SEYİTNİZAM KONAKLARI
ELİT YAPI

Gidin, şansınızı deneyin olmazsa dönersiniz

KÜLTÜR 05.03.2020 - 11:44, Güncelleme: 05.03.2020 - 11:44
 

Gidin, şansınızı deneyin olmazsa dönersiniz

Sabah doğmaya başlayan güneş gecenin serinliğini hafifletmeye yetmediğinden soğuktan uyuyamayan göçmenler ayakta gezerken bile battaniyeleri üzerlerinde duruyordu. Pazar yerinin girişinde taksi durağının kabinine almışlar Halit’i ve çocukları anneleriyle birlikte. Halit, genç karısı ve üç küçük çocuğuyla birlikte. Yaşları sırasıyla 1,3 ve 5. Halit ve ailesi Halep’ten gelmişler Türkiye’ye. Eşinin ailesi baştan karşı çıksa da savaşın acıları katlanamaz boyuta gelince o zaman iki çocuğu olan Halit ve ailesi düşmüşler Türkiye yollarına.

İngilizce öğretmeni olmasına karşın Türkçe’si yetersiz olduğu için mesleğini yapamamış. Nereye başvurduysa kabul edilmemiş. Karşısına çıkan ilk işe hayır dememiş. Koyun çobanlığı. Erzurum’un bir dağ köyüne anlaşarak karısı ve iki çocuğunu da yanında getirmiş. İki yıl boyunca geceli gündüzlü sürüsünün peşinde çocuklarının nafakası için koşturup durmuş. Bir daha baba olmuş. Mesleğe yabancı olmadığı, çocukluğunda Halep’in kırsalında da babası ve kardeşleriyle bu işi yaptığı için fazla sıkıntı çekmemiş. Hatta keyif bile aldığını belirtiyor işini yaparken. Doğanın içinde kendi sesini dinlemek iyi gelmiş ona. Memleketini, geride bıraktığı akrabalarını hüzünle anıyor. “Savaş her şeyi bitirdi, bir daha eski Suriye olamayacak, ne olacağımız belli değil” diyor. Sınır kapılarının açılacağını duyunca patronu anlayış göstermiş. “Gidin, şansınızı bir deneyin, olmazsa bu kapı sana her zaman açık” demiş Halit ve ailesini uğurlarken. Pazarkule sınır kapısına gidebilirsem şansımız var” diyor. Almanya belki yine göçmen kabul eder düşüncesinde. 2015’te olduğu gibi. Ayrılırken fotoğraf çekebilir miyim soruma memnuniyetle olumlu yanıt veriyor. Fotoğrafa sonradan bakınca Halit’in yüzündeki belirsizliği, çocuklarının yüzündeki korku görülüyor. MUHAMMED’İN UMUDU Edirne pazarının üstünde Tunca nehrine paralel uzanan setler bugünlerde göçmenler için bir sığınak ve tükenmeyen umutlarını tazeleme mekânına dönüşmüş. Öbek öbek ateşler yanıyor, ısıtmaya çalışıyorlar yorgun bedenlerini.Muhammet 27 yaşında. 6 yıl önce İdlib’den gelmiş. Zeytinburnu’nda bir tekstil atölyesinde ütücü olarak çalışıyor. İlk geldiği günlerde 20 lira yevmiye ile günde 12 saat çalışmış. Dayanamamış hastalanmış. Suriyeli hemşerilerinin sahip çıkmasıyla atlatmış sıkıntılı günlerini. Son dönemlerde de 50 lira yevmiye ile çalıştıklarını belirtiyor. Yine çalışmaya aynı şartlarda. Yıllar, yılları kovalamış. Daha önce bir defa daha denemiş sınırdan geçmeyi. Sınıra varamadan dolandırılmışlar. Yunanistan’a geldiniz diye bıraktıkları yer Meriç nehrinde bir adacık olduğundan ancak yüzerek geri dönebilmişler. Giden, anında yakalanıp geri dönen arkadaşlarından da söz ediyor. Tamamına yakını dövülerek, üzerlerindeki tüm paralar, telefonlar alınarak Türkiye’ye geri gönderilmiş. Bu sefer umutlu. “Yarın Erdoğan’la Putin görüşmesi var, anlaşabilirlerse savaşı bitirebilirler” diyor. Bir defa daha denemek istiyor şansını. “Olursa güzel olur benim için, önce ben gider, ardımdan kardeşlerimi de alırım” diyor. “Olmazsa işime dönmek istemiyorum, belki İdlib’e dönerim” diyor. Muhammed Türkiye’den ümidini çoktan kesmiş. BİRGÜN
Sabah doğmaya başlayan güneş gecenin serinliğini hafifletmeye yetmediğinden soğuktan uyuyamayan göçmenler ayakta gezerken bile battaniyeleri üzerlerinde duruyordu. Pazar yerinin girişinde taksi durağının kabinine almışlar Halit’i ve çocukları anneleriyle birlikte. Halit, genç karısı ve üç küçük çocuğuyla birlikte. Yaşları sırasıyla 1,3 ve 5. Halit ve ailesi Halep’ten gelmişler Türkiye’ye. Eşinin ailesi baştan karşı çıksa da savaşın acıları katlanamaz boyuta gelince o zaman iki çocuğu olan Halit ve ailesi düşmüşler Türkiye yollarına.

İngilizce öğretmeni olmasına karşın Türkçe’si yetersiz olduğu için mesleğini yapamamış. Nereye başvurduysa kabul edilmemiş. Karşısına çıkan ilk işe hayır dememiş. Koyun çobanlığı. Erzurum’un bir dağ köyüne anlaşarak karısı ve iki çocuğunu da yanında getirmiş. İki yıl boyunca geceli gündüzlü sürüsünün peşinde çocuklarının nafakası için koşturup durmuş. Bir daha baba olmuş. Mesleğe yabancı olmadığı, çocukluğunda Halep’in kırsalında da babası ve kardeşleriyle bu işi yaptığı için fazla sıkıntı çekmemiş. Hatta keyif bile aldığını belirtiyor işini yaparken. Doğanın içinde kendi sesini dinlemek iyi gelmiş ona.

Memleketini, geride bıraktığı akrabalarını hüzünle anıyor. “Savaş her şeyi bitirdi, bir daha eski Suriye olamayacak, ne olacağımız belli değil” diyor. Sınır kapılarının açılacağını duyunca patronu anlayış göstermiş. “Gidin, şansınızı bir deneyin, olmazsa bu kapı sana her zaman açık” demiş Halit ve ailesini uğurlarken. Pazarkule sınır kapısına gidebilirsem şansımız var” diyor. Almanya belki yine göçmen kabul eder düşüncesinde. 2015’te olduğu gibi. Ayrılırken fotoğraf çekebilir miyim soruma memnuniyetle olumlu yanıt veriyor. Fotoğrafa sonradan bakınca Halit’in yüzündeki belirsizliği, çocuklarının yüzündeki korku görülüyor.

MUHAMMED’İN UMUDU

Edirne pazarının üstünde Tunca nehrine paralel uzanan setler bugünlerde göçmenler için bir sığınak ve tükenmeyen umutlarını tazeleme mekânına dönüşmüş. Öbek öbek ateşler yanıyor, ısıtmaya çalışıyorlar yorgun bedenlerini.Muhammet 27 yaşında. 6 yıl önce İdlib’den gelmiş. Zeytinburnu’nda bir tekstil atölyesinde ütücü olarak çalışıyor. İlk geldiği günlerde 20 lira yevmiye ile günde 12 saat çalışmış. Dayanamamış hastalanmış. Suriyeli hemşerilerinin sahip çıkmasıyla atlatmış sıkıntılı günlerini. Son dönemlerde de 50 lira yevmiye ile çalıştıklarını belirtiyor. Yine çalışmaya aynı şartlarda. Yıllar, yılları kovalamış. Daha önce bir defa daha denemiş sınırdan geçmeyi. Sınıra varamadan dolandırılmışlar. Yunanistan’a geldiniz diye bıraktıkları yer Meriç nehrinde bir adacık olduğundan ancak yüzerek geri dönebilmişler.

Giden, anında yakalanıp geri dönen arkadaşlarından da söz ediyor. Tamamına yakını dövülerek, üzerlerindeki tüm paralar, telefonlar alınarak Türkiye’ye geri gönderilmiş. Bu sefer umutlu. “Yarın Erdoğan’la Putin görüşmesi var, anlaşabilirlerse savaşı bitirebilirler” diyor. Bir defa daha denemek istiyor şansını. “Olursa güzel olur benim için, önce ben gider, ardımdan kardeşlerimi de alırım” diyor. “Olmazsa işime dönmek istemiyorum, belki İdlib’e dönerim” diyor. Muhammed Türkiye’den ümidini çoktan kesmiş.

BİRGÜN

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve zeytinburnuhaber.org sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.