun ana nedenini , bir kısım ayetlerini, alemlere rahmet olarak gönderdiği en son peygamberine göstermek için diye bildiriyor.Alemlerin Rabbi’nin bir kısım ayetleri, onun sonsuz kudretini, sonsuz ilmini, sonsuz yaratma sanatını gösteren, yarattığı Kainat kitabına yazdığı ayetlerden başka bir şey olması mümkün olabilirmi? Mescid-i aksada son bulan bir yolculukda bu ayetlerin gösterildiği anlamının çıkarılması mümkünmüdür? Bunun itiraz edilemez olan doğru cevabı, Evren ve Kainatın ne olduğunu bilmekten geçer. Mescid-i haram ile Mescid-i aksa, dünya gezegeni üzerinde küçüçük bir bölgedir.

Dünya gezegeni de, saniyede üçyüz bin kilometre hızla giden ışığın, ancak yüzbin yıl sonra sınırına varabildiği büyüklükteki, içinde ikiyüz milyar yıldızı olan Samanyolu galaksisi içinde çok küçük bir noktadır.Samanyolu galaksisi de, içinde trilyona kadar ulaşan yıldızların bulunduğu, ikiyüz milyar galaksilerin büyüklüğü yanında miniçik bir halkadır.Otuz beş milyar ışık yılı çapındaki bu akıllara, hayallere sığmayan büyüklükteki kozmos, aşağıların en aşağısındaki iki boyutlu madde ve cisimler alemi, yaygın adıyla Evrendir.Madde ve cisimler aleminin bir üstündeki komşu alem, onbir boyutlu olan bilimsel adı ile süper uzay, dini verilerdeki adı ile, Misal alemidir.İki boyutlu Madde ve cisimler alemi büyüklük bakımından onbir boyutlu bu süper uzayın yanında, çöldeki bir yüzük halkası kadardır.

En yukarıdaki alemlere doğru, Kürsiye oradan sonsuz boyutlu Arşa doğru, yüzlerce, binlerce, milyonlarca, trilyonlarca boyutlu, yedi kat alemlerden her biri, bir üstündeki aleme göre, büyüklükte çölde bir yüzük halkasıdır. Akılla asla kavranamaz olan, asla hayal edilemez olan Kainat budur.Daha doğru ifade ile, Alemlerin Rabbinin yarattığı sonsuz sayfalı kainat kitabına yazdığı ayetleri bunlardır.Mescid-i haram ile mescid-i aksa bölgesi, bu yaratılan sonsuz sayfalı Kainat kitabının en altındaki tek bir sayfası üzerinde olsa olsa, ancak bir harfin karşılığı olabilir.

Alemlerin Rabbi, sonsuz kudretini, sonsuz ilmini, sonsuz yaratma sanatını gösteren, yarattığı kainat kitabındaki ayetlerinden yalnızca bu tek harfinimi, Kainattaki en değerli kuluna göstermek ister,yoksa sonsuz kudretini, sonsuz ilmini, sonsuz yaratma sanatını gösteren, yedi kat alemleri, sonsuz boyutlu Arşını, Sidretül Müntehayı, Meva cenneti gibi, Necm53-18 ayeti ile Rabbinin büyük ayetlerinden bir kısmını gördü diye bildirdiklerini mi gösterir? Düşünenler için, aklını kullananlar için, Şüphesiz ve kesinlikle apaçıktır ki, Alemlerin Rabbi’nin, büyük ayetlerinden bir kısmı,en aşağı alemden, en yukarıdaki alemlere doğru yedi kat alemler ve en üste, Sidretül münteha, Meva cenneti olacakdır, Bunun aksini düşünmek,aksini iddia etmek asla mümkün olamaz. O halde, hadislerle bildirilen, anlatılan Miraç olayı kesinlikle gerçektir.

Doğrudur,yaşanmışdır. İki farklı hızın sembolü olan Burak ve Refref’i, Kuantum fiziğinin açtığı ufuklardan okumak. İnsanoğlunun en büyük yanılgısı, kendisini yalnızca hücrelerden kurulu madde beden olarak görmesi, kendisini yalnızca madde beden olarak zannetmesidir.Oysa, insanoğlu, sürekli olarak, kesintisiz olarak, ışıktan binlerce, milyonlarca kere daha hızlı olan bilincindeki hayalleri ile, düşünceleri ile, üzüntüleri ile, sevinçleri ile soyut alem olan, mana alemi olan, rüyalarındaki mekanı olan süper uzayda yani misal alemindedir.Hücrelerden kurulu Madde beden asla bu soyut misal alemine giremez, bu algıları zihinde, düşüncede var edemez .Bunu başaran, madde bedeni yöneten, madde bedenin, binicisi, süvarisi olan Ruh’dur.Aşağıların en aşağısında, iki boyutlu madde ve cisimler aleminde,hücrelerden kurulu madde,beden, ruhun bindiği bir binitten başka bir şey değildir.

Ruh, bindiği bu madde beden ile madde ve cisimler aleminde var olabilir, gezebilir, yolculuk yapabilir. Kuantum fiziğine göre, hız, eşya ve varlıkların, madde ve cisimlerin mahiyetlerini, hakikatlerini, değiştirir, bambaşka yapar.Işık hızına çok yakın hızlarda, eşya ve varlıklar, kuant adı verilen, ışık hızının bir altındaki hızlarla dalgalanan, titreşen, boyutsuz enerji noktacıklaına, enerji zerreciklerine dönüşür.Eşya ve varlıklar zorunlu olarak bu hızın hüküm ve kurallarına uyar, asılları olan , özleri olan, bir üsteki yapıları olan boyutsuz enerji zerreciklerine dönüşürler.Eşya ve varlıklar,madde yapılarını bu hızda koruyamazlar, özleri olan, kuant adı verilen enerjiye dönüşürler.O zaman, ışık hızına yakın hızlarda, madde beden kuant adı verilen enerji bedene dönüşecekdir.Ruh’un biniti bu hızda enerjiden kurulu bir beden olacakdır.Bu hızın hüküm ve kurallarına göre, Ruh, kuant adı verilen bu enerji bedenine binecek, ve bu enerji beden ruh’a ışık hızına çok yakın hızla yolcuğu doğal olarak gercekleştirecekdir.Söylemek istediğimiz şey, enerjiye işaret eden Berk kökünden gelen Burak ile sembolize edilen binit, Ruh’un bindiği Kuantlardan kurulu, enerji bedeninden başka bir şey değildir.

İkinci hızın sembolü Refrefe gelince, Ruh biniti olan enerji bedeni ile, aşağıların en aşağısındaki, iki boyutlu madde ve cisimler alemindedir.Bu enerjiden binitin hızının güçü Ruh’u bu alemden dışarıya, üsteki, yukarıdaki alemlere çıkarmaya ,götürmeye yetmez, İki boyutlu madde ve cisimler alemi olan evrenin dışına, yukarıdaki, üsteki alemlere çıkabilmek için, ışık hızından binlerce, milyonlarca kere daha süratli hızlara zorunlu olarak ihtiyaç var.Bu, süper uzay denilen, misal alemindeki, enerjinin kaynağı, efendisi olan takyonların hızıdır.Takyonlar, bilimin son yüzyılda bulduğu, madde ve cisimler aleminin bir üstündeki, komşu alem misal aleminin yapısıdır, dokusudur.Işık hızının bir üstüne çıkıldığı zaman bu aleme girilir.Enerji beden bu alemin hüküm ve kurallarına uyarak, takyon bedene dönüşür.Ruhun bu alemdeki biniti, ışıkdan binlerce, milyonlarca kere daha hızlı olan takyon beden olur. Ruhun bu alemlerdeki yolculuğunda bindiği binit takyon bedeninden başka bir şey değildir.

Ruh, öylesine asla akıl almaz, asla hayal edilemez latif, son derecede soyut bir cevherdir ki, var edildiği emir aleminin altındaki, soyut olarak, hayal olarak algıladığımz, alemlerin yapısı, ruha beden biniti olacak, yoğunlukta kesafette kalır. O beden binitleri olmasa, ruh. hiçbir alemle irtibat kuramaz, bağlantı sağlayamaz, algılar alamaz. Miraç yolculuğu Ruhla değil farklı bedenlerle olmuşdur.Çok iyi bildiğimiz, çok iyi tanıdığımız madde beden, bulunduğu alemdeki hızın hüküm ve kurallarına uyarak, enerji bedene, takyon bedene dönüşmüşdür. Mescid-i haram ile mescid-i aksa arası yaklaşık 1235 kilometredir.Bindört yüz yıl önceki günün şartları ile kırk günlük yoldur.Bir gecenin bir anında bu mesafenin gidilmesi,o günün insanoğlunun aklına sığmazdır. Bindörtyüz yıl evvel, Burak ve Refref’le sembolize edilen iki ayrı hızın hadislerle anlatılması, 21. Yüzyıldaki, düşünen, aklını kullanan insanlar için, Miraç’ın şüphesiz gerçek olduğunu gösteren bir mucizedir.

Çünkü, bindörtyüz yıl öncesinde hiçbir insanoğlunun aklının ucundan dahi geçmesi mümkün olmıyan birbirlerinden farklı bu iki hız, 21. yüzyılda yaradılan kitabın, enfusi ufuklarındaki ayetleri okuyan, Kuantum fiziğinin açtığı ufuklardan yorumlandığında, gerçek manasına kavuşması, doğrulanması, onaylanması bir mucize değil de nedir? Peygamber efendimiz, bu uzun Miraç yolculuğundan geri döndüğünde, gece yola çıktığı yatağının sanki o yataktan hiç ayrılmamış gibi, soğumamış olması, sıcaklığını koruması bilgisinin, Kuantum fiziğinin açtığı ufuklardan okunması yine Miraç’ın gerçek olduğunu gösteren delillerden biridir. Çünkü, daha yüz yıl öncesine kadar, zamanın hiç değişmeyen bir hızda, daima ileriye, geleceğe doğru aktığına, kesinlikle inanılıyordu. Miraç yaşanmamış olsa, o günün şartlarında, hiçbir insanoğlu böyle bir ifadeyi söyleyemez, anlatamaz aklının ucuna getiremezdi.

Zamanın, ışık hızında akan soyut bir boyut olduğunu, hıza göre, zamanın akma hızının değiştiğini, tam ışık hızında zamanın akmadığını, durduğunu, ışık hızı geçildiğinde zamanın geriye doğru, geçmişe doğru aktığını, Kuantum fiziği ancak son yüzyılda bulabilmişdir. Gecenin bir anında, ışık hızına yakın bir hızda, dünyada, arkasından , ışık hızının çok üstündeki hızlarla, evrenden dışarıya üsteki alemlere, yüzlerce yıl süren bir yolculuktan sonra yolculuğun başladığı gecenin o ilk anına geri dönmek mümkündür. Yaradılan kitabın enfusi ufuklarına yazılan ayetleri okuyan kuantum fiziği, bunu doğruluyor, tasdik ediyor, onaylıyor. Bu itiraz edilemez bilimsel delilerin ışığından bakıldığında, Miraç olayı hadislerdeki genel anlatımı ile doğrudur.Bunun yanında şunu da belirtmeliyiz ki, Miraç olayının çok detaylı anlatımlarında,sonradan bazı ilavelerin, bazı yanlış yorumların eklenmiş olması muhtemeldir.

Elli vakit namazın beş vakite indirilmesi gibi,Çünkü Miraç olayı, geçmiş yüzyıllardaki insanoğlunun aklının kavramasının çok ötesinde bir olaydır. Not; Kuantum fiziğinin açtığı ufuklardan, yaradılışın sırrını oku’mak adlı kitabım okunduğunda, burada anlatılan konular çok daha iyi kavranılacakdır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve zeytinburnuhaber.org sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.