Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceraları
16.05.2012 - 11:20, Güncelleme:
16.05.2012 - 11:20
Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceraları
Zeytinburnu Haber Yazarı Mehmet Bayram sizler için bu haftanın şanslı kitabını seçti.
KİTAP ADI ; UYUMSUZ DEFNE KAMAN’IN MACERALARI - SU YAZAR ADI ; BUKET UZUNER YAYIN EVİ ; EVEREST YAYINLARI Kitabına, Yusuf Has Hacib’in “Aklın süsü dil, Dilin süsü sözdür./Kişinin süsü yüz, Yüzün süsü gözdür.” dizeleri ile başlayan Buket Uzuner,”Kutadgu Bilig’i ,”Romanımda bir şifreler kitabıymış gibi kullanarak, özellikle gençler arasında ilgi göreceğini düşündüğünü belirterek” niçin Yusuf has Hacib ve Kutadgu Bilig üzerinde yoğunlaştığını baştan bize anlatıyor. Roman da, Şamanizm, paganizm, ekolojik denge, mezhepsel ayrışma, kadın hakları ve namus meselesini o kadar güzel işlemiş ve romanında anlatmış ki, bu kadar konuyu bir romana nasıl sığdırmış şaşırıyor ve takdir ediyorsunuz. Tüm bunları yaparken de Kutadgu Bilig gibi kaybolan değerlere atıflarda bulunarak dikkatleri çekmek istemiş. Verilen mesajlar açısından her yönüyle dolu bir roman. Komiser ümit Haydar Kaman,a yıllık iznine saatler kala üç kadın gelir ve kızının kaybolduğunu söyler. Kaybolan Gazeteci Defne Kaman’dır ve gelenler de kızın annesi, ablası ve anneannesidir. Ablasına göre bu gene Defne’nin ilgi çekmek için oynadığı bir oyun ve küçüklükten beri devam eden sorumsuz davranışının bir parçasıdır. Bu sıcakta üçünü karakola getirmesi bile büyük bir sorumsuzluktur. Kızının bu söylediklerini annesi de desteklemektedir. Bir tek Anneannesi, kızının başının dertte olduğunu ve kaybolduğunu söyler. Defne,20.45’de Kadıköy’den binmiş olduğu Barış Manço/Beşiktaş vapurundan inerken görülmemiştir. Aslında Kadıköy iskelesine yarım saat önce gelmiş ve 20.15 vapuruna binebilecekken 20.45 vapurunu beklemiş ve bir bayiden penguen, uykusuz ve leman dergileri ile yarım litre su aldığı görülmüştür. Nerden mi? Mobese kayıtlarından. Fakat 30 dakika ne yaptığı bilinmiyor. Sonrasında vapura binmiş ve bir daha görülmemiş. Denizin altı dâhil her taraf aranmış fakat vapura binen Defne’ye ne olduğu bulunamamış. Şüphelilerden kocası Dağhan, iki yıl önce Himalaya’lara gidiyor, Budistlere karışıyor ve kendisinden bir daha haber alınamıyor. Defne’nin haber peşinde koştuğu son konu ise “Sığınma Evleri ve eşlerini öldüren adamlar” dır. Defne’nin babası Akın Kaman, eşinden ayrılmış Çorum’da genç karısı ve iki oğlu ile mutlu bir hayat sürmektedir. Komiser Ümit tüm bunları üç kadının kendi aralarında konuşmalarından duyuyor ve not alıyor. O notlarını alırken Ümit’in annesi cep telefonundan ısrarla onu arıyor. Anneanne Umay Otacı Kaman, ona dönerek anneler hep arar ve çocuklarının evlenmelerini ister demesi ve ona göbek adı ile hitap etmesi Ümit’in iyice kafasını karıştırıyor. Umay hanım, arayanın annesi olduğunu ve göbek adı ile soyadını nerden bilmekteydi. Kamanlısınız diyerek memleketine kadar söylemişti. Bu kadın da bir şeyler vardı. İnternetten yaptığı çalışmada Defne hakkında çok az bir bilgiye ulaşmıştı. Bir tek web sayfası vardı ki adı www.defnekamanyazilari.com’ du. Sayfada bazı yazıları ile bir resmi bulunmaktaydı.Sayfaya göre Defne,hiçbir kişisel menfaat beklemeden kendini sadece insani ve vicdani nedenler ile hayvan,bitki ve insan hayatına adamıştı.Bu arada facebook’una tekrar baktı ve Bihter K.’dan mesaj var mı diye ama yollamamıştı.Web sayfasından Karadeniz’de ki HES’lerle alakalı bir yazısını okumaya karar verdi.Konu Kendi köyü ile da alakalı idi.Çünkü köyüne de HES kuracaklardı.Yazı ilgisini çekmekle kalmamış,beğenmişti de. Ümit’in büyük bir hastalığı vardı. Aşk. Sevdiği kız “Tasvir” farklı mezheptendi ve aileler cesetlerimiz çiğnenir, bu evlilik ancak o zaman olur diyordu. Ümit alevi, Tasvir ise Sünni ve türbanlı idi. İki yıldır ailelerinden gizli olarak Tasvir Bihter K,Ümit de Matt Kaman adları ile facebook üzerinden görüşüyorlardı. İkisi de aileleri izin verinceye kadar evlenmeyeceklerdi. Onlara göre bu şekilde ailelerini cezalandıracaklardı. Annesi gene arıyordu, onu evlendirmek için birçok kız bulmuş fakat o bakmak istememişti. Dışarıya çıktı, Kadıköy iskelesine gideyim, biraz araştırma yaparım diye düşünüyordu. Oradaki gazete bayilerine, İDO yetkililerine sordu ama bilgi edinemedi. Ara sokaklarda yürürken uzaktan bir kadının kendisini çağırdığını fark etti. Yaklaşınca kadın apartmana girdi. O da peşinden girince karşısında sırılsıklam bir vaziyette Defne Kaman duruyordu. Çok şaşırdı, aradıkları kız karşısındaydı. Defne,”Beni ancak siz kurtarabilirsiniz” diyerek eline bir kâğıt tutuşturup bir anda kapıdan çıkıp gidince, ümit de peşinden baktı ama kız kaybolmuştu. Gördükleri serap gibiydi ama elinde kâğıt duruyordu. Kâğıdı açınca kâğıtta ,”C:386–6515,B:28–211,B:28–212” yazıyordu. Hiçbir şey anlamamıştı. Sahaf Semahat Abla yakın dostu idi ve ona gidip her şeyi anlattı. Semahat hanım, Defne’yi takip ettiğini, her yazısını okuduğunu, en son yazdığı yazının da “Namus Cinayetleri” olduğunu fakat beş bölüm olacakken, iki bölüm yayınlandıktan sonra durduğunu söyleyince bu sefer Ümit şaşırdı. Şaşkınlığı Sahaf Semahat’ın konuşmasına devam etmesi ile daha da arttı. Soyadının Kaman olmasının, Şamanizm ve paganizm ile alakasını geniş bir biçimde anlattığında, kendisi ile Defne’nin ailesi arasında uzaktan bir bağın olduğunu da öğrenmiş olacaktı. Bu arada siz kitabı okurken, küçük çapta Şamanizm ve paganizm hakkında ansiklopedik bilgiye sahip oluyorsunuz. Birden Sahaf Semahat, buldum diyor. Bu şifreler Kutadgu Bilig ile alakalı olmasın. Burada hemen kitabı bulması çok basit kaçmış. O şifreden böyle bir sonuç çıkartıp Kutadgu Bilig demesini siz de yadırgıyorsunuz. Yani biraz daha araştırma yaptırabilirdi. Hızlı davranmış diyeyim. Sahaf Semahat da,6645 beyit,13290 mısradan oluşan 1089 sayfalık Kutadgu Bilig kitabı dışında her kitap satılıktır. Onu kimselere satmaz. Mutluluk bilgisi kitabı onu başucu kitabıdır ve vazgeçilmezidir. Kitaptan şifreleri çözmeye başlıyorlar. Dikkatleri yitik bir değer olan kitaba çektiği için yazarı tebrik ediyorum. C:386–6515.Beyit; “Ey Ümidim, bana ümit bizzat sensin/Ey Ümidim, senden ümidi kesmeyeceğim.” Ümit ağzı açık, gözleri şaşkınlıktan yerinden fırlamış halde Sahaf Semahat’a bakıyordu. Siz diğer şifreleri beklerken yazar sizi alıyor ve Ümit ile birlikte dolmuşa bindiriyor. Yıllık izni başlamış olan Ümit’in aklı Defne yüzünden karışıktı. Soyadı benzerliği, Defne’nin ailesi neden kendisine gelmişti? Evine geldiğinde annesi karakoldan bir polisin, kaybolan kızın anneannesinin bir kitap getirdiğini ve onun okuması için bırakıp gittiğini, memurunda kitabı getirdiğini söylüyor. Ümit, evlenmesine izin vermedikleri için ailesinde soğumuş ve münzevi bir hayat yaşamaya başlamıştı. Bu yaşayışının ailesi üzerinde hiçbir etki oluşturmaması onu ailesine karşı daha da soğutmuştu. Kitap kalın, deri kaplı idi ve üzerinde “SU KİTABI” yazıyordu. Odasına girdiğinde Kutadgu Bilig’de ki diğer şifrelerini tekrarlamaya başladı. B:28–211.Beyit;”Kişinin gönlü dipsiz bir deniz gibidir./Bilgi onun dibinde yatan inciye benzer.” B:28–212.Beyit;”Kişi inciyi denizden çıkarmadıkça/O,İster inci olsun ister çakıl taşı, fark etmez.”Sonrasında SU KİTABI’na dalıyor ve siz uzun uzun “su” hakkında yazı okuyorsunuz. Kitabın bir bölümünde sayfaların koparıldığını görüyorsunuz. Sonra kitap Defne’nin yazısı ile devam ediyor. Bir nevi hatıra defteri gibi. Ama çok güzel yazılmış, ismine münhasır su gibi akıyor. Defne, Umay nenesinin ona öğrettiklerini anlatıyor. Önce su, sonra toprak, hava ve ateşi öğrettiğini, dört işlem ve evren’i anlattığını ve bundan kimseye bahsetmemesi gerektiğini, ablası ve annesinin onu sevmesine izin vermediklerini, bu yüzden babasına yöneldiğini, onu da göremediğinden içine kapandığını ve kendini yazılara verdiğini söylüyor. Kitabı okurken uyuyor ve sonrasında gördüğü rüya onu çok etkiliyor. Sabah erkenden Kadıköy iskelesine iniyor ve pastaneden ayçöreği alıyor. Elinde ayçöreği ile dolaşırken cildi biraz solmuş ve rengi kaçmış bir şekilde Defne Kaman’ı tekrar görüyor. Eline bir kâğıt verip gene kayboluyor. Kâğıdı açmadan hemen bir kitapçıya gidip, Kutadgu Bilig var mı diye soruyor. Sonrasında kitabı bulunca kâğıdı açtığında yanılmadığını anlıyor. Gene aynı şifreler vardır. “B:56–630;Bu Sefer kabahat bende oldu; nasıl odu da/Başkasına sırrımı açıverdim.”,” B:56–631;Dinle bak, bilgili insan ne der/Aceleyle yapılan işin pişmanlığı yıllarca sürer.”,” B:69–810;Elimde tuttuğum bu bıçak/Biçen ve kesen bir alettir, ey becerikli. “,”C:320–5366;Uçan, yürüyen ve suda yüzen mahlûkların hiçbiri/Senin elinden kurtulamaz ey çetin huylu.”.Defne ne yapmaya çalışıyordu? Neden bu şekilde haberleşiyordu? Sonra aklından, bu kız, her zaman kaçıyor, konuşmuyor ve ıslak diye geçirdi. Sahaf Semahat’ın yanına gidiyor ve yeni şifreleri veriyor. Bu arada Kadıköy iskelesine bir yunus gelmiştir ve herkes onu görmeye gitmektedir. Komiser Ümit, olayları kafasında kurgulayarak ve Defne’nin kendisine verdiği şifrelerden yola çıkarak, bilmemesi gereken bir şeyi öğrendi ve bunu güvendiği birine söyledi veya yazı dizisinde kullandığından dolayı hayatının tehlikede olduğunu düşünür. Muhabir Atilla Gültekin’de defne’nin kaybolmadan önce Ümraniye’den aksanlı konuşan bir kadın ile iki üç defa konuştuğunu ve onunla buluşmaya gideceğini söyleyince şüphelerinde haklı olduğuna kanaat getirir. O bunları düşünürken, annesi arıyor ve Tasvir’in zorla evlendirilmek istendiğinden dolayı intihar ettiğini ve Yoğun Bakım da yattığını söylemesi ile yıkılır ve Sahaf Semahat’ın oradan hemen ayrılıp hastaneye gider. Bu arada Yunus Balığı bıçaklanmıştır ve Sahaf Semahat ertesi gün Kadıköy iskelesine onu görmeye gider. Bir tane Yunus veterineri vardır ve bir şekilde onunla beraber Yunus Balığının yanına iner ve tedavisinde bulunur. Oradan dükkânına giderken Umay Otacı ile karşılaşır ve Umay anne, onu ilk defa görmesine rağmen ismi ile hitap ederek ”Hızır gibi yetiştin ve kurtardın Yunus’u “der. İsmini bilmesi ve onu tanıması Sahaf Semahat’ı şaşırtır. Sonrasında bir yerde otururlar ve Umay Nene konuşur, Sahaf Semahat dinler, Avatar’ın bir pagan filmi olduğunu söylüyor, oradan uzun uzun kayın ağacını anlatıyor, sonrasında torunu Defne’nin birilerinden kaçtığını ve suyun altında saklandığını ve onlar yakalanmadan gelemeyeceğini söylüyor. Fakat suyun altında da daha fazla dayanamayacağını belirtiyor. Gözlerini kapatır, biraz uyuduktan sonra gördüğü rüyayı anlatır ve sözlerini ”Sen habercisin Semahat, Komiser ise aracıdır. Her kurtuluşa ve her hayırlı iş güvenli bir ulak ve bir temsilci ile gerçekleşir.” Diyerek kalkar ve evine gider. Tasvir yoğun bakımdan çıkıyor mu? Evlenmelerine izin veriliyor mu? Ümit anne ve babası ile barışıyor mu? En önemlisi Defne bulunabiliyor mu ve Defne nasıl ve neden kaybolmuş? Defne’yi kim öldürmek istiyor? Tüm bunları öğrenmeniz için kitabı okumanız lazım. Merak etmenize ve okumanız değecek bir kitap. Buket Uzuner’in Türkiye’nin bir gerçeği olan mezhep ayrımcılığını kitabında birbirine aşık iki genç insan olarak anlatması çok güzel olmuş. Fakat Roman’da Defne’nin görülme sahneleri biraz gerçekçilikten uzak ve size zorlama geliyor. Buket Uzuner, bunu başka bir şekilde anlatsa daha iyi olurdu. Rüyalarında görse bence daha gerçekçi olabilirdi. SU Kitabı’nda siz Defne’nin hayatını ve ailesini anlatışını zevkle okuyorsunuz. Buket Uzuner, Defne’yi çok güzel konuşturuyor ve yaptığı tasvirlerle okuduğunuzu size yaşattırıyor. Kitap namus cinayetleri ve ezilen kadın üzerine de kurgu yapmış ve bunu çok güzel bir şekilde romana dönüştürmüş. Fakat siz romanı okurken bunu acı verecek şekilde anlamıyor ve romanın sonunda ki bitiş sahnesi ile idrak ediyorsunuz. Küçük kadınların acısına ortak olması ve bunu yaparken kutadgu bilig’e ve Orta Asya Türk Geleneğine, Şaman ve Pagan kültürlerine temas etmesi ile muhteşem bir eser ortaya çıkartmış. Kalemine sağlık derken toprak, hava ve ateş serisini büyük bir merak ile beklediğimizi belirtmek isterim. Yani bu dörtlemenin ilk kitabı bilginiz olsun. Daha üç kitap yolda. Bu arada sonu sizin canınızı çıkacak fakat seri olarak devam edeceğinizden sonucunu ikinci kitap da göreceksiniz zannederim. Şüpheli ve üzüntülü bir merak oluşturmuş. MEHMET BAYRAM
Zeytinburnu Haber Yazarı Mehmet Bayram sizler için bu haftanın şanslı kitabını seçti.
KİTAP ADI ; UYUMSUZ DEFNE KAMAN’IN MACERALARI - SU
YAZAR ADI ; BUKET UZUNER
YAYIN EVİ ; EVEREST YAYINLARI
Kitabına, Yusuf Has Hacib’in “Aklın süsü dil, Dilin süsü sözdür./Kişinin süsü yüz, Yüzün süsü gözdür.” dizeleri ile başlayan Buket Uzuner,”Kutadgu Bilig’i ,”Romanımda bir şifreler kitabıymış gibi kullanarak, özellikle gençler arasında ilgi göreceğini düşündüğünü belirterek” niçin Yusuf has Hacib ve Kutadgu Bilig üzerinde yoğunlaştığını baştan bize anlatıyor. Roman da, Şamanizm, paganizm, ekolojik denge, mezhepsel ayrışma, kadın hakları ve namus meselesini o kadar güzel işlemiş ve romanında anlatmış ki, bu kadar konuyu bir romana nasıl sığdırmış şaşırıyor ve takdir ediyorsunuz. Tüm bunları yaparken de Kutadgu Bilig gibi kaybolan değerlere atıflarda bulunarak dikkatleri çekmek istemiş. Verilen mesajlar açısından her yönüyle dolu bir roman.
Komiser ümit Haydar Kaman,a yıllık iznine saatler kala üç kadın gelir ve kızının kaybolduğunu söyler. Kaybolan Gazeteci Defne Kaman’dır ve gelenler de kızın annesi, ablası ve anneannesidir. Ablasına göre bu gene Defne’nin ilgi çekmek için oynadığı bir oyun ve küçüklükten beri devam eden sorumsuz davranışının bir parçasıdır. Bu sıcakta üçünü karakola getirmesi bile büyük bir sorumsuzluktur. Kızının bu söylediklerini annesi de desteklemektedir. Bir tek Anneannesi, kızının başının dertte olduğunu ve kaybolduğunu söyler. Defne,20.45’de Kadıköy’den binmiş olduğu Barış Manço/Beşiktaş vapurundan inerken görülmemiştir. Aslında Kadıköy iskelesine yarım saat önce gelmiş ve 20.15 vapuruna binebilecekken 20.45 vapurunu beklemiş ve bir bayiden penguen, uykusuz ve leman dergileri ile yarım litre su aldığı görülmüştür. Nerden mi? Mobese kayıtlarından. Fakat 30 dakika ne yaptığı bilinmiyor. Sonrasında vapura binmiş ve bir daha görülmemiş. Denizin altı dâhil her taraf aranmış fakat vapura binen Defne’ye ne olduğu bulunamamış.
Şüphelilerden kocası Dağhan, iki yıl önce Himalaya’lara gidiyor, Budistlere karışıyor ve kendisinden bir daha haber alınamıyor. Defne’nin haber peşinde koştuğu son konu ise “Sığınma Evleri ve eşlerini öldüren adamlar” dır. Defne’nin babası Akın Kaman, eşinden ayrılmış Çorum’da genç karısı ve iki oğlu ile mutlu bir hayat sürmektedir. Komiser Ümit tüm bunları üç kadının kendi aralarında konuşmalarından duyuyor ve not alıyor. O notlarını alırken Ümit’in annesi cep telefonundan ısrarla onu arıyor. Anneanne Umay Otacı Kaman, ona dönerek anneler hep arar ve çocuklarının evlenmelerini ister demesi ve ona göbek adı ile hitap etmesi Ümit’in iyice kafasını karıştırıyor. Umay hanım, arayanın annesi olduğunu ve göbek adı ile soyadını nerden bilmekteydi. Kamanlısınız diyerek memleketine kadar söylemişti. Bu kadın da bir şeyler vardı.
İnternetten yaptığı çalışmada Defne hakkında çok az bir bilgiye ulaşmıştı. Bir tek web sayfası vardı ki adı www.defnekamanyazilari.com’ du. Sayfada bazı yazıları ile bir resmi bulunmaktaydı.Sayfaya göre Defne,hiçbir kişisel menfaat beklemeden kendini sadece insani ve vicdani nedenler ile hayvan,bitki ve insan hayatına adamıştı.Bu arada facebook’una tekrar baktı ve Bihter K.’dan mesaj var mı diye ama yollamamıştı.Web sayfasından Karadeniz’de ki HES’lerle alakalı bir yazısını okumaya karar verdi.Konu Kendi köyü ile da alakalı idi.Çünkü köyüne de HES kuracaklardı.Yazı ilgisini çekmekle kalmamış,beğenmişti de.
Ümit’in büyük bir hastalığı vardı. Aşk. Sevdiği kız “Tasvir” farklı mezheptendi ve aileler cesetlerimiz çiğnenir, bu evlilik ancak o zaman olur diyordu. Ümit alevi, Tasvir ise Sünni ve türbanlı idi. İki yıldır ailelerinden gizli olarak Tasvir Bihter K,Ümit de Matt Kaman adları ile facebook üzerinden görüşüyorlardı. İkisi de aileleri izin verinceye kadar evlenmeyeceklerdi. Onlara göre bu şekilde ailelerini cezalandıracaklardı.
Annesi gene arıyordu, onu evlendirmek için birçok kız bulmuş fakat o bakmak istememişti. Dışarıya çıktı, Kadıköy iskelesine gideyim, biraz araştırma yaparım diye düşünüyordu. Oradaki gazete bayilerine, İDO yetkililerine sordu ama bilgi edinemedi. Ara sokaklarda yürürken uzaktan bir kadının kendisini çağırdığını fark etti. Yaklaşınca kadın apartmana girdi. O da peşinden girince karşısında sırılsıklam bir vaziyette Defne Kaman duruyordu. Çok şaşırdı, aradıkları kız karşısındaydı. Defne,”Beni ancak siz kurtarabilirsiniz” diyerek eline bir kâğıt tutuşturup bir anda kapıdan çıkıp gidince, ümit de peşinden baktı ama kız kaybolmuştu. Gördükleri serap gibiydi ama elinde kâğıt duruyordu. Kâğıdı açınca kâğıtta ,”C:386–6515,B:28–211,B:28–212” yazıyordu. Hiçbir şey anlamamıştı.
Sahaf Semahat Abla yakın dostu idi ve ona gidip her şeyi anlattı. Semahat hanım, Defne’yi takip ettiğini, her yazısını okuduğunu, en son yazdığı yazının da “Namus Cinayetleri” olduğunu fakat beş bölüm olacakken, iki bölüm yayınlandıktan sonra durduğunu söyleyince bu sefer Ümit şaşırdı. Şaşkınlığı Sahaf Semahat’ın konuşmasına devam etmesi ile daha da arttı. Soyadının Kaman olmasının, Şamanizm ve paganizm ile alakasını geniş bir biçimde anlattığında, kendisi ile Defne’nin ailesi arasında uzaktan bir bağın olduğunu da öğrenmiş olacaktı. Bu arada siz kitabı okurken, küçük çapta Şamanizm ve paganizm hakkında ansiklopedik bilgiye sahip oluyorsunuz. Birden Sahaf Semahat, buldum diyor. Bu şifreler Kutadgu Bilig ile alakalı olmasın. Burada hemen kitabı bulması çok basit kaçmış. O şifreden böyle bir sonuç çıkartıp Kutadgu Bilig demesini siz de yadırgıyorsunuz. Yani biraz daha araştırma yaptırabilirdi. Hızlı davranmış diyeyim.
Sahaf Semahat da,6645 beyit,13290 mısradan oluşan 1089 sayfalık Kutadgu Bilig kitabı dışında her kitap satılıktır. Onu kimselere satmaz. Mutluluk bilgisi kitabı onu başucu kitabıdır ve vazgeçilmezidir. Kitaptan şifreleri çözmeye başlıyorlar. Dikkatleri yitik bir değer olan kitaba çektiği için yazarı tebrik ediyorum.
C:386–6515.Beyit; “Ey Ümidim, bana ümit bizzat sensin/Ey Ümidim, senden ümidi kesmeyeceğim.” Ümit ağzı açık, gözleri şaşkınlıktan yerinden fırlamış halde Sahaf Semahat’a bakıyordu. Siz diğer şifreleri beklerken yazar sizi alıyor ve Ümit ile birlikte dolmuşa bindiriyor. Yıllık izni başlamış olan Ümit’in aklı Defne yüzünden karışıktı. Soyadı benzerliği, Defne’nin ailesi neden kendisine gelmişti? Evine geldiğinde annesi karakoldan bir polisin, kaybolan kızın anneannesinin bir kitap getirdiğini ve onun okuması için bırakıp gittiğini, memurunda kitabı getirdiğini söylüyor. Ümit, evlenmesine izin vermedikleri için ailesinde soğumuş ve münzevi bir hayat yaşamaya başlamıştı. Bu yaşayışının ailesi üzerinde hiçbir etki oluşturmaması onu ailesine karşı daha da soğutmuştu. Kitap kalın, deri kaplı idi ve üzerinde “SU KİTABI” yazıyordu.
Odasına girdiğinde Kutadgu Bilig’de ki diğer şifrelerini tekrarlamaya başladı. B:28–211.Beyit;”Kişinin gönlü dipsiz bir deniz gibidir./Bilgi onun dibinde yatan inciye benzer.” B:28–212.Beyit;”Kişi inciyi denizden çıkarmadıkça/O,İster inci olsun ister çakıl taşı, fark etmez.”Sonrasında SU KİTABI’na dalıyor ve siz uzun uzun “su” hakkında yazı okuyorsunuz. Kitabın bir bölümünde sayfaların koparıldığını görüyorsunuz. Sonra kitap Defne’nin yazısı ile devam ediyor. Bir nevi hatıra defteri gibi. Ama çok güzel yazılmış, ismine münhasır su gibi akıyor. Defne, Umay nenesinin ona öğrettiklerini anlatıyor. Önce su, sonra toprak, hava ve ateşi öğrettiğini, dört işlem ve evren’i anlattığını ve bundan kimseye bahsetmemesi gerektiğini, ablası ve annesinin onu sevmesine izin vermediklerini, bu yüzden babasına yöneldiğini, onu da göremediğinden içine kapandığını ve kendini yazılara verdiğini söylüyor. Kitabı okurken uyuyor ve sonrasında gördüğü rüya onu çok etkiliyor.
Sabah erkenden Kadıköy iskelesine iniyor ve pastaneden ayçöreği alıyor. Elinde ayçöreği ile dolaşırken cildi biraz solmuş ve rengi kaçmış bir şekilde Defne Kaman’ı tekrar görüyor. Eline bir kâğıt verip gene kayboluyor. Kâğıdı açmadan hemen bir kitapçıya gidip, Kutadgu Bilig var mı diye soruyor. Sonrasında kitabı bulunca kâğıdı açtığında yanılmadığını anlıyor. Gene aynı şifreler vardır. “B:56–630;Bu Sefer kabahat bende oldu; nasıl odu da/Başkasına sırrımı açıverdim.”,” B:56–631;Dinle bak, bilgili insan ne der/Aceleyle yapılan işin pişmanlığı yıllarca sürer.”,” B:69–810;Elimde tuttuğum bu bıçak/Biçen ve kesen bir alettir, ey becerikli. “,”C:320–5366;Uçan, yürüyen ve suda yüzen mahlûkların hiçbiri/Senin elinden kurtulamaz ey çetin huylu.”.Defne ne yapmaya çalışıyordu? Neden bu şekilde haberleşiyordu? Sonra aklından, bu kız, her zaman kaçıyor, konuşmuyor ve ıslak diye geçirdi. Sahaf Semahat’ın yanına gidiyor ve yeni şifreleri veriyor.
Bu arada Kadıköy iskelesine bir yunus gelmiştir ve herkes onu görmeye gitmektedir. Komiser Ümit, olayları kafasında kurgulayarak ve Defne’nin kendisine verdiği şifrelerden yola çıkarak, bilmemesi gereken bir şeyi öğrendi ve bunu güvendiği birine söyledi veya yazı dizisinde kullandığından dolayı hayatının tehlikede olduğunu düşünür. Muhabir Atilla Gültekin’de defne’nin kaybolmadan önce Ümraniye’den aksanlı konuşan bir kadın ile iki üç defa konuştuğunu ve onunla buluşmaya gideceğini söyleyince şüphelerinde haklı olduğuna kanaat getirir. O bunları düşünürken, annesi arıyor ve Tasvir’in zorla evlendirilmek istendiğinden dolayı intihar ettiğini ve Yoğun Bakım da yattığını söylemesi ile yıkılır ve Sahaf Semahat’ın oradan hemen ayrılıp hastaneye gider.
Bu arada Yunus Balığı bıçaklanmıştır ve Sahaf Semahat ertesi gün Kadıköy iskelesine onu görmeye gider. Bir tane Yunus veterineri vardır ve bir şekilde onunla beraber Yunus Balığının yanına iner ve tedavisinde bulunur. Oradan dükkânına giderken Umay Otacı ile karşılaşır ve Umay anne, onu ilk defa görmesine rağmen ismi ile hitap ederek ”Hızır gibi yetiştin ve kurtardın Yunus’u “der. İsmini bilmesi ve onu tanıması Sahaf Semahat’ı şaşırtır. Sonrasında bir yerde otururlar ve Umay Nene konuşur, Sahaf Semahat dinler, Avatar’ın bir pagan filmi olduğunu söylüyor, oradan uzun uzun kayın ağacını anlatıyor, sonrasında torunu Defne’nin birilerinden kaçtığını ve suyun altında saklandığını ve onlar yakalanmadan gelemeyeceğini söylüyor. Fakat suyun altında da daha fazla dayanamayacağını belirtiyor. Gözlerini kapatır, biraz uyuduktan sonra gördüğü rüyayı anlatır ve sözlerini ”Sen habercisin Semahat, Komiser ise aracıdır. Her kurtuluşa ve her hayırlı iş güvenli bir ulak ve bir temsilci ile gerçekleşir.” Diyerek kalkar ve evine gider.
Tasvir yoğun bakımdan çıkıyor mu? Evlenmelerine izin veriliyor mu? Ümit anne ve babası ile barışıyor mu? En önemlisi Defne bulunabiliyor mu ve Defne nasıl ve neden kaybolmuş? Defne’yi kim öldürmek istiyor? Tüm bunları öğrenmeniz için kitabı okumanız lazım. Merak etmenize ve okumanız değecek bir kitap.
Buket Uzuner’in Türkiye’nin bir gerçeği olan mezhep ayrımcılığını kitabında birbirine aşık iki genç insan olarak anlatması çok güzel olmuş. Fakat Roman’da Defne’nin görülme sahneleri biraz gerçekçilikten uzak ve size zorlama geliyor. Buket Uzuner, bunu başka bir şekilde anlatsa daha iyi olurdu. Rüyalarında görse bence daha gerçekçi olabilirdi. SU Kitabı’nda siz Defne’nin hayatını ve ailesini anlatışını zevkle okuyorsunuz. Buket Uzuner, Defne’yi çok güzel konuşturuyor ve yaptığı tasvirlerle okuduğunuzu size yaşattırıyor. Kitap namus cinayetleri ve ezilen kadın üzerine de kurgu yapmış ve bunu çok güzel bir şekilde romana dönüştürmüş. Fakat siz romanı okurken bunu acı verecek şekilde anlamıyor ve romanın sonunda ki bitiş sahnesi ile idrak ediyorsunuz. Küçük kadınların acısına ortak olması ve bunu yaparken kutadgu bilig’e ve Orta Asya Türk Geleneğine, Şaman ve Pagan kültürlerine temas etmesi ile muhteşem bir eser ortaya çıkartmış. Kalemine sağlık derken toprak, hava ve ateş serisini büyük bir merak ile beklediğimizi belirtmek isterim. Yani bu dörtlemenin ilk kitabı bilginiz olsun. Daha üç kitap yolda. Bu arada sonu sizin canınızı çıkacak fakat seri olarak devam edeceğinizden sonucunu ikinci kitap da göreceksiniz zannederim. Şüpheli ve üzüntülü bir merak oluşturmuş.
MEHMET BAYRAM
YAZAR ADI ; BUKET UZUNER
YAYIN EVİ ; EVEREST YAYINLARI
Kitabına, Yusuf Has Hacib’in “Aklın süsü dil, Dilin süsü sözdür./Kişinin süsü yüz, Yüzün süsü gözdür.” dizeleri ile başlayan Buket Uzuner,”Kutadgu Bilig’i ,”Romanımda bir şifreler kitabıymış gibi kullanarak, özellikle gençler arasında ilgi göreceğini düşündüğünü belirterek” niçin Yusuf has Hacib ve Kutadgu Bilig üzerinde yoğunlaştığını baştan bize anlatıyor. Roman da, Şamanizm, paganizm, ekolojik denge, mezhepsel ayrışma, kadın hakları ve namus meselesini o kadar güzel işlemiş ve romanında anlatmış ki, bu kadar konuyu bir romana nasıl sığdırmış şaşırıyor ve takdir ediyorsunuz. Tüm bunları yaparken de Kutadgu Bilig gibi kaybolan değerlere atıflarda bulunarak dikkatleri çekmek istemiş. Verilen mesajlar açısından her yönüyle dolu bir roman.
Komiser ümit Haydar Kaman,a yıllık iznine saatler kala üç kadın gelir ve kızının kaybolduğunu söyler. Kaybolan Gazeteci Defne Kaman’dır ve gelenler de kızın annesi, ablası ve anneannesidir. Ablasına göre bu gene Defne’nin ilgi çekmek için oynadığı bir oyun ve küçüklükten beri devam eden sorumsuz davranışının bir parçasıdır. Bu sıcakta üçünü karakola getirmesi bile büyük bir sorumsuzluktur. Kızının bu söylediklerini annesi de desteklemektedir. Bir tek Anneannesi, kızının başının dertte olduğunu ve kaybolduğunu söyler. Defne,20.45’de Kadıköy’den binmiş olduğu Barış Manço/Beşiktaş vapurundan inerken görülmemiştir. Aslında Kadıköy iskelesine yarım saat önce gelmiş ve 20.15 vapuruna binebilecekken 20.45 vapurunu beklemiş ve bir bayiden penguen, uykusuz ve leman dergileri ile yarım litre su aldığı görülmüştür. Nerden mi? Mobese kayıtlarından. Fakat 30 dakika ne yaptığı bilinmiyor. Sonrasında vapura binmiş ve bir daha görülmemiş. Denizin altı dâhil her taraf aranmış fakat vapura binen Defne’ye ne olduğu bulunamamış.
Şüphelilerden kocası Dağhan, iki yıl önce Himalaya’lara gidiyor, Budistlere karışıyor ve kendisinden bir daha haber alınamıyor. Defne’nin haber peşinde koştuğu son konu ise “Sığınma Evleri ve eşlerini öldüren adamlar” dır. Defne’nin babası Akın Kaman, eşinden ayrılmış Çorum’da genç karısı ve iki oğlu ile mutlu bir hayat sürmektedir. Komiser Ümit tüm bunları üç kadının kendi aralarında konuşmalarından duyuyor ve not alıyor. O notlarını alırken Ümit’in annesi cep telefonundan ısrarla onu arıyor. Anneanne Umay Otacı Kaman, ona dönerek anneler hep arar ve çocuklarının evlenmelerini ister demesi ve ona göbek adı ile hitap etmesi Ümit’in iyice kafasını karıştırıyor. Umay hanım, arayanın annesi olduğunu ve göbek adı ile soyadını nerden bilmekteydi. Kamanlısınız diyerek memleketine kadar söylemişti. Bu kadın da bir şeyler vardı.
İnternetten yaptığı çalışmada Defne hakkında çok az bir bilgiye ulaşmıştı. Bir tek web sayfası vardı ki adı www.defnekamanyazilari.com’ du. Sayfada bazı yazıları ile bir resmi bulunmaktaydı.Sayfaya göre Defne,hiçbir kişisel menfaat beklemeden kendini sadece insani ve vicdani nedenler ile hayvan,bitki ve insan hayatına adamıştı.Bu arada facebook’una tekrar baktı ve Bihter K.’dan mesaj var mı diye ama yollamamıştı.Web sayfasından Karadeniz’de ki HES’lerle alakalı bir yazısını okumaya karar verdi.Konu Kendi köyü ile da alakalı idi.Çünkü köyüne de HES kuracaklardı.Yazı ilgisini çekmekle kalmamış,beğenmişti de.
Ümit’in büyük bir hastalığı vardı. Aşk. Sevdiği kız “Tasvir” farklı mezheptendi ve aileler cesetlerimiz çiğnenir, bu evlilik ancak o zaman olur diyordu. Ümit alevi, Tasvir ise Sünni ve türbanlı idi. İki yıldır ailelerinden gizli olarak Tasvir Bihter K,Ümit de Matt Kaman adları ile facebook üzerinden görüşüyorlardı. İkisi de aileleri izin verinceye kadar evlenmeyeceklerdi. Onlara göre bu şekilde ailelerini cezalandıracaklardı.
Annesi gene arıyordu, onu evlendirmek için birçok kız bulmuş fakat o bakmak istememişti. Dışarıya çıktı, Kadıköy iskelesine gideyim, biraz araştırma yaparım diye düşünüyordu. Oradaki gazete bayilerine, İDO yetkililerine sordu ama bilgi edinemedi. Ara sokaklarda yürürken uzaktan bir kadının kendisini çağırdığını fark etti. Yaklaşınca kadın apartmana girdi. O da peşinden girince karşısında sırılsıklam bir vaziyette Defne Kaman duruyordu. Çok şaşırdı, aradıkları kız karşısındaydı. Defne,”Beni ancak siz kurtarabilirsiniz” diyerek eline bir kâğıt tutuşturup bir anda kapıdan çıkıp gidince, ümit de peşinden baktı ama kız kaybolmuştu. Gördükleri serap gibiydi ama elinde kâğıt duruyordu. Kâğıdı açınca kâğıtta ,”C:386–6515,B:28–211,B:28–212” yazıyordu. Hiçbir şey anlamamıştı.
Sahaf Semahat Abla yakın dostu idi ve ona gidip her şeyi anlattı. Semahat hanım, Defne’yi takip ettiğini, her yazısını okuduğunu, en son yazdığı yazının da “Namus Cinayetleri” olduğunu fakat beş bölüm olacakken, iki bölüm yayınlandıktan sonra durduğunu söyleyince bu sefer Ümit şaşırdı. Şaşkınlığı Sahaf Semahat’ın konuşmasına devam etmesi ile daha da arttı. Soyadının Kaman olmasının, Şamanizm ve paganizm ile alakasını geniş bir biçimde anlattığında, kendisi ile Defne’nin ailesi arasında uzaktan bir bağın olduğunu da öğrenmiş olacaktı. Bu arada siz kitabı okurken, küçük çapta Şamanizm ve paganizm hakkında ansiklopedik bilgiye sahip oluyorsunuz. Birden Sahaf Semahat, buldum diyor. Bu şifreler Kutadgu Bilig ile alakalı olmasın. Burada hemen kitabı bulması çok basit kaçmış. O şifreden böyle bir sonuç çıkartıp Kutadgu Bilig demesini siz de yadırgıyorsunuz. Yani biraz daha araştırma yaptırabilirdi. Hızlı davranmış diyeyim.
Sahaf Semahat da,6645 beyit,13290 mısradan oluşan 1089 sayfalık Kutadgu Bilig kitabı dışında her kitap satılıktır. Onu kimselere satmaz. Mutluluk bilgisi kitabı onu başucu kitabıdır ve vazgeçilmezidir. Kitaptan şifreleri çözmeye başlıyorlar. Dikkatleri yitik bir değer olan kitaba çektiği için yazarı tebrik ediyorum.
C:386–6515.Beyit; “Ey Ümidim, bana ümit bizzat sensin/Ey Ümidim, senden ümidi kesmeyeceğim.” Ümit ağzı açık, gözleri şaşkınlıktan yerinden fırlamış halde Sahaf Semahat’a bakıyordu. Siz diğer şifreleri beklerken yazar sizi alıyor ve Ümit ile birlikte dolmuşa bindiriyor. Yıllık izni başlamış olan Ümit’in aklı Defne yüzünden karışıktı. Soyadı benzerliği, Defne’nin ailesi neden kendisine gelmişti? Evine geldiğinde annesi karakoldan bir polisin, kaybolan kızın anneannesinin bir kitap getirdiğini ve onun okuması için bırakıp gittiğini, memurunda kitabı getirdiğini söylüyor. Ümit, evlenmesine izin vermedikleri için ailesinde soğumuş ve münzevi bir hayat yaşamaya başlamıştı. Bu yaşayışının ailesi üzerinde hiçbir etki oluşturmaması onu ailesine karşı daha da soğutmuştu. Kitap kalın, deri kaplı idi ve üzerinde “SU KİTABI” yazıyordu.
Odasına girdiğinde Kutadgu Bilig’de ki diğer şifrelerini tekrarlamaya başladı. B:28–211.Beyit;”Kişinin gönlü dipsiz bir deniz gibidir./Bilgi onun dibinde yatan inciye benzer.” B:28–212.Beyit;”Kişi inciyi denizden çıkarmadıkça/O,İster inci olsun ister çakıl taşı, fark etmez.”Sonrasında SU KİTABI’na dalıyor ve siz uzun uzun “su” hakkında yazı okuyorsunuz. Kitabın bir bölümünde sayfaların koparıldığını görüyorsunuz. Sonra kitap Defne’nin yazısı ile devam ediyor. Bir nevi hatıra defteri gibi. Ama çok güzel yazılmış, ismine münhasır su gibi akıyor. Defne, Umay nenesinin ona öğrettiklerini anlatıyor. Önce su, sonra toprak, hava ve ateşi öğrettiğini, dört işlem ve evren’i anlattığını ve bundan kimseye bahsetmemesi gerektiğini, ablası ve annesinin onu sevmesine izin vermediklerini, bu yüzden babasına yöneldiğini, onu da göremediğinden içine kapandığını ve kendini yazılara verdiğini söylüyor. Kitabı okurken uyuyor ve sonrasında gördüğü rüya onu çok etkiliyor.
Sabah erkenden Kadıköy iskelesine iniyor ve pastaneden ayçöreği alıyor. Elinde ayçöreği ile dolaşırken cildi biraz solmuş ve rengi kaçmış bir şekilde Defne Kaman’ı tekrar görüyor. Eline bir kâğıt verip gene kayboluyor. Kâğıdı açmadan hemen bir kitapçıya gidip, Kutadgu Bilig var mı diye soruyor. Sonrasında kitabı bulunca kâğıdı açtığında yanılmadığını anlıyor. Gene aynı şifreler vardır. “B:56–630;Bu Sefer kabahat bende oldu; nasıl odu da/Başkasına sırrımı açıverdim.”,” B:56–631;Dinle bak, bilgili insan ne der/Aceleyle yapılan işin pişmanlığı yıllarca sürer.”,” B:69–810;Elimde tuttuğum bu bıçak/Biçen ve kesen bir alettir, ey becerikli. “,”C:320–5366;Uçan, yürüyen ve suda yüzen mahlûkların hiçbiri/Senin elinden kurtulamaz ey çetin huylu.”.Defne ne yapmaya çalışıyordu? Neden bu şekilde haberleşiyordu? Sonra aklından, bu kız, her zaman kaçıyor, konuşmuyor ve ıslak diye geçirdi. Sahaf Semahat’ın yanına gidiyor ve yeni şifreleri veriyor.
Bu arada Kadıköy iskelesine bir yunus gelmiştir ve herkes onu görmeye gitmektedir. Komiser Ümit, olayları kafasında kurgulayarak ve Defne’nin kendisine verdiği şifrelerden yola çıkarak, bilmemesi gereken bir şeyi öğrendi ve bunu güvendiği birine söyledi veya yazı dizisinde kullandığından dolayı hayatının tehlikede olduğunu düşünür. Muhabir Atilla Gültekin’de defne’nin kaybolmadan önce Ümraniye’den aksanlı konuşan bir kadın ile iki üç defa konuştuğunu ve onunla buluşmaya gideceğini söyleyince şüphelerinde haklı olduğuna kanaat getirir. O bunları düşünürken, annesi arıyor ve Tasvir’in zorla evlendirilmek istendiğinden dolayı intihar ettiğini ve Yoğun Bakım da yattığını söylemesi ile yıkılır ve Sahaf Semahat’ın oradan hemen ayrılıp hastaneye gider.
Bu arada Yunus Balığı bıçaklanmıştır ve Sahaf Semahat ertesi gün Kadıköy iskelesine onu görmeye gider. Bir tane Yunus veterineri vardır ve bir şekilde onunla beraber Yunus Balığının yanına iner ve tedavisinde bulunur. Oradan dükkânına giderken Umay Otacı ile karşılaşır ve Umay anne, onu ilk defa görmesine rağmen ismi ile hitap ederek ”Hızır gibi yetiştin ve kurtardın Yunus’u “der. İsmini bilmesi ve onu tanıması Sahaf Semahat’ı şaşırtır. Sonrasında bir yerde otururlar ve Umay Nene konuşur, Sahaf Semahat dinler, Avatar’ın bir pagan filmi olduğunu söylüyor, oradan uzun uzun kayın ağacını anlatıyor, sonrasında torunu Defne’nin birilerinden kaçtığını ve suyun altında saklandığını ve onlar yakalanmadan gelemeyeceğini söylüyor. Fakat suyun altında da daha fazla dayanamayacağını belirtiyor. Gözlerini kapatır, biraz uyuduktan sonra gördüğü rüyayı anlatır ve sözlerini ”Sen habercisin Semahat, Komiser ise aracıdır. Her kurtuluşa ve her hayırlı iş güvenli bir ulak ve bir temsilci ile gerçekleşir.” Diyerek kalkar ve evine gider.
Tasvir yoğun bakımdan çıkıyor mu? Evlenmelerine izin veriliyor mu? Ümit anne ve babası ile barışıyor mu? En önemlisi Defne bulunabiliyor mu ve Defne nasıl ve neden kaybolmuş? Defne’yi kim öldürmek istiyor? Tüm bunları öğrenmeniz için kitabı okumanız lazım. Merak etmenize ve okumanız değecek bir kitap.
Buket Uzuner’in Türkiye’nin bir gerçeği olan mezhep ayrımcılığını kitabında birbirine aşık iki genç insan olarak anlatması çok güzel olmuş. Fakat Roman’da Defne’nin görülme sahneleri biraz gerçekçilikten uzak ve size zorlama geliyor. Buket Uzuner, bunu başka bir şekilde anlatsa daha iyi olurdu. Rüyalarında görse bence daha gerçekçi olabilirdi. SU Kitabı’nda siz Defne’nin hayatını ve ailesini anlatışını zevkle okuyorsunuz. Buket Uzuner, Defne’yi çok güzel konuşturuyor ve yaptığı tasvirlerle okuduğunuzu size yaşattırıyor. Kitap namus cinayetleri ve ezilen kadın üzerine de kurgu yapmış ve bunu çok güzel bir şekilde romana dönüştürmüş. Fakat siz romanı okurken bunu acı verecek şekilde anlamıyor ve romanın sonunda ki bitiş sahnesi ile idrak ediyorsunuz. Küçük kadınların acısına ortak olması ve bunu yaparken kutadgu bilig’e ve Orta Asya Türk Geleneğine, Şaman ve Pagan kültürlerine temas etmesi ile muhteşem bir eser ortaya çıkartmış. Kalemine sağlık derken toprak, hava ve ateş serisini büyük bir merak ile beklediğimizi belirtmek isterim. Yani bu dörtlemenin ilk kitabı bilginiz olsun. Daha üç kitap yolda. Bu arada sonu sizin canınızı çıkacak fakat seri olarak devam edeceğinizden sonucunu ikinci kitap da göreceksiniz zannederim. Şüpheli ve üzüntülü bir merak oluşturmuş.
MEHMET BAYRAM
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.