AK Parti’nin yolsuzlukla imtihanı

“Bu iddiaların sahipleri öteki partilerden” derseniz, size hiç tereddüt etmeden söyleyeyim. Yaptığınız devekuşunun yaptığından farklı değil. Haklarında yolsuzluk iddiası bulunan AK Partili belediye başkanlarının kesin ihraç talebiyle disiplin kuruluna sevk edildikleri haberini okuduğumda müthiş sevindim.

Bursa-Karacabey, Konya-Doğanhisar ve Giresun'un bir ilçesinin belediye başkanı, kesin ihraç talebiyle disiplin kuruluna sevk edildi. Karacabey Başkanı Ergün Koç mahkum edilmiş. Dosyası, onay için Yargıtay’da bekliyor.

Ötekiler de farklı şekillerde yargı aşamasında.Daha önce farklı şekillerde dile getirdim. İnsanlar hizmet istedikleri kadar, hizmeti sunan elin de temiz olmasını istiyor. Daha önemli bir sosyolojik tespiti hatırlatayım.

İnsanlar fukaralığa tahammül edebilirler, ama adaletsizliğe asla. 1989 seçimlerinde insanlar ANAP’ı ne için sandığa gömdü dersiniz? Özal gibi bir liderin öncülüğünde ANAP ülkeye hizmet vermemiş miydi?

Ülke, ANAP sayesinde o zamana kadar tarihinde görülmemiş bir atılımla yepyeni bir dönemin kapılarını açmıştı.

Ne var ki, yolsuzluk ve saltanat iddiaları koca bir partiyi yedi bitirdi. Ardından ülke 1991 seçimleri ile tam 11 yıl süren bir karanlığa itildi. Her açıdan telafi edilemeyecek kayıplara uğradı.

Peki o günden bakıp da “ANAP’a oy vermedi” diye seçmeni suçlayabilir misiniz?

“O kadar hizmet götürüldü. Nankör seçmen Özal gibi bir liderin kıymetini bilemedi” diyebilir misiniz?

Kesinlikle denemez.

Özal’ın en büyük yanlışlarından biri “yolsuzluk” ve “saltanat” iddialarını ciddiye almaması olmuştu. Bu hayıflanma benim tespitim değil. Köşk’e çıktıktan sonra en az iki defa bu pişmanlığı bizzat Özal’ın kendisinden dinlemişliğim var.

Şimdi, AK Parti benzeri bir sınavla karşı karşıya. AK Parti’nin şansı, “saltanat” sürmekle fazla suçlanmıyor olması.

Ama tabandan feryat şeklinde yükselen bir yolsuzluk yakınması var. Özellikle belediyeler, bu yakınmaların odağı durumda. “Bu iddiaların sahipleri öteki partilerden” derseniz, size hiç tereddüt etmeden söyleyeyim. Yaptığınız devekuşunun yaptığından farklı değil.

Açık söylüyorum. Bu iddiaları içi yanarak anlatanların pek çoğu AK Partili. Genel seçimlerde AK Parti’ye oy verdiği halde, yerel seçim için “tövbe” diyenleri biliyorum. Bunlar, benim tanıdığım, bildiğim insanlar. Pek çoğu hali vakti yerinde iri yarı işlere sahip.

İstanbul’daki belediyelerin pek çoğunu biliyorum. Yakından takip ettiklerim var.

Bir yere merceği birazcık tuttuğunuzda size nelerin gelebileceğini biliyor olmalısınız. Belediyelerin imar bölümleri, açık ve net söylüyorum. Elle tutulacak gibi değil.

AK Partili belediyeler için iddiaya girerim. (İddiaya girmek isteyenler için söylüyorum. Herkes kendi gücüne göre. Eşitlik değil, adalet olacak.)

Elbette bütün belediyeler için böyle bir iddiam yok. Kılı kırk yaran isimler tanıyorum. Ama sadece İstanbul için söylüyorum. İddiam en az 20 belediye için geçerli.

Türkiye’nin farklı yerlerinden bana kadar gelen feryat, AK Parti Genel Merkezi’nden duyulmuyor mu acaba?

Bu iddiaların önemli bir kısmının dedikodudan ibaret olduğunu biliyorum. Ne var ki bunların üzerine gidilmemesi, bu dedikoduların daha da güçlenmesine neden oluyor.

AK Parti, yerel seçimler öncesinde kendini yolsuzluk ve usulsüzlüklere karşı sorgulamalı.

Burada önemli bir noktanın altını çizeyim. Bu tür kirli ilişkiler içinde olan belediye yönetimlerinin üzerine giderse güç kaybetmez, güç kazanır.

İnsanların kafalarını kemiren soru şu. Muhalefete mensup belediyeler rüşvet ve her türlü alavere dalavere içinde, iktidar partisine mensup 1550 dolayındaki belediyeden sadece 3’ü sorunlu.

Bu rakamlara inananlar, bu köşeyi bir daha okumasa da olur.

Ünal TANIK / Rotahaber